10. Hukuk Dairesi 2015/23277 E. , 2016/2453 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün tüm taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait işyerinden davalı Kuruma 01.03.1976-1977/4. dönemlerinde giriş çıkış yapmak suretiyle ve kısmi olarak sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen, muhtelif sayıda davalı işverence düzenlenmiş işe giriş bildirgeleri düzenlenen davacının istemi, 1975 yılından itibaren 7-8 yıl çalıştığını belirterek eksik sürelerinin tespitidir. Davalı işverence bir kısmı gönderilen dava konusu döneme ait puantaj kayıtları ile ilave tediye bordroları incelenmiş ve Mahkemece, bu belgelerde mevcut olup da hizmet cetvelinde görülmeyen 1975 yılında 76 gün, 1976 yılında 18 günlük davacı çalışmaları kabul edildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesindeki, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” hükmüyle çalışmanın saptanması istemi yönünden hakkın özünü etkileyen 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 86/9. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kurum"a teslim edilmediği, sigorta priminin Kurum"a yatırılmadığı,
çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir belirlemenin söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Önemle vurgulanmalıdır ki 506 sayılı Kanunun 1. maddesinde, bu Kanunda geçen Kurum deyiminin Sosyal Sigortalar Kurumu anlamına geleceği, 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde de bu Kanunun uygulanmasında Kurumun, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını ifade ettiği belirtildiğinden, hizmete ilişkin olarak .... Başkanlığı dışında yapılan saptamalar, maddelerde yer alan Kurum tespiti olarak kabul edilemez.
Hak düşürücü süre konusunda değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Uygulama yapılırken hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında; ilave tediye bordrolarında yer alan ve Mahkemece kabul edilen süreler yönünden, sigorta prim kesintisi yapılıp yapılmadığı irdelenmeli şayet yapılmadıysa davanın reddine, yapıldıysa şimdiki gibi kabulüne karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu verilen hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya ve davalılardan ...ne iadesine, 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.