
Esas No: 2020/838
Karar No: 2020/1294
Karar Tarihi: 16.11.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/838 Esas 2020/1294 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/838
KARAR NO : 2020/1294
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI : 2014/440 Esas, 2017/1125 Karar
ASIL DAVA : Alacak
KARŞI DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, eser sözleşmesi sebebiyle ödenen avansın sözleşmeden dönülmesinden dolayı iadesi; karşı dava ise, eser sözleşmesi gereğince yapılan masrafların sözleşmenin haksız feshinden dolayı ödenmesine yönelik tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karara karşı davalı-karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı karşı davalı vekili, davacı ile davalı arasında 14.09.2007 tarihinde müvekkil şirketin ticari faaliyetlerini sürdürdüğü adreste bulunan mağazanın dekorasyon işi için anlaşma yapıldığını, ancak yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından sözleşmeye istinaden 17.09.2007 tarihinde davalının banka hesabına 50.000,00 TL havale yapıldığını, söz konusu havalenin avans niteliğinde olduğunu, ancak davalının işe başlamadığını ve bir hafta sonra da işten vazgeçtiklerini beyan ettiklerini ve yapılan vazgeçmenin fesih niteliğinde olduğunu, tek yanlı fesih sebebi ile yatırılan avansın iadesinin gerektiğini, bu hususta davalıya ihtarname keşide ettiklerini, fakat söz konusu meblağı iade etmediklerini ileri sürerek 50.000,00 TL.nin ödeme tarihi olan 17.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirketin çeşitli dekorasyon işlerinde birlikte çalıştıklarını, bu defa davacının davaya konu adresteki ... mağazasının dekore edilmesi için müvekkilinin 25.07.2007 tarihinden itibaren teklifler verdiğini, müvekkili tarafından davacıya 07.08.2007 tarihinde alınan işle ilgili verilen ve davacı tarafından kabule edilen 290.000,00TL.+ KDV bedel üzerinden işe başlandığını, ancak mağazanın ... mağazası olarak işletileceğinin belirtilmesi sebebiyle gerek kullanılacak malzemelerin çeşidi, kalitesi, gerekse projenin sair ayrıntıları için yurtdışında bulunan ... genel merkezi ile yazışmalar yapıldığını, bu çalışmalar doğrultusunda firmanın isteği ile 20.08.2007 tarihinde gizlilik anlaşması yapıldığını ve yurtdışından dekorasyon işi ile ilgili malzemelerin hem davacının hem de ... firmasının onayları alınarak getirildiğini, yapılacak iş için verilecek siparişlerde kullanılmak üzere davacının 50.000,00 TL ödeme yaptığını, 20.09.2007 tarihinde kullanılacak malzemelerle ilgili yapılan sipariş ve ödemelerin bu avanstan karşılandığını, sonrasında bir çok malzeme siparişi ve masrafların yapıldığını, bunların toplam tutarının 44.105,22 TL olduğunu, 17.10.2007 tarihinde ... firmasının bilgi akışını durdurduğunu ve sözleşmenin askıya alındığını bildiren yazılı açılamayı müvekkiline gönderdiğini, bu hususun davacıya bildirildiğini, ancak davacının sıkıntının giderileceğini belirterek müvekkilini beklettiğini, üç ay sonrasında ise 11.01.2008 tarihli yazı ile avansın iadesini talep ettiğini, talebin telefon görüşmesinde reddedildiğini, bu kez 06.03.2008 tarihli ihtar ile avansın iadesinin talep edildiğini, ihtarnameye cevap verilerek sözleşmenin müvekkiline atfedilemeyecek bir kusur sebebiyle bozulduğunu, dolayısıyla yapılan masrafların iadesinin gerektiğini, müvekkilinin sözleşmeyi feshetmediğini, aksine davacının yurtdışındaki firma ile yaşadığı sorunlar sebebi ile müvekkilin sıkıntıya düştüğünü, yapılan gizlilik anlaşması çerçevesinde alınan malzemelerin başka bir işletmede kullanılamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; karşı davada ise, davacı ile müvekkili arasında yapılan iş nedeniyle verilen siparişler için 44.105,22 TL tutarlı malzeme bedeli, avans, gümrük masrafı, navlun bedeli v.s gibi ödeme yapıldığını, siparişi verilen mermer için avans ödemesi yapıldığını ve halen 20.000 Euro borç bulunduğunu, çizilen proje, siparişi verilen mermerin bakiye bedelinin 20.000 Euro, mahrum kalınan proje bedeli ve proje nedeniyle çalıştırılan elemanlar ve giderlerin davacıya ait malların muhafaza bedelinin ise 71.605,00 TL olduğunu ileri sürerek, şimdilik fazlaya dair hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'sinin 14.