7. Hukuk Dairesi 2015/40090 E. , 2016/251 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 19.01.2016 Salı günü belirlenen saatte temyiz eden davalı .... vekili Av.... geldi. Davacı adına gelen olmadı. Gelenin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı vekili, müvekkilinin, 2005 yılının 4.ayından tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığını, ücretinin 1.500,00.TL olduğunu, maaşlarının zamanında ödenmediği gibi SGK primlerinin de işe başlama tarihinden itibaren değil 7 ay sonra ve eksik olarak yatırıldığını, bu eksiklikleri işverene bildirdiğini, hukuka aykırı durumların bir daha yaşanmayacağı ve eksik yatırılan primlerinin ödeneceğinin söylendiğini, ancak hukuka aykırı durumların devam etmesinin yanında 2014/Mayıs ayından itibaren maaşının da ödenmemeye başlandığını, bu nedenlerle 03.09.2014 tarihli ihtarname ile iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunmuş, müvekkili şirket aleyhine yapılan icra takibi sonucu işyerinde muhafaza ve haciz işlemlerinin uygulandığını ve işyerinin 15.01.2014 tarihinde fiilen kapandığını, bu tarih itibariyle elektrik ve doğalgazın kesildiğini, bu tarihten itibaren SGK"ya işçi çalıştırmıyoruz diye bildirim yapıldığını, davacının işyerinin kapandığı tarihten yaklaşık 2-3 hafta sonra başka bir işyerinde işbaşı yaptığını, davacının ödenmeyen hiçbir alacağının bulunmadığını, Ocak ayından beri zaten çalışmadığını, bu nedenle Mayıs ayından itibaren maaş alamadığı iddiasının doğru olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının iddia ettiği ücretle çalıştığı, iş sözleşmesinin fiili çalışmanın bittiği 2014 yılı Mayıs ayından sonra rızası dışında ücretsiz izne gönderilmek sureti ile işverence haksız olarak feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, ayrıca bilirkişi raporunda hesap edilen diğer alacaklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yıllık izin ücreti ihtilaflıdır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı HMK"nun 115/1.maddesine göre, “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığının her zaman ileri sürebilirler.”
Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu kuşkusuzdur. Dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında Yargıtay Dairesi, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir.
Davanın hukuksal niteliği gereği davalı, temyiz aşamasında da borcu sükut ettiren bir belge vermiş ise, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından da söz edilemeyecektir.
Sonuç itibariyle; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda, borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı vekili davacının yıllık izinlerini kullanmadığını iddia etmiş, mahkemece davacının hiç yıllık izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır. Ancak davalı vekili kararın temyiz incelemesi için kararlaştırılan duruşma günü tomar dosya halinde bazı evrak sunmuş olup sunulan bazı aylara ait bordrolarda yıllık izinli olunan sürenin gösterildiği ve ücret tahakkuk ettirildiği görülmektedir. Yıllık izin kullanıldığına ilişkin bu bordrolara karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının anılan aylarda yıllık izin kullanıp kullanmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre bu alacak hakkında karar verilmelidir.
O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, Yargıtay duruşmasında kendini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 19.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.