
Esas No: 2007/12720
Karar No: 2007/10192
Karar Tarihi: 26.06.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/12720 Esas 2007/10192 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bayındır Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2006
NUMARASI : 33-256
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava nitelikçe 11.08.2001 tarihinde iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin SSK başkanlığı tarafından karşılanmayan maddi zararlarının giderilmesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece hak sahipleri yararına takdir olunan manevi tazminatın az olduğuna ve iş yerinde toplu sözleşme düzeninin bulunup bulunmadığı ve şayet varsa davacılar murisinin bundan yararlanıp yararlanmadığının giderek tazminatın hesabına esas gerçek ücretinin belirlenmesinden sonra hak sahiplerinin zararının hesaplanması gerektiğine ilişkin Dairemizin 15.11.2005 gün ve 10989-11570 sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma doğrultusunda işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten işyerinin TİS kapsamında olduğu ve sigortalının ücretinden sendika aidatının kesildiği dosya içerisine sunulan 01.03.2001-28.02.2003 yürürlük süreli TİS ile 2001 yılı temmuz ve ağustos aylarına ait ücret bordrosundan açıkça anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan hesap raporunda ise hak sahiplerinin tazminatı hesaplanırken, olay tarihindeki ücrete ilişkin işverence sunulan ücret bordrosundaki ücretin aynı tarihte yürürlükte bulunan asgari ücrete oranlanması suretiyle bilinen devredeki ücretlerin belirlendiği ve tazminatın hesaplandığı görülmektedir.
Asgari ücretin ve toplu iş sözleşmelerinin uygulanması Kamu düzeniyle ilgili olduğundan bir talep olmasa dahi resen göz önünde tutulması zorunludur. Öte yandan, Kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. Hal böyle olunca olay tarihi ile hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte bulunan TİS ler getirtilmek suretiyle sigortalının bilinen devre ücretlerinin belirlendikten sonra hak sahiplerinin tazminatlarının hesaplanması gerektiği açıktır.
Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacılara ölüm sigortasından aylık bağlandığından pasif devre zararlarının oluşmadığı kabul edilmek suretiyle hak sahiplerinin zararın hesaplaması da hatalı olmuştur. Gerçekten sigortalının ölümü nedeniyle hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta olup tamamen uzun vadedeki sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Pasif dönemde herhangi bir işte çalışılmasa bile, salt yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülmesinin de ekonomik bir değer taşıdığı dikkate alındığında, sigortalının ölümü ile bundan yoksun kalan hak sahipleri bakımından asgari ücret düzeyinde bir zarar oluşacağı açıktır. Bu nedenle asgari ücret esas alınarak pasif devre zararının da hesaplanması gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın bozma ilamına aykırı biçimde düzenlenen hatalı bilirkişi raporunun esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 26.06.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.