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında davacı-karşı davalı şirketin mağazasının dekorasyonu konusunda davalı-karşı davacı ile sözleşme akdedildiği ve davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya bu sözleşmenin ifası amacıyla 50.000,00 TL'yi avans olarak ödediği ve dekorasyon işinin yapılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın sözleşmenin feshedilip edilmediği, bu kapsamda davacının iş avansı olarak ödediği bedeli, davalı-karşı davacının ise yaptığı masrafları davacı-karşı davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı, eser sözleşmelerinde iş sahibinin tek taraflı irade beyanı ile haklı bir sebep olmadan da sözleşmeden dönebileceği, davacı-karşı davalının 05/03/2013 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmeden döndüğü, dolayısıyla sözleşmenin bu tarihte sona ermiş olduğu ve davalı- karşı davacının kendisine avans olarak ödenen 50.000,00 TL'yi ihtarnamenin kendisine tebliği tarihinden ihtar ile verilen 3 günlük süre sonunda iade etmesinin gerektiği; karşı dava yönünden yapılan değerlendirilmede ise, davalı-karşı davacı tarafından sunulan deliller arasında proje niteliğinde bir evraka rastlanılmadığı, dosya içine sunulan çizimlerin eskiz niteliğinde olduğu, yine davalı-karşı davacı tarafından sunulan deliller arasında yer alan faturalara ve tekliflere dair masrafların dava konusu iş ile ilgili yapıldığının tespit edilemediği, ayrıca davalı-karşı davacı tarafından iddia edildiği gibi bir an için davacı-karşı davalı işsahibinin, eser sözleşmesine konu edime ilişkin projenin davalı yükleniciye ...in yurtdışı firmasından gönderileceğini beyan etmesi halinde dahi, bu noktada gidilmesi gereken hüküm olan TBK m. 106 gereğince, davalı-karşı davacı yüklenici, ifaya hazırlık fiilini yerine getirmekten kaçınan davacı-karşı davalıyı temerrüde düşürmek için üzerine düşen külfeti yerine getirmesinin gerektiği, ancak davalı-karşı davacı yüklenicinin ifa teklifini, TBK m. 117/I hükmündeki ihtar külfeti uyarınca yerine getirmesi ve davacı-karşı davalıya masraflara ilişkin talepte bulunması gerekirken, davacı-karşı davalının ilk ihtarnamesinden sonraki tarihte gönderdiği ihtarname ile masraflarını talep etmesinin –yukarıda da açıklandığı üzere bu masrafların hangi projeye, hangi sözleşme hükmünce yapıldığı ispat olunamamış olmakla- dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, alacaklı temerrüdüne ilişkin hükümlerden yararlanmak isteyen davalı karşı davacının, kendisine ödeme yapılması için ihtar külfetini yerine getirmesi gerekirken, bunu davacı-karşı davalının ihtarından önce yapmaması sonucunda bunun olumsuz sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili şirkeri dava dışı ... firması ile irtibat kurmaya davacı şirketin yönlendirdiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından feshedilmediğini, davacının disbritörlüğünün iptal edilmesi üzerine sözleşmeyi feshettiğini, davacı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispatlayamadığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak aldığı malzemelerin masraflarının avanstan düşülmemesinin hatalı olduğunu, davacının yetkili bayi olmak için yaptığı sözleşmenin iptal edilmesi üzerine, ... firmasının projeyi askıya aldığını, yaşanan süreçten davacının haberinin olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı davalı iş sahibi; davalı-karşı davacı ise yüklenicidir.Sözleşmeden dönme, sözleşmeyi sona erdiren ve tarafların iradelerine bağlı sebeplerden birisidir. