Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1411
Karar No: 2020/6683
Karar Tarihi: 05.11.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1411 Esas 2020/6683 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/1411 E.  ,  2020/6683 K.

    "İçtihat Metni"

    Davacılar ..., ..., ... ile davalılar ..., ..., Başak Groupama Sigorta AŞ arasındaki dava hakkında İzmir 7.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13/06/2016 gün ve 2016/47-2016/389 sayılı hükmün Dairenin 13/11/2018 gün 2018/6 E 2018/10466 K sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup, davacılar vekili tarafından süresi içinde kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    1-Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olan aracın, müvekkillerin yaya olan desteklerine çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile her bir davacı için 40.000,00"er TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında (ilk bozma ilamı sonrasında) 20.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir.
    Davalı ... vekili ve diğer davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 05.03.2015 tarih 2013/15620 E 2015/3896 K sayılı ilamı ile bozma sonrasında yapılan ıslah doğrultusunda karar verilmiş olması doğru görülmemiş, gerek bu yönden gerekse hükmedilen manevi tazminatların fazla bulunması yönünden kararın bozulmasına karar verilmiş, yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı ..."ın maddi tazminat talebinin reddine, davacılar ... ve ... (...)"ın maddi tazminat taleplerinin kabulü ile 2.803,09 TL. geçici tam işgöremezlik tazminatının, olay tarihi olan 11.04.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalılardan (davalı Başak Groupoma Sigorta A.Ş"nin poliçe
    limiti ile sınırlı olarak ve dava tarihi olan 30.09.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar ... ve ... (...)"a verilmesine, davacı ... için 48.522,73 TL; davacı ... için 339,31 TL olmak üzere toplam 48.862,04 TL. destekten yoksun kalma tazminatının, olay tarihi olan 11.04.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalılardan (davalı Başak Groupoma Sigorta A.Ş"nin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve dava tarihi olan 30.09.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birliket sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar ... ve ... (...)"a verilmesine, davacıların davalı ... hakkındaki manevi tazminat taleplerinin reddine, davacıların davalılar ... ve ... haklarındaki manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 25.000,00 TL; davacı ... için 25.000,00 TL ve davacı ... (...) için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihi olan 11.04.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalılar ... ve ..."den müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin bozma ilamı üzerine davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
    Aşağıda açıklanacak gerekçelerle karar düzeltme isteminin kısmen kabulüyle Dairemizin 08.02.2018 gün ve 2015/7427 Esas ve 2018/729 Karar sayılı ilamının 2.bendinin ortadan kaldırılmasına karar verilerek dosyanın yeniden yapılan incelenmesi sonunda;
    2-Dava, trafik kazası sonucu ölümden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen 19/04/2013 tarihli ilk kararın Dairemizin 05.03.2015 tarih, 2013/15620 Esas ve 2015/3896 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin maddi tazminat istemini 20/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı ve Mahkemece ıslaha itibar edilerek maddi tazminatın belirlendiği; söz konusu ilamın Dairemizin 13/11/2018 tarih, 2018/6 Esas ve 2018/10466 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı
    gerekçesi ile tekraren bozulduğu ve bozma ilamına karşı davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
    Türk Medeni Usul Hukukuna yön veren en önemli ilkelerden biri teksif ilkesidir. Teksif ilkesi tarafların bütün iddia ve savunma sebeplerini belli bir usul kesitine kadar mahkemeye sunmalarını öngörmektedir. Bu ilke uyarınca taraflar dava malzemelerini yargılamanın herhangi bir aşamasında değil, ancak kanunca öngörülen süre dâhilinde mahkemeye hasredeceklerdir. Teksif ilkesiyle davaların gereksiz ve kötü niyetli olarak uzamasının önlenmesi ve yargılamanın sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Teksif ilkesi hem tarafları hem de Hâkimleri kanunda belirtilen süreye uymaya zorlayarak yargılanmanın hızlanmasını sağladığından usul ekonomisi ilkesinin gerçekleşmesine de hizmet etmektedir. Teksif ilkesinin yargılamadaki en önemli yansıması iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağıdır. 6100 Sayılı HMK’nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, yasağın başladığı andan itibaren iddia ve savunmaları değiştirme noktasında taraflar için tek enstrüman olacaktır.
