
Esas No: 2014/19546
Karar No: 2014/19546
Karar Tarihi: 17/7/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İBRAHİM TÜRKMEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/19546) |
|
Karar Tarihi: 17/7/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör Yrd. |
: |
Ceren Sedef
EREN |
Başvurucu |
: |
İbrahim
TÜRKMEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin sorumlu
müdürü olan başvurucunun gazetede çıkan bir habere karşı yapılan cevap ve
düzeltme (tekzip) talebinin kabul edilmesi ile habere erişimin engellenmesi
nedenleriyle basın özgürlüğünün, tekzip ve engelleme kararını veren sulh ceza
hâkimliklerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturması ve üst mahkemeye itiraz
imkânı tanınmaması nedenleriyle ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Ulusal ölçekte ve İngilizce yayın yapan Today"s
Zaman gazetesinin (gazete) internet sayfasında 29/6/2014 tarihinde bir haber
yayımlanmış ve aynı haber gazetenin 30/6/2014 tarihli basılı nüshasında da yer
almıştır. Söz konusu haberin başvurucu tarafindan
sunulmuş Türkçe yeminli tercümesi şu şekildedir:
" İstanbul"daki Osmanlı yalısı yangında
kül oldu
İstanbul"un Üsküdar ilçesinde yer alan Hüseyin
Avni Paşa Yalısı Cumartesi öğleden sonra çıkan bir yangında kül oldu
Daha önce Üsküdar"da Fethi Paşa korusu içinde
yer alan yalıdaki yangının çıkma sebebi henüz olarak belli değil. Türk
medyasında çıkan haberlere göre, yalının yakınlarında patlak veren küçük bir
yangın kuvvetli esen rüzgar nedeniyle binaya doğru yayılmış. Yangın başlar
başlamaz, yangının yalıyı çevreleyen koruya sıçramasını önlemek için itfaiye
ekipleri ve helikopterler olay yerine gönderildi. İtfaiye ekipleri çok geçmeden
yangını kontrol altını almakla birlikte, yalı yangında kül haline geldi.
Koru ve yalı kısa bir süre önce Türkiye
Tasarruf Mevduatı Sıgorta Fonu (TMSF) tarafından 17
Aralık 2013 tarihinde patlak veren yolsuzluk skandalında adı geçen Cengiz Inşaat Sanayi ve Tıcaret A.Ş."ve satılmıştı. Korunun satışı konusunda, TMSF yazılı
bir açıklama yaparak, korunun adı geçen şirkete 19.2 milyon TL karşılığında
satıldığını belirtti.
Cumartesi gecesi, Cengiz Inşaat
da yazılı bir açıklama yaparak, yangının tarihi yalının çatısında başladığını
ve yangının sebebine ve nasıl yayıldığına ilişkin ayrıntılı bilgiyi itfaiye
yetkililerinin vereceğini belirtti.
Açıklamada şirket ayrıca geçen yıl yalının restorasvonu için izin almak amacıyla Eski Eserler ve
Anıtlar Yüksek Kurulu"na başvurulmuş olduğunu dile getirdi ve kurulun 23
Haziran 2014 günü şirkete olur verdiğini de dile getirdi. Cengiz İnşaat yalıyı
yeniden inşa edeceklerıni ve özgün görünümünü aynen
koruyacaklarını da söyledi.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da
Cumartesi akşamı tweet atarak, yangının gerçek
sebebinin henüz betir1enmediğini yazdı ve şunları ekledi: "Kültür
mirasımızın bir parçası olan Hüsevin Avni Paşa
yalısını kül eden bu yangın hepimizi üzdü. Yangının gerçek sebebi henüz belli
değil. Adli ve İdari soruşturmalar tamamlandıktan sonra belli olacak.
Cengiz İnşaat şirketinin sahibi Mehmet
Cengiz"in adı geçen yıl 17 Aralık"ta patlak veren büyük çaplı yolsuzluk ve
rüşvet soruşturmasının ikinci dalgasında şüpheli olarak geçmişti.
Taraf gazetesinin 10 Şubat sayısında çıkan
haberinde, Cengiz Holding"in patronu Mehmet Cengiz"in hükümete kendisine yakın
kişilere Turkuvaz Medya Grubu"nu - Sabah gazetesi ve
ATV televizyon kanalının da aralarında pek çok yayın organının sahibi - satın
aldırmak için işadamlanndan para toplayarak
milyonlarca dolarlık bir havuz oluşturduğu ve karşılığında toplamda 100 milyar
TL"ye varan kamu ihaleleri aldığı yazıyor."
