Davacı, 01.08.1987-31.12.1993 tarihleri arası S.S.K."lı çalışmaları hariç tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere,hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava ,davacının01.08.1987-31.12.1993 tarihleri arasında zorunlu SSK. sigortalısı olduğu süreler dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkindir.
Mahkemece.14 08.1987 tarihinden sonra tarımsal faaliyetinin olmadığı,01.08.1987-14.08.1987 tarihleri arasında da davalı kurumca sigortalı sayılması nedeniyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede davacının 01.08.1987 tarihinde tarım Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edildiği,14.08..1987 tarihinde SSK’lı çalışmasının başlaması nedeniyle sigortalılığın sona erdirildiği, 15.08.1987-03.09.1992 tarihleri arasında zorunlu kısa süreli SSK"lı çalışmaları olduğu ,1993 yılından sonrada SSK’lı çalışmaları olmakla birlikte bu dönemle ilgili talebinin bulunmadığı,1989 yılından itibaren Ziraat Odasına kayıtlı üye olduğu ,tesbiti istenilen dönemde tarımsal faaliyetine devam ettiği görülmektedir.
2926 sayılı yasanın 6/b ve 506 sayılı yasanın 3/I-F ve K maddelerine göre, bir kimsenin aynı anda çifte sigortalı olması sosyal güvenlik sistemimize göre mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı, Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan dönemde tarım Bağ-kur sigortalısı kabul edilemez. Ancak,dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Tarım Bağ-Kur sigortalısının kısa süreli olarak SSK’na tabi çalışmasının tarım faaliyetinin devamına engel olmayacağı ve dolayısıyla bu hizmetler dışında tarım faaliyetinin kanıtlanması durumunda sigortalığının kabulü gerekeceği yönündedir.
Davacının .14.04 1987-31.12 .1993 tarihleri arasındaki dönemde , kısa süreli SSK’na tabi çalışmaları dışında tarımsal faaliyetine devam ettiği anlaşıldığından .belirtilen bu dönemdeki SSK’lı süreler dışında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.