
Esas No: 2010/299
Karar No: 2010/1634
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/299 Esas 2010/1634 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2009
NUMARASI : 2008/103-2009/613
Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kızı olan dava dışı H. tarafından hileye düşürülmek suretiyle elinden vekaletname alındığını, H."in vekalet görevini kötüye kullanarak 391 parsel sayılı taşınmazdaki 20/96 payını eşi olan davalı B."ye bedelsiz devrettiğini, kalan payları da, kendisinin satış suretiyle B."ye temlik ettiğini, B."nin de taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı Şirket"e temlik ettiğini, temlik tarihinde hukuki işlem yapma ehliyetinin olmadığını, temliklerin de hile ile yapıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne dair karar Dairece “… davanın ehliyetsizlik, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması isteklerine ilişkin olduğu, mahkemece davada ileri sürülen hukuki sebeplere ilişkin olarak hükme yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı, bu durumda ehliyetsizlik iddiası yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, ondan sonra vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile iddialarının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle …” bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davacının Adli Tıp Kurumu raporuna göre ehliyetli olduğu ancak, davalının iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteğinin değerden reddiyle gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava hile,ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden toplanan delillerden, hükmüne uyulan bozma ilamından sonra ehliyetsiz olduğu saptanan davacı P.’nin 19.11.2008 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.M. P.’nin mirasçılarından H. dışındaki mirasçılarının davacı vekiline vekalet vermek suretiyle davaya katıldıkları, H.’in ise davalı yanında davaya katılarak aynı zamanda avukat olan davalılardan kocası B.’ye vekalet verdiği görülmektedir.
Davacı P.’nin vefatı ile terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, terekenin tüm mirasçılar tarafından temsil edilmesi gerekeceği açıktır.
Somut olayda, mirasçılardan H. dışındaki mirasçılar davacı vekiline vekalet vererek davada yer almalarına karşın mirasçılardan H.’in davalı yanında davaya katıldığı görülmektedir.Bu durumda muris P.’nin terekesinin davada usulüne uygun olarak temsil edildiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan neden hasren HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA,bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,18.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.