8. Hukuk Dairesi 2012/7121 E. , 2013/1340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve dahili davalı ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 29.11.2011 gün ve 233/522 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro çalışmalarında dava dışı 844 parsel sayılı taşınmazın babası adına tespit ve tescil edildiğini, babasından bu yeri tapu memuru huzurunda düzenlenen resmi sözleşme ile 22.02.1989 tarihinde devir aldığını, çalılık ve dere yatağı niteliğiyle tescil harici bırakılan dava konusu yerlerin babası tarafından imar ve ihya edilip, kendisine teslim edildiğini ileri sürerek, bu yerlerin TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerinden söz ederek, adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi raporları göz önünde bulundurularak, 16.11.2011 tarihli Teknik Bilirkişi ek raporu dikkate alınarak, 3.585,53 m2 kısmın en son parsel numarası verilerek, davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; çap iktisap eden kişinin mülkiyet ve zilyetlik hakkı çap kaydıyla sınırlıdır. Tüm dosya içeriğinden, tapuda bağış yapan kişinin, davacıya dava hakkını devrettiğine ilişkin hiçbir bilgi ve belge yoktur.
Öte yandan, çekişmeli yerler “çalılık” ve “dere yatağı” niteliğindedir. Böyle yerlerin kazanılması için öncelikle imar ve ihyanın tamamlanması gerekir. İmar ve ihyadan amaç, yoğun emek ve para sarf edilerek, açıklanan nitelikteki yerlerin ekonomik anlamda tarıma elverişli hale getirilmesidir. Somut olayda; mahalli bilirkişiler ve davacı tanıkları: çalılık ve dere yatağı niteliğindeki bu yerlerde imar ve ihyanın ne şekilde yapıldığını ve hangi tarihlerde tamamlandığını açıklamamışlardır. Öte yandan Ziraatçi Bilirkişinin raporu bilimsel verilerden uzak olup, hüküm kurmaya elverişli değildir. Ayrıca, Jeolog Bilirkişinin taşınmazın bitişiğinde bulunan derenin aktif dere yatağı ya da derenin etki alanında kalıp kalmadığını arazi zemininde belirli derinliklerde kuyular kazıp numuneler alınmadan ve bilimsel verilerden yararlanmadan tahlil yapmadan dosyaya sunmuş olduğu soyut içerikli
2012/7121-2013/1340 -2-
rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kaldı ki; DSİ Bölge Müdürlüğü"nün cevabi yazısı ile niza konusu taşınmazın derenin etki alanında kaldığı ve tescilinin doğru olmayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Öte yandan bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihinden sonra (1962"den sonra) olmak üzere, dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1981-1991 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların stereoskop ile incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin 3 boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenmesi, bu yolla ekilemeyen bakir alanlarının net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, yapılacak iş; öncelikle iki ayrı zamana ilişkin hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan tarih aralıkları açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte, belirlenen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerin önceki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlandığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine en erken ne zaman başlanıldığının ve imar–ihyanın tamamlandığı tarihten 844 parsel sayılı çapı iktisap ettiği tarihte dikkate alınarak, dava tarihine göre 20 yıllık sürenin davasız-aralıksız geçip geçmediğinin belirlenmeye çalışılması, yukarıda nitelikleri sayılan üç kişilik bilirkişi kurulu dışında keşifte hazır bulundurulacak Jeolog Bilirkişiden özellikle derenin aktif yatağı ve etki alanı konularında kapsamlı rapor alınması gerekir. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporları ile denetlenmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Ayrıca TMK’nun 713/1. maddesine dayalı davalarda yerel ilanların yapılması, çifte tapunun önlenmesi bakımından uyuşmazlık konusu taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Müdürlüğü"nden sorulması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle Usul ve Kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 12.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.