
Esas No: 2016/9567
Karar No: 2016/9567
Karar Tarihi: 18/7/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GÜNEY ATMACA PETROL A.Ş. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2016/9567) |
|
Karar Tarihi: 18/7/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
Güney Atmaca
Petrol Anonim Şirketi |
Temsilcisi |
: |
Mahmut
TATLIDEDE |
Vekili |
: |
Av. Mustafa
Şenay CANORUÇ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki
iddialara ayrı ve açık cevap verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının,
duruşma yapılmaksızın karar verilmesi nedeniyle aleni yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Ankara Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne, olayın geçtiği
tarihte başvurucunun işyerinde çalışan bir işçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile
bir kısım işçi alacağının başvurucu tarafından ödenmediği ihbar edilmiştir.
7. İhbar üzerine 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun
91. maddesi gereğince değerlendirme yapılması amacıyla 7/8/2015 tarihli yazıyla
bazı belgelerin 30/9/2015 tarihine kadar Ankara Çalışma ve İş Kurumu İl
Müdürlüğüne ibrazı başvurucudan istenmiştir.
8. Anılan yazıda, davete icabet edilmemesi hâlinde 4857 sayılı
Kanun"un 92. maddesine aykırı davranmaktan aynı Kanun"un 107. maddesi uyarınca
idari para cezası uygulanacağı ayrıca belirtilmiştir.
9. Söz konusu davet yazısı Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında
Şirket adresi olarak görünen yerde çalıştığı iddia edilen bir işçiye 10/8/2015
tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu; bu tebligatın usulsüz olduğunu,
kendisine tebligat yapılan kişinin işçisi olmadığını iddia etmiştir.
10. Davet yazısında belirtilen süre içinde müracaat edilmemesi
ve ilgili kurumdan belgelerin ibrazı için ek süre talebinde de bulunulmaması
üzerine Ankara Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce başvurucuya 4857 sayılı
Kanun"un 108. maddesine dayanılarak aynı Kanun"un 107. maddesi uyarınca 13.412
TL idari para cezası verilmiştir.
11. Anılan ceza -Şirket temsilcisi adına çıkarılan tebligat ile-
aynı adreste başvurucu Şirketin daimî çalışan olduğu iddia edilen K.D.ye
29/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu, anılan idari para cezasının iptali istemiyle
Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) 8/1/2016 tarihinde başvurmuştur.
Başvuruda itiraz edenin adresi olarak Ankara Çalışma ve İş Kurumu İl
Müdürlüğünün kayıtlarında geçen adres belirtilmiştir. Başvuruya karşı idare
tarafından verilen cevapta, ilgili başvuru dilekçesinin ilgiliye tebliğ
edildiği, başvurucunun davet yazısının gereklerini yerine getirmediği gibi ek
süre talebinde de bulunmadığı belirtilmiş; idari para cezasının iptali
isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
13. Hâkimlik 22/3/2016 tarihli kararıyla idari para cezasının
iptal istemine ilişkin başvurunun reddine karar vermiştir. Gerekçede; kararına
itiraz edilen kurumdan idari yaptırım evrakının onaylı suretlerinin celp edilip
incelendiği, verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu
belirtilmiştir.
14. Anılan karara başvurucu tarafından itiraz edilmiştir. Daha
önce başvuru dilekçesinde dile getirilen gerekçelerle yapılan itiraz, Ankara 5.
Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/4/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
15. Bu karar başvurucuya 14/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 11/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4857 sayılı Kanun"un 92. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Teftiş,
denetleme ve incelemeler sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili
görülen başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri ve
işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları tarafından çağrıldıkları
zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip
göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin birinci fıkrada yazılı görevlerini
yapmaları için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu yoldaki
isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler."
18. 4857 sayılı Kanun’un 107. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu
Kanunun;
a) 92 nci
maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen,
...
işveren veya işveren vekiline sekizbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 18/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu vekili; davet yazısının usulsüz tebliğ edildiğini,
Şirketin daimî çalışanı olarak tebligat yapılan kişinin Şirkette çalışmadığını,
idari para cezasına karşı yapılan başvuruda buna ilişkin itirazların
karşılanmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
21. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "ile adil yargılanma" ibaresinin
eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine
dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36.
maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı
güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
22. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
23. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması
bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
24. Somut olayda yapılan değerlendirme sonunda tarafların
başvurunun sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak
verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir.
Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve
gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına
yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki başvurucu
vekili sosyal güvenlik kayıtlarında da görünen aynı adrese tebliğ edilen idari
yaptırım kararından nasıl haberdar olduğuna dair herhangi bir açıklamada da
bulunmamıştır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Aleni Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
26. Başvurucu vekili, talep etmesine karşın ilk derece
mahkemesince duruşma yapılmaksızın karar verildiğini belirterek aleni
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak
olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu
mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §
20).
28. Somut olayda başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri
sürdüğü iddiayı itiraz sürecinde dile getirmediği, bu iddiasına ilişkin bilgi
veya belge sunmadığı, böylece başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği
anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
30. Başvurucu vekili; usulsüz yapılan tebligata istinaden
Şirkete ceza verildiğini, Şirkete usulüne uygun bir davet yapılmadığı için buna
icabet edilmesinin mümkün olmadığını, idari para cezasının iptali istemiyle
yapılan başvurunun haksız olarak reddedildiğini belirterek adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
32. Somut olayda Hakimlikçe yapılan değerlendirmede başvurucunun
iddiaları, idare tarafından sunulan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı
birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır.
Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin
değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme
kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
33. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Aleni yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.