
Esas No: 2014/10728
Karar No: 2014/10728
Karar Tarihi: 18/7/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUHAMMED DENİZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/10728) |
|
Karar Tarihi: 18/7/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah
Perdecioğlu |
Başvurucu |
: |
Muhammed
DENİZ |
Vekili |
: |
Av. Hasan
Hüseyin ERDOĞAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari işlemin iptali için açılan davada kanun yolu
incelemesinin yanlış yargı yerinde yapılması ve gerekçesiz karar verilmesi
nedenleriyle kanuni hâkim güvencesi ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından
başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyleolaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Adana ili Seyhan ilçesi İhsan Sabancı Kız Teknik
ve Meslek Lisesinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken hakkında bir
öğrencisini taciz ettiği iddiasıyla idari soruşturma açılması sonucu 29/8/2012
tarihli işlem ile aynı ilçede bulunan Sadıka Sabancı
Ortaokulunda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak görevlendirilmiştir.
8. Hakkında uygulanan işlemin iptali istemiyle başvurucunun
Adana Valiliğine karşı Adana 2. İdare Mahkemesinde 24/10/2012 tarihinde açtığı
dava 29/3/2013 tarihli kararla kabul edilmiş ve işlem başvurucunun yöneticilik
görevinden alınması yönünden iptal edilmiştir. Kararda; soruşturma sonucu
düzenlenen raporlarda belirtilen hususlar, raporlar arasındaki birtakım
çelişkilerin giderilmemiş olması ile tacize uğradığı ileri sürülen öğrencinin
Adana Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifade irdelenmiştir. Bu değerlendirmeler
ışığında idari işlemin sebebi olarak gösterilen eylemin kesin olarak
gerçekleştiği veya başvurucunun yöneticilik görevinden alınmasını gerektirecek
nitelikte bir davranışta bulunduğu hususları şüpheye yer bırakmayacak bir
biçimde kanıtlanmadan, varsayım yoluyla görevden alınmasının kamu yararı ve
hizmet gereklerine uygun olmadığı belirtilerek iptali istenen işlemin
yöneticilik görevinden alınmaya ilişkin kısmının mevzuata ve hukuka uygun
olmadığı belirtilmiş ancak soruşturma konusunun niteliği ve soruşturma
raporlarında belirtilen diğer hususlar yönünden başvurucunun eski görev yerinde
yıprandığı ve görev yeri değişikliğinin hizmetin sağlıklı ve düzenli olarak
işlemesi için gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu yönden ise işlemin
davacının görev yerinin değiştirilmesine ilişkin kısmında kamu yararı ve hizmet
gerekleri yönünden hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
9. İlk derece mahkemesinin iptal kararına karşı davalı idare
tarafından itiraz edilmiştir. Yapılan inceleme sonucu Adana Bölge İdare
Mahkemesi 11/12/2013 tarihli kararı ile itiraza konu kararın bozularak
kaldırılmasına ve davanın reddine hükmetmiştir. Kararda; mevzuat hükümleri ile
memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisinin tanındığının
açık olduğu, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari
yargı merciince saptanması hâlinde dava konusu idari işlemin neden ve amaç
yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalinin gerektireceğinin yerleşmiş
yargısal içtihatlarla kabul edilmiş olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda idari
soruşturma dosyalarında başvurucuya isnat edilen eylemlerin sübuta erdiği
sonucuna varıldığı ifade edilmiş ve iptali istenen işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
10. İtiraz sonucu verilen karara karşı başvurucu 27/2/2014
tarihli dilekçesi ile karar düzeltme talebinde bulunmuş, dilekçesinde esasa ilişkin
hususların yanında dava konusu işlemin Adana Valiliği tarafından
gerçekleştirilen görev ve unvan değişikliği niteliğinde olduğunu, bu durumda
6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu"nun ilgili
hükümleri uyarınca olayda bölge idare mahkemesinin itiraz incelemesi yetkisi
bulunmadığını, dava dosyasının temyiz incelemesi için Danıştaya
gönderilmesi gerektiğini belirtmiştir.
11. Yapılan inceleme sonucu Adana Bölge İdare Mahkemesi
16/5/2014 tarihli kararı ile karar düzeltme isteminin reddine hükmetmiştir.
12. Karar düzeltme isteminin reddine ilişkin ilam başvurucuya
4/6/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 25/6/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 2577 sayılı Kanun"un 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı
Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi
Hakkında Kanun ile değiştirilen ve olay tarihinde yürürlükte bulunan "İtiraz" kenar başlıklı 45.
