8. Hukuk Dairesi 2013/13808 E. , 2014/9254 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2012/196-2012/1236
C.. Ç.. ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.11.2012 gün ve 196/1236 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde İ. P. İlçesi Y.mahallesi .. pafta, ... parselde kayıtlı bulunan, tapu tahsis belgesine istinaden malik sıfatı ile ikamet amaçlı olarak kullanılan taşınmazın ileride tapu tescil davasına mesnet teşkil edecek manada zilyetliğinin aidiyetinin tespitine, muhatap idare tarafından yapılabilecek hukuka aykırı her türlü fiili müdahalelerin ve hukuki anlamda haksız olarak yapılmış, yapılacak ecrimisil bedel tespiti ve tahsili işlemlerine karşı nihai karar tesisine kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın husumetten reddi gerektiğini, söz konusu taşınmazla ilgili mesnetsiz ve hukuka aykırı açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, ayrıca dava konusu taşınmaz İlköğretim tesis alanında kalması nedeniyle husumetin İstanbul İl Özel İdaresine yönlendirilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıların murisi H.Ç"e dava konusu taşınmazda bulunan bir kat yığma mesken nitelikli gecekondu nedeniyle 24.07.1986 tarihli ve davacılar Cengiz, Sevim ile Zeycan"ın yine aynı taşınmazda bir kat yığma mesken nitelikli gecekondular için 05.02.1987 tarihli tapu tahsis belgeleri verildiğini, mirasçılık belgesine göre Cengiz, Sevim ve Zeycan"ın muris H. Ç."in mirasçıları olduğunu, 1969 yılından önceki tarihlerden beri davacıların taşınmaz üzerindeki evde ikamet ettiklerini, babalarının vefatından sonra da davacıların burada oturmaya devam ettiklerini ev ile birlikte üzerinde meyve ağaçlarının da bulunduğunu, bilirkişi raporuna göre de taşınmazdaki binanın eski ve bakımsız olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından; davacıların 8631 ada 1 parsel sayılı ana taşınmaz üzerinde bulunan binada halen ikamet etmeleri nedeniyle davanın kabulüne, zilyet olduklarının tespitine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan kanıtlar, tüm dosya kapsamından; dava konusu 25 pafta 701 nolu parsel: ham toprak vasfı ile 2000 m2 yüzölçümüyle 13.03.1958 tarihli tapulama tutanağı ile Hazine adına tapuya kayıtlı olup, 20.05.1981 tarihinde yapılan tashih ile İstanbul Belediyesi adına tescil edilmiş ve 13.07.2007 tarihli imar uygulaması ile tekrar Maliye Hazinesi adına tapuya tescil edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki davacıların talebi TMK"nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı Kararında aynen "...MK. 896 (TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde hakim, yalnız davacının gerçek ise, zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir. Bu karar zilyetlik konusunda kesin hüküm meydana getirmez. Zilyede mülkiyet hakkı vermez ve diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla yetkili mercilerde başkaca dava açmak hakkına dokunmaz...." denilmektedir. TMK"nun ilgili maddeleri ile yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararından anlaşıldığı üzere; bir kimsenin zilyetliğinin korunmasını isteyebilmesi için öncelikle zilyetliğinin tecavüze uğraması (gasp-saldırı) yani filli bir müdahalenin bulunması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, kişinin zilyetliğine sadece tecavüz tehlikesinin bulunması davanın görülebilir olması için yeterli değildir. Bu durum dava şartıdır (dava açmada hukuki yararın bulunması). Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince; davacı vekili dava dilekçesinde, nizalı taşınmazda bulunan eski ev için verilen tapu tahsis belgesi gereğince halen vekil edenlerinin burada ikamet amaçlı olarak oturduklarını, taşınmazın üzerine ağaçların dikildiğini, ileride tapu tescil davasına mesnet teşkil edecek manada zilyetliğin tespitine karar verilmesini istediğini açıkça bildirmiştir. Davacılar tarafından Pendik 1.Sulh Hukuk Mahkemesi"ne 21.05.2009 tarihinde 2009/1218 Esas sayılı dosya ile, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım gösterilerek açılan zilyetliğin tespiti ve korunması davasında, taşınmazın bulunduğu yerde yapılan 09.06.2011 tarihli keşifte sunulan teknik ve ziraatçi bilirkişi raporlarında ve şimdiki zamanda mevcut durumda davacıların zilyetliğine tecavüzde bulunulduğu konusunda bir saptama yapılmamıştır.
Hal böyle iken, dava konusu yapılan taşınmazda davacıların zilyetliğine yönelik davalı hazine tarafından bir tecavüzde bulunulmadığı anlaşıldığına göre, davacıların iş bu davada hukuki yararları bulunmadığı gibi eda davası açılması gereken hallerde ve gerekçeye yönelik olarak ilgili mahkemeyi bağlayıcı biçimde yazılı olduğu şekilde bir karar verilmesi de isabetsizdir. Öyle ise eldeki davanın bu gerekçeyle ve dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davacıların zilyetliğinin tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.