4. Ceza Dairesi 2013/20987 E. , 2014/8648 K.
"İçtihat Metni"
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123/1 ve 62. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/6-8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2013 tarihli ve 2009/650 esas, 2010/12 sayılı kararına yönelik sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin, (ANKARA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN) 29/03/2013 tarihli ve 2013/304 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2013 gün ve 199361 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 25/07/2010 tarihli ve 27652 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 7. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesine “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” biçiminde yapılan düzenlemeye göre, 14/02/2013 tarihli duruşmada sanık müdafii tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması talep edildiği halde, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2013 tarihli kararı ile, 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafiinin sanığın beraat etmesi gerektiğine yönelik itirazı üzerine, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/03/2013 tarihli kararı ile, sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği, kesin olan bu karara yönelik Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı, isnad edilen suçun somut zarar suçu olmadığı ve sanık müdafiinin 14/02/2013 tarihli celsede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Anılan bu objektif koşulların yanı sıra mahkemece takdire dayalı subjektif koşul da ortaya konularak, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine karşın; itiraz merciince “sanığa CMK’nın 231. maddesini kabul edip etmediğinin sorulmadığı” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN) 29/03/2013 tarihli ve 2013/304 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.