Davacı, ....... karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin ............... karar vermiştir.
Hükmün ............... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ........................... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 1.12.1994 tarihinden dava tarihi olan 15.11.2006 tarihine kadar 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Ş. Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede, İ. ve H.oğlu 1945 doğumlu olan davacı A.K. adına yapılmış bir tevkifatın bulunmadığı, İB ve H. oğlu 1954 doğumlu A.K. adına ise T.. M. O.’nden tevkifat yoluyla ilk prim kesintisinin Ekim-1994 tarihinde yapıldığı ve 1995 yılında da prim kesintisinin bulunduğu, davacının 1.1.1992 tarihinden beri ziraat odasına, 30.11.1976 tarihinden beri de kooperatife kayıtlı olduğu, üzerine kayıtlı tarım arazisinin bulunduğu, 1.3.2007 tarihinden itibaren davalı Kurum’a sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği görülmektedir.
Mahkemece prim kesintisi 1945 doğumlu A.K.’a ait olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği görülmüştür. Yapılacak iş; İ.ve H. oğlu 1945 doğumlu davacı A.K. ile, T. M. O. ’ne sattığı üründen tevkifat yoluyla prim kesintisi yapılan İ. ve H. oğlu 1954 doğumlu A.K."ın aynı kişi olup olmadıklarının nüfustan, ikamet ettiği köyden araştırılarak aynı isimli başka bir şahsın var olup olmadığını saptamak, davacıdan yaşca ileri olan aynı köyden tanıkları dinlemek, varsa T. M. O. ’ne ürün teslim ettiğine dair imzalı belgelerini getirterek gerekirse imza incelemeside yaptırılmak suretiyle tevkifat belgesinde adı geçen kişinin davacı olup olmadığının her türlü şüpheden uzak olarak tespit etmek suretiyle sonuca gitmektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 18.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.