
Esas No: 2014/23043
Karar No: 2016/3275
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/23043 Esas 2016/3275 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir..
Hükmün, davalılardan ...... ..... Sig. A.Ş. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğü öncesi gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında, geçmişe etkili şekilde yürürlüğüne olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesidir.
Dava, 20.06.2002 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının, ilk rücû davasından bakiye kusur karşılığının 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi ve teselsül hükümlerine dayalı olarak tahsili istemine ilişkin olup, sigorta şirketinin yasal süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı def"i irdelenmemiştir.
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmaktadır. Zamanaşımı defi, davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Davalı ... şirketi bakımından, olayın trafik kazası niteliğinde olması da gözetildiğinde Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, 2 ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda kaza tarihinin 20.06.2002 olduğu, ilk rücu davasının 13.05.2003 tarihinde açıldığı gelirin tahsis onay tarihinin ise 15.10.2004 olduğu gözetilerek, davalı ... şirketinin zamanaşımı def"i hakkında bir karar verilmelidir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma, inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... Anonim Şirketi avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılardan ..... ...... Sigorta A.Ş. "ye iadesine, 15.03.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.