12. Ceza Dairesi 2016/5171 E. , 2016/8983 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : 512,50 TL maddi ve 4.500 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
04.11.2013 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 25.11.2013 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı kabul edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davanın, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği ve Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 Esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği, bu kapsamda tazminat davasının dayanağı olan İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.03.2003 tarih, 2002/81 Esas – 2003/43 Karar sayılı beraat hükmünün 30.10.2007 tarihinde temyizde onanması suretiyle kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiş ise de, bahse konu Yargıtay onama ilamının dosya içerisine alınmadığı, Dairemizce temyiz incelemesi sırasında Uyap sistemi üzerinde yapılan incelemede de tazminat talebinin dayanağı olan beraat hükmünün temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğine dair herhangi bir kayda rastlanılamadığı dikkate alındığında, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/81 Esas – 2003/43 Karar sayılı ceza dava dosyasının celp edilip incelenerek beraat hükmünün hangi tarihte kesinleştiğinin, kesinleşme şerhli karar örneğinin davacıya (sanığa) tebliğ edilip edilmediğinin veya davacının (sanığın) hakkında verilen beraat hükmünün kesinleştiğini dosyadan belge almak, mahsup ya da sair talepte bulunmak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmediğinin dolayısıyla 04.11.2013 tarihinde açılan davanın beraat hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl ve beraat hükmünün kesinleştiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay içinde açılıp açılmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Dava dilekçesinde açıkça yasal faiz talep edilmediği ve Dairemizin 02.11.2015 tarih, 2015/1974 Esas – 2015/16486 Karar sayılı bozma ilamı öncesi davacının "ıslah" suretiyle yasal faize hükmolunması yönünde herhangi bir talepte de bulunmadığı dikkate alınmadan, mahkemece Dairemizin anılan bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada 04.02.2016 tarihli celsede davacının ıslah yoluyla yasal faize hükmedilmesini talep ettiğinden bahisle kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına gözaltı tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.