4. Ceza Dairesi 2013/19750 E. , 2014/10610 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-ikinci cümle, 29, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 100 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/02/2013 tarihli ve 2012/1076 esas, 2013/163 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2012 tarihli ve 2013/82 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/05/2013 gün ve 165273 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûmiyetinin bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de, dosyada mevcut sanığa ait 19/07/2012 tarihli adli sicil kaydında yer alan ilamların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olması ve sanığın kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunmaması karşısında, 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların mevcut olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık Melih Kaynak hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/02/2013 tarihli kararı ile, 100 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, katılan sanık ...’in karara itirazı üzerine, ... Asliye Ceza Mahkemesince sanığın daha önceden kasıtlı suçlardan mahkumiyetinin bulunduğu, bu nedenle CMK’nın 231. maddesinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, itiraz yerinde görülerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırıldığı, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Ancak kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu kararların CMK’nın 231/6-a bendinde belirtilen kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak kabul edilme imkanı bulunmamaktadır.
Bununla birlikte bu ilamlar subjektif koşulun kişilik boyutu itibariyle değerlendirilmesinde mahkemece göz önünde bulundurulabilecektir. Yüz yüzelik ilkesi çerçevesinde yargılama yapan ilk derece mahkemesinin, subjektif koşulun değerlendirilmesi bağlamında, sanığın kişilik özelliklerini olumlu veya olumsuz bularak vardığı sonuç, takdire ilişkin olduğundan itiraz merciince denetlenemeyecektir.
İnceleme konusu somut olayda; ... Asliye Ceza Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel olarak kabul edilen ilamların, ... Asliye Ceza ve ... Sulh Ceza Mahkemelerince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilamlar olduğu, bu ilamların davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” niteliği bulunmadığından, CMK’nın 231/6-a bendinde belirtilen kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından,
... Asliye Ceza Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2012 tarihli ve 2013/82 değişik iş sayılı kararın, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına,
3- Katılan sanık ...’in 28.02.2013 tarihli temyiz dilekçesi içeriğine göre, kanun yararına bozma konusu yapılmayan sanık ...’ın hakaret eylemi yönünden gereğinin mahallinde değerlendirilmesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.