12. Ceza Dairesi 2016/2174 E. , 2016/9292 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 12.185,60,14 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacı vekilinin 19.06.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın kısmen kabulü kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Anılan zorunluluk mahkemeler için de geçerlidir. Hakimlerin hukuk kuralları çerçevesinde oluşan vicdani kanaatlerine göre hüküm vermesi, hakimin kişisel kanaati şeklinde yorumlanıp uygulanamaz, pozitif hukuk normları herkes gibi hakimleri de bağlayıcı niteliktedir.
Diğer yönden Yargıtayca verilen bozma kararlarına karşı, mahkemelerce uyma hakkı bulunduğu gibi direnme yetkisi de bulunmaktadır. Ancak bu hak ve yetki kullanıldıktan sonra bozma ilamını etkisiz kılacak şekilde karar verilemez. Hukuki yorum farklılığı nedeniyle bu tip olumsuz sonuçların doğması mümkün ise de millet adına yargılama yapan mahkemeler hüküm ve kararlarda bireysel anlayış ve tercihlerden kaçınmalıdır.
Tazminat davasının dayanağı olan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2011/366 Esas - 2012/55 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 21.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 19.06.2012 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihi olan 12.12.2009 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmektedir. Mahkemenin 2012/277 Esas -2012/347 Karar sayılı ve 02.10.2012 tarihli kararına yönelik Dairemizin 2013/27953 Esas - 2014/8005 Karar sayılı ve 01.04.2014 tarihli bozma ilamına, mahkemece bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sırasında ve 17.07.2014 tarihli celsede uyulmasına karar verilmişse de, 663 gün süreyle tutuklanan davacı için bu ölçütlere uymayacak ve bozma ilamını etkisiz hale getirecek şekilde ilgili mahkemenin benzer davalardaki emsal uygulamalarına da aykırı olacak biçimde tutukluluk süresi ile bağdaşmayacak çok az bir miktar olan 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi,
2- Tutuklanmadan önce ticari taksi işletmeciliği yapan davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak 13.281,14 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, maddi tazminatın eksik belirlendiği bilirkişi raporunun hükme esas alınarak maddi tazminatın az tayini,
3- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2-63 sayılı kararında açıklandığı üzere; haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmedileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmolunmayacağının gözetilmemesi,
4- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca bir tek vekalet ücreti yerine maddi tazminat miktarı için 1.500 TL, manevi tazminat miktarı için 1.500 TL olmak üzere ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.