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
" 1. İdare ve vergi mahkemelerinin;
...
b) Valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler
ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilâtındaki
yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici
görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve unvan değişikliği
içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve
izinlerine ilişkin idari işlemlerden,
...
kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verdikleri nihaî kararlar ile tek
hâkimle verilen nihaî kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi
mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz
edilebilir."
14. 2577 sayılı Kanun"un "Kararın
düzeltilmesi" kenar başlıklı 54. maddesi, 18/6/2014 tarihli ve
6545 sayılı Kanun"un 45. maddesiyle kaldırılmadan önceki hâliyle şöyledir:
"1. (Değişik birinci cümle: 5/4/1990 - 3622/23 md.) Danıştay dava
daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine
verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri
kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini
izleyen onbeş gün içinde taraflarca;
a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve
itirazların, kararda karşılanmamış olması,
b) Bir kararda birbirine aykırı hükümler
bulunması,
c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması,
d) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/23 md.) Hükmün esasını
etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış
olması,
Hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir.
2. (Değişik: 5/4/1990 -
3622/23 md.) Danıştay dava daireleri ve İdari veya
Vergi Dava Daireleri Kurulları ile bölge idare mahkemeleri, kararın
düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar.
3. (Değişik: 10/6/1994 -
4001/24 md.) Kararın düzeltilmesi istekleri esas
kararı vermiş olan daire, kurul ve bölge idare mahkemesince incelenir. Dosyanın
incelenmesinde tetkik hakimliği yapanlar, aynı konunun düzeltme yoluyla
incelenmesinde bu görevi yapamazlar."
15. Danıştay İkinci Dairesinin 17/1/2013 tarihli ve
E.2012/11943, K.2013/1 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...
2577 sayılı Yasa"nın,05.07.2012 günlü, 28344
sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün
yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa"nın 61. maddesiyle değişik "itiraz"
başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, idare ve vergi
mahkemelerinin, valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve
diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilatındaki yetkili organları
tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve
unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama,görevden
uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden kaynaklanan
uyuşmazlıklarla ilgili olarak verdikleri nihai kararlar ile tek hakimle verilen
nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemelerin
bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükme
bağlanmış; 2577 sayılı Yasa"nın, 4577 sayılı Yasa ile değişik 47. maddesinde
de, idare ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu açık olan kararlarının temyiz
edilemeyeceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 14.07.1965 günlü, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu"nun 88. maddesi ile 30.04.1992 günlü, 3797 sayılı Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun"un 56. maddesine
dayanılarak hazırlanan ve 13.08.2009 günlü, 27318 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girenMilli
Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine
İlişkin Yönetmeliğin, "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu
Yönetmeliğin, Millî Eğitim Bakanlığı"na bağlı eğitim kurumları
yöneticiliklerini ikinci görev olarak yürütecek personeli kapsayacağı
belirtilirken, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde de atamanın, Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumları yöneticiliklerine, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 88. maddesine göre ikinci görev kapsamında yapılan görevlendirmeyi
ifade edeceği kurala bağlanmış olup,190sayılıGenel Kadro Usulü Hakkında Kanun HükmündeKararname"de ise, eğitim kurumları yöneticilikleri
için herhangi bir kadronun tahsis edilmediği görülmekle, Millî Eğitim
Bakanlığı"na bağlı eğitim kurumları yöneticiliklerinin ikinci görevle
yürütüldüğü açıktır.
Olayda, Ç. İli, İ. Lisesi Müdürü olarak görev
yapan davacı tarafından, hakkında düzenlenen ... . günlü, ... . sayılı İnceleme ve
Soruşturma Raporu"na istinaden aynı İl, B. İlçesi, B. Mesleki ve Teknik Eğitim
Merkezi"ne Öğretmen olarak atanmasına ilişkin Ç. İl Milli Eğitim Müdürlüğü"nün
... . günlü, ... . sayılı
işleminin iptali istemiyle açılan davada; Çanakkaleİdare
Mahkemesi"nce verilen ... . günlü, ... . sayılı kararın temyizen
incelenerek bozulması istenilmiş ise de; davacının üzerinden alınan müdürlük
görevinin ikinci görev niteliğinde olduğu dikkate alındığında, işlemi tesis
eden makam ve işlemin konusu bakımından uyuşmazlığın 2577 sayılı Yasa"nın 45.
maddesinin 1/b fıkrası kapsamında olması nedeniyle, temyizen
Danıştay"da incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin görev
yönünden reddine ve 2577 sayılı Kanun"un değişik 45. maddesinin 1. fıkrası
uyarınca dosyanın Edirne Bölge İdare Mahkemesi"ne gönderilmesine..."
