
Esas No: 2016/13500
Karar No: 2020/1583
Karar Tarihi: 10.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13500 Esas 2020/1583 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.09.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 21.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... Köyü"nde bulunan 611 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, 20/08/2014 tarihli davalıya yapılan satış nedeniyle müvekkiline bilgi verilmediğini, müvekkilinin satış bedeli ile masraflarını ödemeye hazır olduğunu belirterek tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen 2016/11 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili; asıl davayı açtıktan sonra davalının 04/09/2015 tarihli satış işlemi ile 611 parsel sayılı taşınmaz üzerinden yeni hisseler satın aldığını belirterek, 04/09/2015 tarihli satış işlemi için de önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Ayrıca; önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkı kullanılamaz. Çünkü, TMK’nın 732. maddesi ile bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde önalım hakkının kullanılabileceği kabul edilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkını kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin bu hususun davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Somut olaya gelince; davacı, her ne kadar 20/08/2014 tarihli satış için asıl davayı, 24/09/2015 tarihli satış için de birleştirilen davayı açarak önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescili isteğinde bulunmuş ise de; davalının dava konusu taşınmazda 25/12/2013 tarihinde de pay satın aldığı ve bu paya yönelik iki yıllık hak düşürücü süre olan yasal süre içinde önalım hakkının kullanılmadığı anlaşıldığından davalı taşınmazda paydaş hale gelmiştir.
Taşınmazda paydaş olan davalıya karşı sonraki tarihli satışlar nedeniyle önalım hakkı kullanılması mümkün olmadığından asıl ve birleştirilen davaların reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.