7. Anılan haberin yayımlanması üzerine Turkuvaz
Gazete Dergi Basım A.Ş. ve Turkuvaz Aktif Televizyon
Prodüksiyon A.Ş. tarafından söz konusu haberle ilgili tekzip ve içeriğe
erişimin engellenmesi taleplerinde bulunulmuştur. İstanbul 3. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 24/9/2014 tarihli kararıyla söz konusu talepler kabul edilmiştir.
Hâkimlik, haber içeriğinin normal bir okuyucuda talepte bulunanlar hakkında
gayri yasal işler yaparak menfaat temin ettiği algısı yaratmaya yönelik
olduğunu, bu nedenle talepte bulunanları suçlayıcı ve lekelenmeme hakkını ihlal
edici nitelikte bulunduğunu belirtmiştir. Haberin bu hâliyle talepte
bulunanların masumiyet karinesini ve dolayısıyla kişilik haklarını ihlal
ettiğini ve yazıda eleştiri sınırlarını aşan ibarelere yer verildiğini ifade
eden Hâkimlik, talepte bulunanların bu haber ve yorumlardan olumsuz
etkileneceği kanısına varmıştır.
8. Yayımlatılmasına karar verilen tekzip metninin başvurucu
tarafından sunulan noter onaylı tercümesi şu şekildedir:
"GERÇEK DIŞI HABERİNİZE CEVABIMlZDIR
Today"s Zaman Gazetesi"nde, 29.06.2014 tarihinde yayınlanan, "Fire Destroys Ottoman Mansion In İstanbul" başlıklı
haberde, müvekkillerin sahibi oldukları ATV-SABAH Grubu"nun "havuz"
ifadesi çerçevesinde usulsüz işlemlerle özdeşleştirme çabası kasıtlı olarak
yaratılmaya çalışılan dezenformasyon çabalarının ürünüdür. Bir süreden beri
birbiriyle "paralel" hareket eden bir kısım medya organları,
yaptıkları gerçek dışı haberleri adeta "al gülüm ver gülüm"
anlayışıyla kendi sütunlarına taşıyarak kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadır.
Gerçekliği olmayan, hayali senaryoları
gerçekmiş gibi göstererek, kamuoyunu tekzibe konu haber ile kasıtlı olarak
yanıltan Today"s Zaman Gazetesi, Taraf Gazetesi"nde
yayınlanan ve tarafımızca tekzip metni gönderilmiş olan sözde haberi
sütunlarına taşımak suretiyle adeta Taraf Gazetesi"nin sözcülüğünü yaparak
amacının habercilik değil kara çalmak olduğunu açıkça göstermiştir. Tekzip
konusu haber, Üsküdar "da bulunan Hüseyin Avni Paşa yalısının yanmasına sebep
olan yangın ile ilgili olup, böyle bir haberle dahi müvekkil şirketlerin sahibi
olduğu SABAH-ATV Medya Grubu"nun habere dahil edilmeye çalışılması, Today Zaman Gazetesinin içinde bulunduğu hazin durumu
ortaya koymaktadır. Today Zaman, bunu yaparken Taraf
Gazetesi"nin daha önce yapmış olduğu gerçek dışı yayınına atıfta bulunarak
"şıracı-bozacı" kardeşliği yaratmış, oldukça mizahi bir durum meydana
getirmiştir. Turkuvaz Medya Grubu bugüne kadar
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uygun hareket ederek, tarafsız ve objektif bir
anlayışla yayın hayatlarına devam etmişlerdir. Turkuvaz
Medya Grubu "nun haberlerde bahsi geçen kişi ya da
kurumlarla herhangi bir bağlantısı bulunmadığı gibi, varlığı iddia edilen
işlemlerle de uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. Aksinin gerçek dışı
haberlerle kamuoyuna empoze edilmeye çalışılması, Turkuvaz
Medya Grubu hakkında kamuoyunu yönlendirici, yanıltıcı ve kışkırtıcı ifadeler
kullanarak, asılsız ve çirkin iddialarda bulunulması, gazetecilik etiği ve
ilkeleri açısından da utanç vericidir. Bu bağlamda, Today"s
Zaman Gazetesi"nin sırf Turkuvaz Medya Grubu aleyhine
kamuoyu oluşturmak için başka yayın kuruluşlarının gerçek dışı haberlerine
sözcülük yapması, içinde bulunduğu depresif durumun hazin sonucunu da gözler
önüne sermektedir.