    Islah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukukî imkândır. Taraflar ihmal, unutma, yetersiz bilgi ve benzeri sebeplerle eksik ya da hatalı şekilde iddia ve savunmada bulunmuş olabilirler. Yine, yargılama sırasında meydana gelen gelişmeler neticesinde taraflar yargılamanın başında sundukları iddia ve savunmalarında değişiklik yapma ihtiyacı duyabilirler. Teksif ilkesinin sert bir biçimde uygulanması ve belli bir zaman kesitinden sonra taraflara iddia ve savunmada değişiklik yapma imkânının tanınmaması halinde, şekilcilik esası engeller hale gelir ve yargılamanın adaletli bir karar ile sonuçlanmama tehlikesi doğabilir. Bu noktada ıslah, iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı
    başladıktan sonra tarafların kendi usul işlemlerini kısmen ya da tamamen değiştirmelerine imkân tanımak suretiyle, Medeni Usul Hukukunun şekilciliğini yumuşatan ve adaletli bir yargılamanın tesis edilmesini sağlayan bir kurum olarak Hukukumuzda ön plana çıkmaktadır. Kanundaki koşullara riayet edilmesi durumunda ıslahın sonuç doğurması için tek taraflı irade beyanı yeterli olacak, mahkemenin veya karşı tarafın rızası aranmayacaktır.
    HMK’da ıslah ile ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK’nın 177/1.maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Islahın zaman bakımından sınırı, bozmadan sonra ıslahın yapılıp yapılamayacağı meselesi ile doğrudan alakalıdır. Bu noktada yargılamanın hangi aşamasına kadar ıslahın mümkün olacağını daha net ortaya koymak için tahkikat kavramının ve tahkikatın ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiğinin üzerinde durmak uygun olacaktır.
    Tahkikat, yazılı yargılama usulünde de basit yargılama usulünde de ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlamaktadır. HMK’nın 147.maddesinde ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tarafların tahkikat için duruşmaya davet edileceği düzenlenmiştir. Tarafların duruşmaya çağrılmasıyla tahkikat başlayacaktır. Tahkikat evresi, taraflar arasındaki ihtilaflı vakıaların incelenip hakikatin ortaya çıkarılması için yapılan işlemlerin zaman itibariyle işgal ettiği yargılama aşamasıdır. Mahkeme bu aşamada tarafların talep sonucunu dayandırdıkları, davanın halli bakımından önem taşıyan ve ön inceleme tutanağında çekişmeli olarak belirtilen vakıaların, yine kural olarak tarafların sunduğu deliller çerçevesinde doğruluğunu araştırır. Taraflarca getirilen delillerin değerlendirilmesi ve ispat faaliyeti neticesinde uyuşmazlığın aydınlanmasıyla birlikte, Hâkimin davayı sonlandıracak kararı vermesi mümkün hale gelmektedir. Bu yönüyle tahkikat, davanın en önemli ve uzun aşaması olarak nitelendirilmektedir. Tahkikat aşamasından sonra taraflara yargılamayla ilgili son sözlerinin sorulacağı sözlü yargılama aşamasına geçilecek ve ardından mahkeme nihai kararını verecektir. HMK’nın “Tahkikatın Sona Ermesi” başlığı altındaki 184. ve 185. maddelerinde, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceği düzenlenmiştir. Tahkikat aşamasının bitimi bu tefhim ile birlikte gerçekleşecektir.
    Bu bağlamda 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesinde;
    “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
    Bu noktada aydınlatılması gereken diğer bir husus ise; usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) usule ilişkin kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usule ilişkin kazanılmış hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usule ilşkin kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin, mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili
    yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usule ilişkin kazanılmış hak bu durumda artık hukuki değer taşımayacaktır.
    Usule ilişkin kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar, ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usule ilişkin kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir.(09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
    Bu açıklamalar ışığında konu incelendiğinde; somut olayda mahkemece verilen ilk kararın, manevi tazminat miktarı ve hesap raporundaki saptamalar yönünden değerlendirilmesi ve davacının maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında buna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Dairemizin 5/3/2015 gün 2013/15620 E 2015/3896 K sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilamına uyulmak sureti ile mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edildiği, bu doğrultuda davacı vekilinin maddi tazminat istemini 20/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı ve Mahkemece verilen sonraki kararda ıslaha itibar edilerek maddi tazminatın belirlendiği; söz konusu kararın Dairemizin 13/11/2018 tarih, 2018/6 Esas ve 2018/10466 Karar sayılı ilamı ile ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır.
    22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesi ile, Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, yukarıda açıklandığı üzere usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki Yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi yerinde olup davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan karar düzeltme isteğinin kabulü gerekmiştir.
    3-Davacı vekilinin, dosya içeriğine, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre 6100 Sayılı HMK"nın geçici 3.maddesinin 2.fıkrası delaletiyle 1086 Sayılı HUMK"un 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan ve yukarıdaki 2. bent dışında kalan sair karar düzeltme isteğinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 13/11/2018 tarih, 2018/6 Esas ve 2018/10466 Karar sayılı bozma ilamının 2. bendinin ortadan kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, Dairemizin 13/11/2018 tarih, 2018/6 Esas ve 2018/10466 Karar sayılı ilamına 2. bent olarak yukarıdaki Dairemiz ilamının 2. nolu bendinde yazılan açıklamaların yazılmasına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin sair karar düzeltme nedenlerinin reddine, tashihi karar peşin harcının karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine, 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi