17. Hukuk Dairesi 2016/11900 E. , 2017/9461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabul- kısmen reddine, manevi tazminat yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği ... ... idaresinde bulunan motosiklete çarpması sonucu desteğin vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL. maddi tazminatın davalılardan, davacı eş ... için 30.000,00 TL. diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00 TL. manevi tazminatın ... şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili davacılar tarafından yapılan başvuru üzerine ödeme yapılarak ibraname alındığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar vekili davacılara ödeme yapıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Hükmüne uyulan Daire"nin 11.11.2014 gün ve 2013/9889 E-2014/15616 K sayılı ilamı ile; “... davacının tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza K.nun 85 ve 66. maddelerine göre ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek davanın esasına girilmesi gereği ile davalılardan ... ve ... tarafından zamanaşımı def"inin ileri sürüldüğü, diğer
davalı ... A.Ş.’nin ise zamanaşımı def"inde bulunmamış olmasına karşın tüm davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin de doğru olmadığına...” değinilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, taleple bağlı kalınarak 91.329,00 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL"sinin kaza tarihi olan 15/07/2005, 89.329,00 TL"lik kısmının davalı ... şirketinin temerrüde düşmüş olduğu 28/07/2005 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve diğer davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."ya verilmesine, taleple bağlı kalınarak 4.110,10 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL"sinin kaza tarihi olan 15/07/2005, 2.110,10 TL"lik kısmının davalı ... şirketinin temerrüde düşmüş olduğu 28/07/2005 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve diğer davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."ya verilmesine, taleple bağlı kalınarak 7.250,34 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL"sinin kaza tarihi olan 15/07/2005, 5.250,34 TL"lik kısmının davalı ... şirketinin temerrüde düşmüş olduğu 28/07/2005 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve diğer davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."nun mirasçıları olan ..."ya 3.625,34 TL, ..."ya 906,25 TL, ..."ya 906,25 TL, ..."a 906,25 TL ve ..."e 906,25 TL verilmesine, tüm tazminatlardan ... şirketinin poliçe limiti olan 50.000 TL"den sorumlu tutulmasına, ... ve ..."ın maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-6100 Sayılı HMK"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK 297/c maddesinde hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir, yine HMK"nun 297/2 maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içerisinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. ..."ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerekliliği açıktır.
Eldeki davada; hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulü ile davacılar ..., ..., ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... yönünden destekten yoksun kalma tazminatlarının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat taleplerinin de zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, mahkeme kararının gerekçe bölümünde ise; “... ve ...yönünden borcun zamanaşımına uğradığından aleyhlerine herhangi bir maddi-manevi tazminata hükmolunmadığı, kaza sonucu soruşturma açıldığı, ceza dosyası karara çıkıp ... incelemesi sonucunda onanarak kesinleştiği ve kesinleşmeden itibaren iki yıl içinde eldeki davanın açılmadığı, açılan davaya da davalılar vekilince zamanaşımı definde bulunduğundan bu davalılar yönünden davanın reddine karar verildiği, davalı ... şirketinden de manevi tazminat istenemeyeceği, davacıların hakettiği maddi tazminatı davalılardan ... şirketinden talep edebileceği...” belirtilmek suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır, bu durum usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
2-Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 23/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.