
Esas No: 2016/13293
Karar No: 2020/1320
Karar Tarihi: 05.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13293 Esas 2020/1320 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/10/2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın taraf teşkili sağlanmadığından reddine dair verilen 31/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 114 ada 15 parsel, 114 ada 18 parsel, 116 ada 13 parsel, 117 ada 121 parsel, 120 ada 93 parsel, 122 ada 8 parsel, 123 ada 9 parsel, 123 ada 71 parsel, 123 ada 72 parsel, 131 ada 209 parsel, 134 ada 101 parsel, 134 ada 154 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün değilse satış yolu ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim mümkün değilse satış yolu ile giderilmesini savunmuştur.
Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen taraf teşkili sağlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece davacı vekilinin de katıldığı 11.02.2016 tarihli duruşmada davacı vekiline taraf teşkilini sağlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine karar verildiği, 31.03.2016 tarihli duruşmada ise davacı vekilinin bir kısım davalıların ölmüş olduklarını tespit ettikleri beyanı üzerine verilen kesin süreye rağmen taraf teşkili sağlanamadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Dosyadaki tapu kaydına göre, paydaşlar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın ölü olduğu, ancak ..., ... ve ... dışındaki diğer ölü paydaşların mirasçılık belgelerinin dosya içerisine alınmadığı görülmektedir. Mirasçılık belgesi dosya içerisine alınan paydaşlardan da sadece Şükrü"nün ve Hafize"nin mirasçılarının davada taraf olarak gösterildiği görülmektedir. 122 ada 8 parsel sayılı taşınmazda paydaş ..."ın sağ veya ölü olup olmadığı anlaşılamadığı gibi davada taraf olarak da gösterilmediği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, tapu kaydından bilinen kişilere husumet yönelterek davasını açmış ve yargılama aşamasında bir kısım kişilerin ölü olduğu tespit edilmiştir. Ancak, mahkemece bu kişilerin mirasçılık belgelerinin temini sağlanmadan ve davada taraf olmayan kişilerin isimleri belirlenmeden bir kısım şahısların davada taraf olarak gösterilmediği gerekçesiyle kesin süreye riayet edilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 05.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.