4. Hukuk Dairesi 2011/3464 E. , 2012/5379 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 31/10/2008 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/06/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, "...... Lisesinin ...... Anlayışı" başlıklı yazıda geçen "sayın öğretmenim ...! şayet çöpe atmadıysanız ( ki attıysanız bedelini isteyeceğim) lütfen benim kravatımı yıkayın ütüleyin ve oğluma verin. Ben o kravatı siz el bezi, mendil, peçete... olarak kullanasınız diye almadım, ihtiyacınız varsa size her türlü; el, yüz, vb. temizliğinizi yapacak malzeme gönderebilirim." şeklindeki yazı nedeni ile gazetenin sahibi ..., gazete yazı işleri müdürü ... ve yazıyı yazan ... aleyhine manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar davacının ve okul yönetiminin uygulamalarının eleştirildiğini, yazıda suç oluşturacak hiçbir sözcük ve söylem bulunmadığını, yazının haber verme ve bilgilendirme amaçlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece Davalı köşe yazarının yazıda kullandığı "sayın öğretmenim ...! şayet çöpe atmadıysanız (ki attıysanız bedelini isteyeceğim) lütfen benim kravatımı yıkayın ütüleyin ve oğluma verin. Ben o kravatı siz el bezi, mendil, peçete... olarak kullanasınız diye almadım, ihtiyacınız varsa size her türlü; el, yüz, vb. temizliğinizi yapacak malzeme gönderebilirim." şeklindeki ibarelerin davacının şeref ve onuruna saldırı niteliği taşıdığı, amaçla araç arasındaki dengenin korunmadığı sonucuna varılarak davalı köşe yazarı ve müteselsil sorumluluğu bulunan gazetenin sahibi ve yazı işleri müdürü davalılar hakkında açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1- Davalı ..."ün temyizi yönünden;
26.06.2004 günü yürürlüğe giren ve eldeki davada da göz önünde tutulması gereken 5187 sayılı Basın Yasası"nın 13. maddesi gereğince "Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Bu hüküm, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya ...... kişiler hakkında da uygulanır. ...... kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur."
Yukarıda gösterilen yasa gereğince, dava konusu yayın nedeniyle hukuki sorumluluğu bulunmayan davalılardan yazı işleri müdürü ... yönünden istem husumet yönünden reddedilmesi gerekirken yazı işleri müdürü olarak diğer davalılarla birlikte müştereken sorumlu tutulması doğru değildir.
2- Diğer davalılar ... ve ..."ün temyizine gelince;
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, davacı öğretmen, davalılardan ... öğrenci velisi ve ......"de yayımlanan ...... isimli yerel gazetede köşe yazarı, diğer davalı ... ise gazete sahibidir. İlgili gazetenin 24/09/2008 tarihli sayısında "...... Lisesinin ...... Anlayışı" başlıklı yazıda gazeteci aynı zamanda öğretmen olan yazarın, oğlunun başına gelen olaylarla ilgili olarak okulun disiplin uygulamaları hakkında eleştirilerini dile getirdiği, bu eleştirilerin bir kısmında dosya kapasımına ve dinlenen tanık beyanlarına göre doğruluk payı bulunduğu mahkeme kabulünde olmasına rağmen; yerel mahkemece, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kanaatine varılak bölümünün haberin bütünlüğü içinde ayrıntı niteliğinde kalması ve yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alındığında özle biçim arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulmadığı sonucuna varılarak, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) no"lu bentde gösterilen nedenle davalılardan ... yararına, (2) no"lu bentde gösterilen nedenlerle diğer davalılar ... ve ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.