B. UluslararasıHukuk
16. İlgili uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Kemal Demir, B. No: 2014/17141, 6/7/2017,
§§ 42-51.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 18/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
18. Başvurucu, müdür yardımcısı olarak görev yaparken öğretmen
olarak atanması ile sonuçlanan idari işlemin görev ve unvan değişikliği
içerdiğini ileri sürerek 2577 sayılı Kanun"un 45. maddesine rağmen iptal
davasının kanun yolu incelemesinin Danıştay ilgili dairesince yapılmadığından
şikâyet etmiştir. Başvurucuya göre açık kanun hükmüne rağmen kanun yolu
incelemesinin bölge idare mahkemesince gerçekleştirilmesi nedeniyle kanuni
hâkim güvencesi, dolayısıyla adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.
19. Kanuni hakim güvencesinin sağladığı
“güvenceler”, esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Çünkü kanuni
hâkim güvencesinin sağlanmadığı bir yargılamanın adil olduğundan söz edilemez (Ahmet Zeki Üçok (2), B. No: 2015/6777,
7/12/2016, § 53). Anılan güvence, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan adil yargılanma hakkının bir unsuru olmakla beraber (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 77; AYM, E.2002/170, K.2004/54, 5/5/2004)
yargılamayı yapan mahkemenin kanunla kurulması gerekliliği Anayasa’nın 37.
maddesinde ayrı ve açık bir hükümle düzenlenmiştir. Ayrıca -Anayasa’nın
bütünlüğü ilkesi gereği- mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve
yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142.
maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması gerektiği açıktır (Deniz Seki, B. No:2014/5170, 25/6/2015, §
48).
20. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri
ile izleyecekleri yargılama usulünün yasayla düzenlenmesini ve dava konusu olay
ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi
kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak
bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele
alınmaktadır (Tahir Gökatalay,
§ 79; AYM, E.2002/170, K.2004/54, 5/5/2004; E.2005/8, K.2008/166, 20/11/2008).
21. Somut olayda bireysel başvuruya konu edilen davanın
başvurucunun müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken öğretmen olarak
atanmasına ilişkin idari işlemin iptal edilmesi amacıyla idari yargıda açılan
bir iptal davası olduğu, Adana 2. İdare Mahkemesinde görülmeye başlanan davanın
kısmen kabul kararı ile sonuçlanmasının ardından davalı idarenin itiraz
talebinde bulunduğu ve Adana Bölge İdare Mahkemesince itiraz incelemesinin
yapıldığı görülmektedir.
22. Başvurucu ise bu süreçte iptalini istediği işlemin 2577
sayılı Kanun"un 45. maddesinden düzenlenen türden bir uyuşmazlık olmadığını, il
içinde gerçekleşen görev ve unvan değişikliği içeren bir işlem olduğunu,
dolayısıyla kanun yolu incelemesinin Danıştay ilgili dairesince yapılması
gerektiğini ileri sürmektedir.
23. Başvurucunun bu şikâyeti yönünden yapılan incelemede,
başvuruya konu edilen yargılama ile aynı döneme ilişkin yargısal içtihatların
tetkik edilmesi sonucu benzer konuda uyuşmazlıkların temyiz yolu ile Danıştay
önüne taşınmak istendiği, ancak Danıştay İkinci Dairesinin ilgili mevzuatı
inceleyerek yaptığı değerlendirmelerde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde
faaliyet gösteren eğitim kurumları yöneticilik kadrolarının ikinci görev niteliğinde olduğunu
belirlediği görülmüştür. Dolayısıyla anılan Dairenin bu türden idari işlemler
ile gerçekleştirilen görev değişikliklerinin 2577 sayılı Kanun"un 45. maddesi
uyarınca kamu görevlileri hakkında tesis edilen ikinci görev kapsamında ele alınması gerektiğini ortaya
koyduğu anlaşılmıştır. Yapılan temyiz talepleri de bu doğrultuda reddedilmiş,
anılan madde uyarınca dava dosyaları itiraz incelemesi için bölge idare
mahkemelerine gönderilmiştir (bkz. § 15).
