
Esas No: 2015/5114
Karar No: 2016/3111
Karar Tarihi: 14.03.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/5114 Esas 2016/3111 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve ödenmesi gereken birikmiş aylıkların yasal faiziyle ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen nedenlerle davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya içeriğinden; davacının, 19.09.2011 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, Kurumca 09.06.1981-30.09.1991 arası zorunlu, 01.09.2006-30.09.2008 tarihleri arası isteğe bağlı olmak üzere 3895 gün 506 sayılı Yasa kapsamında ve 01.10.2008-31.03.2009, 01.05.2009-19.09.2011 tarihleri arası 1039 gün, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında isteğe bağlı olmak üzere, toplam 4934 gün sigortalılığı olduğundan ve 5000 prim ödeme gün sayısı dolmadığından bahisle talebinin reddedildiği, ancak daha sonraki Kurum yazısında, işe giriş 09.06.1981 tarihi olduğu gözetildiğinde, prim gün sayısının eksik olmadığı, ancak ikamet adresi yurtdışında göründüğünden dosyasının işlemden kaldırıldığının bildirildiği, Mahkeme gerekçeli kararında ve bilirkişi raporlarında tahsis şartlarının (yaş, prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresi) tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü öngörülmüştür.
Yurtdışı borçlanması yapmaksızın yalnızca Türkiye’deki süreler dikkate alınarak bağlanacak aylıklar yönünden, 506 sayılı Yasanın 60/H ve 62’nci maddelerinde sözü geçen “işten ayrılma” koşulunda yurtdışındaki sigortalılıkların amaçlanmadığı, ayrıca 3201 sayılı Yasanın 6. maddesindeki yurda kesin dönüş şartının ise, sadece 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanıp bu sürelerle birlikte yaşlılık aylığı bağlanacaklar için uygulanması gerektiği açıktır.
Somut olayda; davacının, 09.06.1981 sigorta başlangıç tarihine göre, 08.09.1999 tarihi itibariyle 18 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunduğundan, 506 sayılı Kanunun geçici 81/A maddesi uyarınca yaşlılık aylığı koşulları bakımından 506 sayılı Kanunun 60"ıncı maddesinin 4447 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükümlerinin uygulanması gerekeceği gözetilip, davacının 21.03.1961 doğumlu olup, tahsis talebi itibariyle 50 yaşını doldurduğu, 3600 prim ödeme gün sayısı ve 15 yıl sigortalılık süresinin bulunduğu gözetildiğinde, Mahkemece, davacının, 19.09.2011 tarihli tahsis talebine göre prim ödeme gün sayısı belirlenerek (5000 gün veya 3600 gün prim ödeme gün sayısı), yaşlılık aylığı tahsis şartlarının açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde, infaza elverişsiz şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.