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinde tek taraflı bir irade açıklaması olan dönme beyanı bozucu yenilik doğuran bir hak olduğundan karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur (Yargıtay 15. HD. 17/03/2010 gün, 2010/98-1538 sayılı kararı). Bu nedenle nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinde dönme için dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır (Yargıtay 15. HD. 26/10/2015 gün, 2015/117-5319 sayılı kararı). Dönme beyanının açık olmasına gerek yoktur. Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş parasının geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay HGK. 10/02/2010 gün, 2010/19-38 ve 2010/69 sayılı kararı). Dönme halinde sona erme geriye etkili sonuç doğuracağından taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını karşı tarafa iade etmekle yükümlüdür.Somut olayda; taraflar arasında davalı-karşı davacı yüklenici tarafından davacı-karşı davalı iş sahibine ait iş yerinin dekorasyon işlerinin yapılması konusunda sözlü olarak anlaşma bulunmaktadır. Davacı-karşı davalı iş sahibi tarafından işin avansı olarak davalı karşı davacının hesabına 19/09/2007 tarihinde 50.000,00 TL havale yapıldığı anlaşılmakta olup, davacı-karşı davalı, 05/03/2008 tarihli ihtarname ile davalı-karşı davacının sözleşmeyi önceden feshettiğini ileri sürerek avans olarak ödediği bedelin iadesini talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı-karşı davalı tarafından iddia edildiği gibi, davalı karşı davacının sözleşmenin yapılmasından bir hafta sonra sözleşmeyi feshettiği hususu ile ilgili iddiadan öteye geçen bir bilgi tespit edilememiştir. Ne var ki, davacı-karşı davalı tarafından, yükleniciye ödenen iş avansının iadesi istenildiğine göre mahkemece sözleşmenin 05/03/2008 tarihli ihtarname ile davacı-karşı davalı iş sahibi tarafından feshedildiğinin kabul edilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Karşı davada ise, davalı-karşı davacı yüklenici, sözleşme nedeniyle siparişi verilen malzemeler için yapılan avans ödemeleri ve gümrük harcamaları nedeniyle 44.105,22 TL masraf yapıldığını, ayrıca proje çizimi, projede çalışanlar ve yapılan giderler ile davacıya ait malların muhafaza bedelinden dolayı davacı-karşı davalıdan 71.605,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları sakları tutarak 10.000,00 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı tarafından kendilerini dava dışı ... firmasına yönlendirenin davacı iş sahibi olduğunu, malzeme siparişi verilirken ve çizimler yapılırken dava dışı ... firmasın talimatları ile hareket ettiklerini, sözleşme konusu işin dava dışı ... firması ile davacı iş sahibi arasındaki disbritörlük ilişkisinin sona ermesi nedeniyle sürüncemede kaldığını ileri sürmüştür. Buna karşılık dosya kapsamında davalı yüklenicinin ... firması ile irtibat kurmasına ve dekorasyon işinin, malzeme siparişinin anılan firmanın talimatları doğrultusunda gerçekleştirmesine dair davacı iş sahibi tarafından talimat verildiğine dair bir delil bulunmadığı gibi, davalı yüklenici bu konuda süresinde ihtar yükümlülüğünü yerine getirdiğini de ispatlayamamıştır. Bunun dışında, davalı-karşı davacı tarafından sunulan çizimlerin proje niteliğinde olmadığı, eskiz niteliğinde olduğu, davalı-karşı davacı tarafından sunulan fatura, teklif metinleri ve yapılan masrafların dava konusu iş ile ilgili olarak yapıldığı da ispatlanmış değildir. Bu nedenle mahkemece karşı davanın reddedilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 28/11/2017 tarih ve 2014/440 Esas, 2017/1125 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 3.415,50 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.010,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.405,50 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Karşı davada harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,4-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.