
Esas No: 2020/913
Karar No: 2020/1346
Karar Tarihi: 03.12.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/913 Esas 2020/1346 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/913
KARAR NO : 2020/1346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI : 2018/1247E. 2019/1000K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle usulden reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; taraflar arasında 18/06/2012 tarihli Yurtdışı Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmeye istinaden müvekkili şirketin davalı şirkete ait gönderileri taşıdığını, davalı şirketin, taşıma ücretinin 8.508,06.-TL tutarındaki kısmını ödemediğini bu sebeple İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı şirketçe borca ve yetkiye itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalı tarafın itirazlarının haksız ve usulsüz olduğunu iddia ve beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, yine taraflar arasında yazılı bir yetki sözleşmesi olmadığını, müvekkilinin adresinin Beylükdüzü/İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkide vade farkı faturasının düzenlenmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, icra takibinde belirtilen borcun sebebi ile davada tartışılan borcun sebebinin uyuşmadığını, davacının verdiği hizmetin bedelini talep etmediğini iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...dava, faturadan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline yöneliktir. Davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ederek yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Dairesi olduğunu ileri sürmüştür. Yetkili icra dairesinde takip yapılması, itirazın iptali davası koşullarından biri olup mahkememizce İİK'nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 5. vd maddelerinde yetki, 17. maddesinde ise yetki sözleşmesi düzenlenmiştir. Maddede, tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davayı sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemede açacaklarına yer verilmiştir. Yetki Sözleşmesinin geçerlilik şartları ise 18. maddede düzenlenmiştir. Yetki sözleşmesi, ayrı bir sözleşme olarak veya somut olayda olduğu gibi, sözleşmeye bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklar için belli bir yer mahkemesinin yetkili olacağına dair bir hüküm konularak gerçekleştirilebilir. Ancak böyle bir durumda, doğal olarak, sözleşmenin geçerli bir sözleşme olması gerekecektir. Geçerli bir sözleşme olması halinde sözleşmeye konulan yetki şartıda geçerli kabul edilecektir.Somut olayda, davalı tarafça sözleşme kabul edilmemiştir. Davacı tarafça sözleşme aslının sunulmadığı ve davacı tarafından ibraz edilen sözleşme örneğinde davacı şirketin kaşesinin bulunmadığı, davacı şirket adına sözleşme imzalayan kişinin yetkili olup olmadığına ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği gibi davalı şirket kaşesi üzerindeki imzanın da sunulan imza sirkülerindeki imzalar ile farklı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca akdî ilişki inkâr edildiğinden sözleşmedeki yetki şartının ve taraflar için bağlayıcı olduğunun kabulü mümkün değildir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olduğuna göre ve davacının şirket merkezinin bulunduğu Zeytinburnu adresinin Bakırköy Mahkemelerinin yargı çevresine bağlı olduğu, davacının yetkisiz icra dairesinde takip başlattığı dolayısıyla yetkili Mahkemeyi seçme hakkının davalıya geçtiği, davalı borçlu tarafından süresinde, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6.maddesi gereğince, davalı şirketin ticari merkezinin bulunduğu Beylikdüzü ilçesinin bağlı bulunduğu Büyükçekmece Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından, davanın, HMK 114/2 ve115/2 maddeleri uyarınca, yetkili İcra Dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması nedeniyle, ..." gerekçesiyle, davanın HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın yetkili İcra Dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması nedeniyle, dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Taşıma sözleşmesinde davalı borçlu şirketin kaşesi ve imzasının bulunduğunu, ikinci sayfasının sözleşmenin arka sayfası olduğunu, bu sayfada imza yok ise de sayfada davalı borçlu şirketin kaşesinin olduğunu, kaldı ki sözleşmenin tanzim tarihi olan 13.06.2012 tarihini takip eden dönemde/yıllarda, sözleşmenin eki niteliğindeki "ilave bilgi & değişiklik formu" imzalandığını, davalı borçlu şirkete ait taşımaların işbu taşıma sözleşmesi ve eki niteliğindeki ilave bilgi ve değişiklik formları içeriği hükümlere göre taşındığını, sonuç olarak bu durumda zaten sözleşmenin ifa edilmiş olduğunu, Yazılı sözleşmenin yapılmasına müteakip ekleri ile birlikte sisteme tarandığını, ihtiyaç zuhur ettiğinde sistemden çıktısının alınıp ibraz edildiğini, nitekim huzurdaki davanın ikamesi esnasında da sistemden alınan çıktıların ibraz edildiğini, asıllarının da arşivde muhafaza edildiğini, bu itibarla da arşivde yapılan aramalarda henüz, davalı şirket ile akdedilen sözleşmeye ulaşılamadığını, bulunduğunda ibraz