24. Bu tespit doğrultusunda başvurucunun bireysel başvuruya konu
ettiği uyuşmazlığa ilişkin yargılamada kanun yolu incelemesinin idari yargılama
sisteminde yüksek mahkeme olan Danıştay tarafından kanunun yorumlanması
suretiyle ortaya çıkan içtihat çerçevesinde, Adana Bölge İdare Mahkemesince
itiraz incelemesi kapsamında gerçekleştirilmesinin kanuni hâkim güvencesine
yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu kanaatine varılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Tarafsız Mahkemede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucu, Bölge İdare Mahkemesince yapılan itiraz ve karar
düzeltme incelemelerinde aynı hâkimlerin görev yaptığını, bunun başvuruya konu
yargılama sürecinde yürürlükte olan 2577 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında kurala bağlanan (bkz.§ 14), dosyaların karar düzeltme
aşamasından önce incelenmesi sırasında tetkik hâkimliği yapanların aynı konunun
karar düzeltme aşamasında incelenmesi sırasında tetkik hâkimliği yapamayacağı
hükmüne aykırı olduğundan da şikâyet etmektedir.
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu başlık altında incelenen
iddiasının özünün tarafsız mahkemede yargılanma hakkına yönelik olduğu
anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Kemal Demir, § 53,§§
58-70).
28. Mahkemelerin tarafsızlığı kavramı, görülecek davalar
karşısında bizzat mahkemenin kurumsal yapısı ile davaya bakmakla görevli
hâkimin tutumu üzerinden açıklanmaktadır. Buna göre tarafsızlığın öznel ve
nesnel olmak üzere iki boyutu bulunmakta olup hâkimin birey olarak mevcut
davadaki kişisel tarafsızlığı öznel tarafsızlık, kurum olarak mahkemenin kişide
bıraktığı tarafsızlık izlenimi ise nesnel tarafsızlık olarak adlandırılmaktadır
(Kemal Demir, § 60). Yargılamayı
yürüten mahkeme üyelerinin taraflardan biriyle veya anlaşmazlık konusuyla maddi
veya manevi yakın bir bağının bulunması veya yargılama sürecinde sarf ettiği
ifadeleri ile tarafsız olamayacağı yönünde meşru bir kanaat uyandırması, bunun
yanı sıra davadan önce dava ile doğrudan bağlantılı bir konumda bulunması da tarafsızlığı
ihlal edebilir. Ancak belirli bir uyuşmazlıkta yargılamayı yürüten hâkimin
taraflardan birine yönelik ön yargılı ve taraflı bir tutumunun, kişisel bir
kanaatinin veya menfaatinin, bu bağlamda kişisel bir taraflılığının söz konusu
olduğunu ortaya koyan bir delil bulunmadığı ve bu husus kanıtlanmadığı
müddetçe, tarafsız olduğunun bir karine olarak varsayılması zorunludur (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 62).
29. Nesnel tarafsızlık kapsamında mahkemelerin kuruluşu ve
yapılanmasıyla ilgili yasal ve idari düzenlemelerin nesnel olarak mahkemenin
tarafsız olmadığı izlenimini vermemesi gerekir. Esasında kurumsal tarafsızlık,
mahkemelerin bağımsızlığı ile bağlantılı bir konudur. Tarafsızlık için
öncelikle bağımsızlık ön koşulu gerçekleşmeli ve ek olarak kurumsal yönden de
taraf görüntüsü verecek bir yapılanma oluşmamalıdır (AYM, E.2014/164,
K.2015/12, 14/1/2015). Bunun yanı sıra yargılama makamının tarafsızlığına
ilişkin herhangi bir meşru kaygı veya korkuyu bertaraf edecek yeterli güvenceleri
sunması da gerekmektedir (Tahir Gökatalay, § 62).
30. Bu bağlamda hâkimin davanın önceki aşamalarında tanık veya
bilirkişi olarak dinlenilmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş
olması tarafsızlıkla ilgili sorun doğurabileceğinden hukukumuzda hâkimin reddi
kurumu düzenlenmiştir (Kemal Demir,
§ 64). Hâkimin yargılamanın önceki aşamalarında yine hâkim sıfatıyla görev
yapmış olması çekinme sebepleri arasında olmamakla birlikte ret sebepleri
arasındadır. Böyle bir durumda hâkimin davanın önceki aşamalarında ifa ettiği
görevin kapsam ve içeriğine bakılması gerekir (Kemal
Demir, § 66).
31. Yargılamanın aşamalarından biri olan kanun yolu incelemesi
de bir yargı yeri tarafından verilen ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bir
kararın kural olarak başka bir yargı yeri tarafından incelenmesini sağlayan
hukuki yoldur. Kanun yolunun amacı, yargı yerleri tarafından verilen kararların
kural olarak başka bir yargı yeri tarafından denetlenmesine imkân tanınmak
suretiyle daha güvenceli bir yargı hizmeti sunmaktır. Kanun yoluna başvuru
hakkı, adil yargılanma hakkının kapsamındadır. Bunun nasıl yapılacağı ise usul
hükümleri ile gösterilmektedir (AYM, E.2014/164, K.2015/12,14/1/2015).