Tekrar belirtmek isteriz ki, hem Today"s Zaman Gazetesi"nin, hem de tekzibe konu haberde
bahsedilen Taraf Gazetesi"nin bu ve buna benzer pek çok haberine ilişkin
yapılmış olan düzeltme ve cevap başvurularımız Türk adaleti tarafından
defalarca kabul edilmiş ve yapılan yayınların usulsüz, gerçeğe aykırı ve iftira
niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Ve yine tekzibe konu gerçek dışı habere
konu olan Taraf Gazetesi"nin müvekkilleri usulsüz işlemlerle özdeşleştirme
amacına yönelik yaptığı yayınlar dayanak gösterilerek talep ettiğimiz tedbir
talebi de Yargı Makamları tarafından kabul edilmiştir. Tüm bunlara rağmen; müvekkilleri
kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırrnak amacıyla gerçek
dışı yayınlara devam edilmesi, amacın habercilik değil, eski Türkiye"nin
karanlık günlerine özlem duyarak yeni Türkiye"nin önüne set çekmek olduğunun
açık göstergesidir. Today"s Zaman Gazetesinin, gerçek
olmayan bir takım bilgi ve bağlantılar kurgulayarak Turkuvaz
Medya Grubu"nu töhmet altında bırakan gerçek dışı yayınlarının habercilikle
ilgisi olmadığı açıktır.
Bu ve benzeri gerçek dışı haberlerin tamamına
ilişkin olarak tazminat davası açılmış ve savcılığa suç duyurusunda
bulunulmuştur. Müvekkillerin, hukuken sahip oldukları hakların sonuna kadar
takipçisi olacaklarından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Tekzibe konu haberde yer
alan gerçek dışı bilgi ve açıklamaları; kötü niyetli ve hayali senaryoları; kısacası gazeteciliğin etik değerlerine
yakışmayan bu haberi yayınlayan gazetenizi kınıyor, asılsız suçlamalara karşı
cevabımızı kamuoyuna saygıyla sunuyoruz."
9. Başvurucu anılan karara itiraz etmiştir. İstanbul 4. Sulh
Ceza Hâkimliği 31/10/2014 tarihinde usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
anılan karara yapılan itirazı reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 18/11/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 15/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
11. 27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı (2. Mükerrer) Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 668 Karar sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve
Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"yle
başvurucunun sorumlu müdürü olduğu Today"s Zaman
gazetesinin kapatılmasına karar verilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Basın Özgürlüğü
Yönünden
13. Başvurucu;
i. Tekzip metninin kanunda öngörülmüş usule aykırı biçimde
sorumlu müdür olarak kendisine değil başka bir şahsa tebliğ edilmiş olması,
ii. Basın özgürlüğü sınırları içinde yer alan habere karşı,
tahkir ve tezyif edici ifadeler içeren tekzip metninin yayımlatılması ve habere
erişimin engellenmesi taleplerinin kabul edilmesi,
iii. Söz konusu karara karşı yaptığı itirazın ise gerekçesiz ve
hukuka aykırı şekilde reddedilmesi nedenleriyle basın özgürlüğünün ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
14. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi ile (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
…
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan
herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini
haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki
fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da
insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam
edebilir."
15. Başvuru konusu olayda değerlendirilmesi gereken esas mesele,
başvurucunun basın özgürlüğü ile tekzip ve erişim engellemesi taleplerinde
bulunan tarafın şeref ve itibarının korunması hakkı arasında derece
mahkemelerince Anayasa Mahkemesi içtihadında ortaya konulan kriterlere uygun bir
denge kurulup kurulmadığıdır.
16. Öte yandan ihlal oluşturduğu iddia edilen ve doğrudan gazete
üzerinde uygulanan söz konusu yaptırımların niteliği ve gazetenin kapatılarak
internet arşivinin kaldırılmış olması da dikkate alındığında anılan gazetenin
sorumlu müdürü olan başvurucunun basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası
yönünden başvurusunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
bulunmadığı değerlendirilmiştir.
