Davacı, 10.02.1987-01.06.1988 tarihleri arası zorunlu S.S.K. sigortalı süreler hariç tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava ,davacının 10.02.1987-01.06.1988 tarihleri arasında zorunlu SSK."lı süreler dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede davacının 29.05.1984 tarihinde tarım Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edildiği,09.02.1987 tarihinde SSK’lı çalışmasının başlaması nedeniyle sona erdirildiği, 10.02.1987-28.02.1987 tarihleri arasında 13 gün , 01.05.1987 - 31.10.1987 tarihleri arasında da zorunlu kısa süreli SSK"lı çalışmaları olduğu ,1994 yılından itibaren Tarım Kredi Kooperatifine üye olduğu ,görülmektedir .Mahkemece davacının Karaman Ziraat Odasına ne zaman üye olduğunun,09.02.1987 tarihinden itibaren tarımsal faaliyetine devam edip etmediğinin zabıta aracılığı ile araştırılmadığı , anlaşılmaktadır
2926 sayılı yasanın 6/b ve 506 sayılı yasanın 3/I-F ve K maddelerine göre, bir kimsenin aynı anda çifte sigortalı olması sosyal güvenlik sistemimize göre mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı, Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan dönemde tarım Bağ-kur sigortalısı kabul edilemez. Ancak,dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Tarım Bağ-Kur sigortalısının kısa süreli olarak SSK’na tabi çalışmasının tarım faaliyetinin devamına engel olmayacağı ve dolayısıyla bu hizmetler dışında tarım faaliyetinin kanıtlanması durumunda sigortalığının kabulü gerekeceği yönündedir.
Yapılacak iş,davacının Karaman Ziraat Odasına hangi tarihte üye olduğunun ilgili kurumdan sorularak ,09.02.1987 tarihinden sonra tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı,zabıta aracılığı ile araştırılıp,tüm deliler birlikte değerlendirilerek tarımsal faaliyetin devam ettiğinin tesbiti halinde zorunlu SSK’lı süreler dışında kalan dönemlerde istemin kabulüne karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.