17. Hukuk Dairesi 2015/3413 E. , 2017/9250 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın husumet ve dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkilinin 18/04/2009 tarihinde ... Büyükşehir Belediyesine ait araçtan indiği esnada davalı şoför ..."nin kapıları kapattığını ve malul kaldığını belirterek, 1.000 TL maddi müvekkili ... için 80.000,00 TL eşi için 20.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı ..."nin görevi dışında kalan kişisel kusuruna değil, dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı olsa da görevi sırasında ve görevini ifa ederken işlediği bir kusura dayanıldığı, hizmet kusuru söz konusu olup eldeki davada husumetin davalı İdareye yöneltilmesi gerektiği, İdare yönünden ise davanın çözümünde görevli yargı yerinin İdari Yargı olduğu belirtilerek, davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, davalı ... Belediye Başkanlığı yönünden, uyuşmazlığın çözümünde görevli yargı yeri İdari Yargı olduğundan davanın HMK 114/1-b ve 115/2 Md gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11.01.2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür" şeklinde ifade edilmiştir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, "işleten" sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
Bu durumda, dosya kapsamındaki araç tescil kayıtlarına göre, davalı ..."ne ait aracın karıştığı kazada ..."nin sorumluluğu, hizmet kusuruna değil araç işletenin sorumluluğu ilkelerine dayanmakta olup, bu kuralları uygulamakla görevli olan yargı kolu da adli yargı olduğundan, mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yargı yolu bakımından usulden red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Mahkemece, davalı araç sürücüsü ... hakkında, davalının olay tarihinde kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında ve kamu görevlisi sıfatıyla hizmet ifa ederken zarara sebep olduğu ve kişisel kusur olmadığından davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, husumetten red kararı verilmiştir. Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, davalı sürücü ..."nin da haksız fiil faili konumunda olduğu ve sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu"nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan, bu davalı aleyhine ... hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak dava açılabileceğinden, yazılı gerekçelerle husumetten red kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.