17. Hukuk Dairesi 2015/3503 E. , 2017/9227 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili ..."in eşi, ... ve ..."in babası ... ..."in davalı ... şirketinin ... sigortacısı bulunduğu ...plakalı aracın 02/08/2011 tarihinde karıştığı kaza sonucu vefat ettiğini, hak sahibi müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatlarının ve cenaze giderlerinin davalı ... şirketince bugüne kadar ödenmemesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminat tutarları ve cenaze giderler için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2000 TL"nin temerrüt tarihinden işletilecek faizi, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.09.2014 tarihinde ıslah ile tazminat talebini toplam 98.855,13 TL "ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre göre; davacının davasının kabulü ile; muris ... ..."in geride kalan davacı hak sahiplerinden, eşi ... için; 77.153,65.TL, oğlu ... için; 9.877,90.TL, kızı ... için 11.823,58.TL maddi tazminatın 12/03/2012 tarihinden itibaren değişik oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi ... ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
..."ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 24/11/2014 tarihli kısa kararında "Davacının davasının kabulüne," denildiği halde, gerekçeli kararda “Davacının davasının KABULÜ ile Davanın kabulü ile; muris ... ..."in geride kalan davacı hak sahiplerinden, eşi ... için; 77.153,65.TL, oğlu ... için; 9.877,90.TL, kızı ... için 11.823,58.TL maddi tazminatın 12/03/2012 tarihinden itibaren değişik oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine ” şeklinde yazıldığı görülmektedir. Bu durum HMK"nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı ... İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre bu aşamada davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17.10.2017
gününde oybirliğiyle karar verildi.