17. Bununla birlikte somut olayda Anayasa"nın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da
insan haklarına saygının gerekli kıldığı bir hâlin mevcut olup olmadığı da
değerlendirilmelidir. Somut olayda basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın
korunması hakkı arasında kurulması gereken adil dengeye ilişkin uygulanması
gereken ilkelerin daha önce Anayasa Mahkemesi kararlarıyla belirlendiği ve bu
konuda Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadının oluştuğu anlaşılmaktadır
(Tekzip talebinin kabul edilmesi nedeniyle basın özgürlüğünün ihlal edildiği
iddiası yönünden bkz. Vural Nasuhbeyoğlu, B.
No: 2013/6146, 17/2/2016; internete erişimin engellenmesi nedeniyle basın
özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden bkz. Ali Kıdık, B. No: 2014/5552,
26/10/2017). Başvuru konusu olayda İçtüzük"ün 80.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında sayılan hâllerden birinin mevcudiyetini
sağlayacak başka herhangi bir hususun da bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, basın
özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
B. Doğal Hâkim İlkesinin
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu, tekzip yayımlatılması ile erişim engellemesi
kararını veren ve karara karşı yapılan itirazı inceleyen sulh ceza
hâkimliklerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da
belirtildiği gibi doğal hâkim ilkesi, suçun işlenmesinden veya çekişmenin
doğmasından önce davayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi şeklinde
tanımlanmaktadır. Doğal hâkim ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden
veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıcın atanmasına,
başka bir anlatımla sanığa veya davanın taraflarına göre hâkim atanmasına engel
oluşturur (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
21. Bununla birlikte doğal hâkim güvencesi, yeni kurulan
mahkemelerin veya kurulu bulunan mahkemelere yeni atanan hâkimlerin önceden
işlenen suçlara veya meydana gelen uyuşmazlıklara ilişkin olarak hiçbir şekilde
yargılama yapamayacakları biçiminde anlaşılamaz. Belirli bir olay, kişi veya
toplulukla sınırlı olmamak kaydıyla yeni kurulan bir mahkemenin veya kurulu
bulunan bir mahkemeye yeni atanan hâkimin kurulma veya atanma tarihinden önce
gerçekleşen uyuşmazlıklara bakması doğal hâkim güvencesine aykırılık teşkil
etmez (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
22. Bu kapsamda bir kuralın belirli bir suçun işlenmesi veya
uyuşmazlığın meydana gelmesinden sonra bu suça veya uyuşmazlığa ilişkin davayı
görecek yargı yerini belirlemeyi amaçlamaması, yürürlüğü müteakip kapsamına
giren tüm davalara uygulanması hâlinde doğal hâkim ilkesine aykırılık söz
konusu olamaz (AYM, E.2009/52, K.2010/16, 21/1/2010). Bu doğrultuda Anayasa
Mahkemesi, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la kurulan sulh ceza
hâkimliklerinin doğal hâkim ilkesine ilişkin olarak yukarıda yer verilen
ilkelere aykırı bir yönünün bulunmadığına karar vermiştir ( AYM, E.2014/164,
K.2015/12, K.T. 14/1/2015; Hidayet Karaca,
B. No: 2014/144, 14/7/2015, §§ 67-80).
23. Bu bağlamda somut olayda da, 6545 sayılı Kanun"la kurulan
sulh ceza hâkimliklerinin doğal hâkim ilkesine ilişkin olarak yukarıda yer
verilen ilkelere aykırı bir yönünün bulunmadığı değerlendirilmiştir.
24. Açıklanan gerekçelerle doğal hâkim ilkesinin ihlal edildiği
iddiası yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. İki Dereceli Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
25. Başvurucu sulh ceza hâkimliğinin kararına karşı üst
mahkemeye itiraz hakkı tanınmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
26. Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının
incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın
Anayasa"da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye"nin taraf olduğu ek protokollerin kapsamına da
girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanı
dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
27. İki dereceli yargılanma hakkı, Anayasa"da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerden olmadığı gibi başvuru tarihi itibarıyla
Sözleşme ve buna ek Türkiye"nin taraf olduğu protokollerden herhangi birinin
kapsamına da girmemektedir (Kadir Gürbüz Kaynar, B. No: 2012/744, 20/2/2014, §
44).
28. Açıklanan gerekçelerle iki dereceli yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanı
dışında kaldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle başvurunun;
A. Basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
kalmamış olması nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Doğal hâkim ilkesinin ihlal edildiği iddiası yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. İki dereceli yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası
yönünden konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
17/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.