edileceğini, Davalı şirketin keşide ettiği ihtarnamede taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap sözleşmesine dayandığının kabul, beyan ve ikrar edildiğini, cari hesap sözleşmesi yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağından taraflar arasında yazılı sözleşmenin varlığının kabul, beyan ve ikrar edilmiş sayıldığını, bu sebeple de davalı yanın yetki itirazının hukuki olmadığını, Kaşe üzerindeki imzanın, kaşedeki şirketi / firmayı temsil ve ilzama mezun ilzam olup olmadığına yönelik bir delili iddia eden davalı yanın sunması gerektiğini, kaldı ki ibraz edilen sözleşme ekinde davalı şirkete ait 15.11.2011 yılına ilişkin imza sirküleri suretinin mahkemeye sunulmuş olduğunu, İlk derece Mahkemesinin, sözleşmedeki / ilave bilgi ve değişiklik formundaki kaşenin üzerindeki imza ile imza sirkülerindeki imzanın farklı olduğuna dair gerekçesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, zira bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmadığını, anılan belgelerin tanzim tarihinin 25.07.2013 ve 24.03.2015 olduğunu, bu tarihlerde davalı ... temsil ve ilzama mezun kişilerin kim olduğuna ilişkin dosya içinde bir delil bulunmadığını, Esasen, ilk derece mahkemesinin sözleşmenin infaz / ifa edildiği hususu üzerinde durmadığını, davalı şirkete ait taşımaların yapılıp / yapılmadığı hususunu değerlendirmediğini,Cevap dilekçesindeki taşıma ilişkisinin her taşıma için ayrı / ayrı sözlü / e-mail yolu ile fiyat teklifi / onayı yapıldığı iddiasını tevsik eden / destekleyen tek bir delil dahi ibraz edilmediğine göre 2012 yılından beri yapılan taşımaların, taraflar arasında akdedilen 13.06.2012 tarihli taşıma sözleşmesi ve sözleşmenin eki mahiyetindeki sonraki tarihlerde akdedilen ilave bilgi ve değişiklik formu içeriğindeki hükümlere göre yapılmış olduğunu, davalı yanın 13.06.2012 tarihli sözleşmeyi inkar etmesinin haksız olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma sözleşmesine dayalı açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın İİK'nın 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içnde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nn 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İtirazın iptali davalarında, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması halinde, yetkili icra dairesinden ödeme ömri gönderilmiş olması, HMK'nın 114/2. Maddesi anlamında dava şartıdır. İİK'nın 50. maddesi uyarınca, para alacakları için yetkili icra dairesi, HMK'nın mahkemelerin yetkisine dair hükümlerine göre belirlenir.HMK'nun 6/1. maddesinde "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir". 10. maddede ise "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir" hükmü getirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıyla arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap (fatura) alacağı bulunduğunu ileri sürmüş, davalı ise arada yazılı sözleşme bulunmadığını iddia etmiştir.HMK'nın "yetki sözleşmesi" başlıklı 17. maddesinde, “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, davacı, satış sözleşmesi nedeniyle cari hesap alacağından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatmış, icra takibine karşı davalı borca itirazla birlikte yetki itirazında da bulunmuştur. Dava dilekçesinin ekinde bulunan 18.06.2012 tarihli belgede davalı şirket kaşesi altında imza bulunmaktadır. Sözkonusu belgenin '' Yurtdışı Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmesi'' adı altında imzalandığı anlaşılmaktadır. İki sayfa halinde yapıldığı anlaşılan sözleşmenin ikinci sayfasında davalı şirketin imzası yer almamakla birlikte ilk sayfada davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu ve yetki şartının ilk sayfada yer aldığı görülmektedir. Ayrıca davacı dosyaya ilave belge ve değişiklik formu şeklinde belge ile e-fatura suretleri sunmuştur. Zaten davalı yan taraflar arasında akdi bir ilişki bulunduğunu kabul etmekte ancak az yukarıda bahsi geçen 18.06.2012 tarihli sözleşme altındaki imzayı inkar yoluna gitmektedir. Davalı tarafın takibe itiraz dilekçesinde " takibe, ödeme emrine ve borca itiraz ediyoruz" ifadesi, takibin dayanağı olan cari hesap sözleşmesinin varlığını da inkâr anlamına gelmektedir. Davalı, cevap dilekçesinde de bahsi geçen sözleşmede yer alan imzaya itiraz ederek bu sözleşmeyi kabul etmemektedir.Davalının yetki itirazına esas olarak dayandığı sözleşme aslını 04.04.2019 tarihli ön inceleme duruşma zaptının 2 ve 5. ara kararlarında verilen kesin süre içinde sunmadığı anlaşılmaktadır. Aslı sunulmayan fotokopi belgenin HMK'nın 18 / 2 maddesinin geçerlilik koşulunu sağlamayacağı açıktır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesi, genel yetki kuralı gereği davalı şirketin merkez adresi itibariyle HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca somut uyuşmazlıkta yetkili icra dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması nedeniyle, dava şartı noksanlığından usulden reddine karar vermiş olmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.12.2020
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.