
Esas No: 2010/1062
Karar No: 2010/2289
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/1062 Esas 2010/2289 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : RİZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2009
NUMARASI : 2008/254-2009/464
Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu taşınmazın sınırlarını değiştirmek suretiyle davalının müdahale ettiğini,kullanımına engel olduğunu, müşterek eve zarar verdiğini, patika yolu kullanılamayacak şekilde değiştirdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalı, müşterek evi taksim etiklerini, kendisine düşen bölümlerde çalışma yaptığını, taşınmazına müdahalesinin bulunmadığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “ dayanak tapu kayıtlarının dava konusu yere ait olup olmadığının keşfen belirlenmesi, eldeki davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğunun gözetilerek 3402 Sayılı Yasanın 27. maddesine göre Kadastro Mahkemesine devir kararı verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi . . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 172 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı ile birlikte dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli olarak eldeki davayı açmış, dava dilekçesinde dava değeri gösterilmeden maktu harç alınmıştır.
Oysa, mahkemece dava değeri açıklattırılmamış, elatılan yerin değeri keşfen belirlenmemiş ve harç ikmali yapılmaksızın bu istek bakımından dava kısmen kabul edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK"nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini ve harcı yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.
Hal böyle olunca, dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değeri sorularak açıklattırılıp, belirtilecek değere göre harç ikmali yaptırılarak, işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.