32. Anayasa Mahkemesi içtihadında adil yargılanma hakkına
ilişkin güvencelerin kanun yolu aşamasında da sağlanması gerektiği
belirtilmiştir. Buna göre kanun yollarına ilişkin usullerin ve kanun
yollarındaki yargılamanın da adil yargılanma hakkına uygun olması gerekir (Emine Karagülmez,
B. No: 2013/3673, 11/12/2014, § 21).
33. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi benzer bir şikayeti
incelediği Kemal Demir başvurusuna
ilişkin kararında ilke olarak gerek kanun yolu incelemesinin etkililiğinin
sağlanması gerekse kanun yolu incelemesinin objektif tarafsızlık esaslarına
uygun yapılmadığı izleniminin oluşmaması için ilk derecede kararı veren hâkimin
dosyanın kanun yolu incelemesinde bulunmaması gerektiği, ancak bu hususa
uyulmamasının tek başına kanun yolu incelemesinin etkisiz ve tarafsız olduğu
sonucuna götürmeyeceği görüşünü benimsemiştir. Anayasa Mahkemesi içtihadına
göre her olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerekmekle birlikte
özellikle hukuk ve idari yargılamalarda bir hâkimin yargılamanın önceki
aşamalarında görev alması tek başına tarafsızlığa aykırı olmayacaktır (Kemal Demir, § 69).
34. 2577 sayılı Kanun"un 54. maddesinde (bkz. § 14) düzenlenen
karar düzeltme yolunda ise taraflar yalnızca maddede sayılan sınırlı sebeplerle
kararın düzeltilmesini isteyebilmekte ve inceleme esas kararı vermiş olan
daire, kurul ve bölge idare mahkemesi tarafından istemde ileri sürülen
sebeplerle sınırlı bir şekilde yapılabilmektedir. Bu yönleriyle karar düzeltme
kanun yolu diğer olağan kanun yollarından ayrılmaktadır (Kemal Demir, § 70).
35. Başvuruya konu olayda ilk derece mahkemesi kararına karşı
idarenin itirazda bulunması üzerine incelemeyi yapan Bölge İdare Mahkemesi
bozmaya hükmetmiş, bu karara karşı da karar düzeltme talebinde bulunulması
üzerine aynı Bölge İdare Mahkemesi tarafından karar düzeltme incelemesi
yapılmıştır. Başvurucu karar düzeltme incelemesinin itiraz incelemesini yapan
hâkimlerce gerçekleştirilmesinden şikâyet etmektedir.
36. Bu bağlamda ve yukarıda açıklanan ilkeler kapsamında
şikâyete konu olgunun esasen yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili bir husus
olduğu ve hâkimlerin tarafsızlığına ilişkin karineyi (bkz. § 28) ortadan
kaldıracak şekilde, başvurucuya yönelik ön yargılı ve taraflı bir tutumunun,
kişisel bir kanaatinin veya menfaatinin, bu bağlamda kişisel bir taraflılığının
söz konusu olduğunu ortaya koyan bir durum arz etmediği sonucuna varılmıştır.
37. Öte yandan başvuruya konu yargılama faaliyeti açısından,
ilgili usul hükümleri uyarınca yargılamayı yürüten yargılama makamlarının
tarafların adil yargılanmaya ilişkin meşru beklentileri üzerinde menfi etkide
bulunacak bir izlenim de oluşturmadığı anlaşılmaktadır (benzer yöndeki
değerlendirme için bkz. (M.E.T.,
B. No: 2014/11920, 3/7/2018, § 29).
38. Bu belirlemeler ışığında başvurucunun karar düzeltme
incelemesini gerçekleştiren heyetin tarafsızlığına ilişkin iddiasını ispata
yönelik somut başka bir delil de ortaya koymadığı dikkate alındığında ihlal
iddiasının temellendirilemediği kanaatine varılmaktadır.
39. Açıklanan gereklerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
40. Başvurucu, Adana 2. İdare Mahkemesinde açtığı davada iptal
hükmü veren ilk derece mahkemesi kararında ayrıntılı gerekçeye yer verilmesine
karşın bu kararı bozarak ortadan kaldıran Adana Bölge İdare Mahkemesi kararında
gerekçeye yer verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
41. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de
güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da
dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır.
Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının
gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868,
19/4/2017, § 75).
42. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
43. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul
edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme bu hususa belirli ve
açık bir yanıt vermek zorunda olabilir (Yasemin
Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).
44. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın
sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate
alınarak verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hükme ulaşılması için yeterli
gerekçe bulunduğu görüldüğünden gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal
olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.