
Esas No: 2021/4058
Karar No: 2022/491
Karar Tarihi: 21.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4058 Esas 2022/491 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4058 E. , 2022/491 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davanın Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip, düşünüldü:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup yasal dayanağı İİK’nın 67. maddesidir.
Davacı TSE vekili, Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı davada, dava dilekçesi ile davalının araç/taşıtları için ADR (Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması) muayene-deney ücreti ve bu yolda düzenlenen belge için tahakkuk ettirilen 2.124,00 TL tutarındaki fatura bedeli ile gecikme faizinin ödenmeyen kesimi için girişilen icra takibi nedeniyle gönderilen ödeme emrine davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş ise de, icra dosyasına sunduğu dilekçesinde borcun tümüne ve fer’ilerine itiraz ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, davacının taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı vekilinin yazılı talebi üzerine Adalet Bakanlığı’nın 21.5.2021 tarihli yazısı ile davanın niteliği itibariyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, öte yandan 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak öngörüldüğü belirtilerek, yerel mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmaksızın işin esasına girilerek hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulması yolunda kanun yararına temyiz isteminde bulunulmuştur.
(1) İstem yazısı ekinde gönderilen dava dosyasının incelenmesinden, taraflar arasında varlığı ileri sürülen sözleşme ilişkisinin, davacı TSE tarafından davalıya ait araç yahut araçlar için gerçekleştirildiği iddia edilen sertifika düzenleme hizmetine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, bu nitelikteki belgelendirme hizmetlerinin kaynağı, ülkemizin de taraf olduğu “Tehlikeli Maddelerin Karayolunda Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması” olup davacı TSE ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında yapılan protokol ile söz konusu belgelendirme, muayene iş ve işlemleri bakımından TSE yetkilendirilmiştir. Anılan uluslararası anlaşma hükümleri incelendiğinde, gerek yapılan muayene iş ve işlemlerinin ve gerekse de kısaca ADR belgesi olarak isimlendirilen sertifikalar ile bunları gösteren plakaların, işlem ve dava tarihi itibariyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile bu kanundan önce yürürlükte bulunan aynı konulara ilişkin bir seri kanun hükmünde kararnameler kapsamında marka vs. haklar kapsamında olduğunu gösteren bir hükme rastlanmadığı gibi düzenlenen sertifikalarda da TSE’nin bizzat yahut lisans yolu ile sahibi olduğu marka vs. gibi sınai hakların kullanımı yahut bu hakların davalı tarafından kullanılmasına izin verilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Keza, davacı TSE’nin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na dayalı bir hak ya da alacak talep etmediği, işbu davada TBK’nın 502/2. maddesi çerçevesinde vekalete ilişkin hükümlerin uygulanması gereken iş görme sözleşmesine dayalı bir alacağın varlığını ileri sürdüğü açıktır.
Bu durumda, davanın niteliği ve tarafların sıfatına göre davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülmesini gerektiren bir hal söz konusu olmadığından mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek hüküm kurulması yürürlükteki hukuka aykırı olmakla kanun yararına temyiz isteminin bu yön itibariyle kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline, HMK’nın 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde TTK’nın 5/A maddesinde öngörülen arabulucuya başvurulmasına ilişkin dava şartının işbu dava bakımından da uygulanması gerekip gerekmediğinin görevli ve yetkili mahkemece tartışılıp karara bağlanması gerekmesine göre, açıklanan hususa ilişen kanun yararına temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı'nın 6100 sayılı HMK'nın 363'üncü maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile sonuca etkili olmamak üzere hükmün kanun yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle sair yöndeki kanun yararına temyiz isteminin bu aşamada incelenmesinde gerek olmadığına, bozma kararının gereğinin yapılması için karar örneği ile dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine, 21/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.