17. Hukuk Dairesi 2015/7653 E. , 2017/7940 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını diğer davalı ..."ya 21.09.2012 tarihinde devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmaz emlakçı vasıtası ile taşınmazın gerçek değeri üzerinden satıldığını banka havalesi olarak 6.000 TL alnıdğını kalanın elden olarak 54.000 Tl ödeme yapıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., borçluyu tanımadığını uzun zamandır yurdışında yaşadığını taşınmazı 54.000 TL ile vekili aracı ile bedelini ödeyerek satın aldığını belirtmiştir.
Mahkemece, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazın değerinin 67.500 TL olarak belirlendiği, tapuda 6.000 TL olarak bedel belirlenmiş isede, duruşmada dinlenen tanık beyanlarına göre satışın 54.000 TL üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, harcın az ödenmesi için satış bedelinin düşük gösterildiği, borçlu ile üçüncü kişi arasında ilişki olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Mahkemece İİK"nun 278/3-2 maddesi gereğince edimler arasında fahiş fark bulunmadığı, bedelin düşük gösterilmesinin harcın eksik ödenmesi amacı ile yapıldığı kabul edilmiş ise de bu tesbit isabetli değildir.
Somut olayda davalı borçlu ve üçüncü kişi arasında akrabalık ve bir ilişki tesbit edilmemiş ancak tapudaki satış bedeli 6.000,00 TL olduğu halde bilirkişi taşınmazın değerini 67.500,00 TL olarak belirlemiştir. Bu hali ile arada bedel farkı olduğu açıktır. Ancak üçüncü kişi ve borçlu taşınmazın 54.000,00 TL ye satıldığını iddia etmiştir. Bu halde HMK"nun 200 ve 2001 maddesi gereğince davalı ... taşınmazı bu bedel ile satın aldığın yazılı belge ile ispatlaması gereklidir. Tanık beyanları ile ispat mümkün değildir. Dairemiz ve giderek ..."ın yerleşmiş görüşüne göre tasarruf tarihinde borçlu veya üçüncü kişinin banka hesapları üzerindeki hesap hareketlerinde tasarrufa yönelik yapılmış bir ödeme olarak ve yazılı delil olarak kabul edilmektedir.
Dava konusu taşınmaz üçüncü kişi yurt dışında olduğundan vekili olarak eniştesi ... aracılığı ile satın alınmış ve ödemelerinde bu şahıs aracılığı ile yapıldığı ileri sürülmüştür. Gerçekten de tapu kayıtlarına göre taşınmaz üçüncü kişiye vekaleten dava dışı...tarafından satın alınmıştır. Anılan şahsın banka hesabında 20.9.2012 21.09.2012 tarihlerinde 12.000,00 TL arsa satış bedeli olarak borçluya yapılmış bir ödeme görülmektedir.Bu miktar da dikkate alındığında bedel farkı kapanmamaktadır. Ancak anılan şahsın hesabına 18.09.2012 tarihinde 69.000,00 TL para yatmış görülmektedir. Bu paranın kim tarafından yatırıldığı banka kayıtları ile araştırılarak paranın davalı üçüncü kişi ... tarafından yatırıldığının tesbiti halinde bu paranın 21.09.2012 tarihinde satın alınan dava konusu taşınmaz bedeline ilişkin olduğu kabul edilerek bu takdirde bedel farkı olmayacağından davanın reddine aksi durumda bedel farkı olmadığı ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.