4. Ceza Dairesi 2013/26020 E. , 2014/10618 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 43/2-1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 24/12/2008 tarihli ve 2008/504-1065 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle, 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun"un 106/1, 43/2-1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun"un 51/2 maddesi gereğince sanığın cezasının ertelenmesine ilişkin, aynı Mahkemenin 06/10/2011 tarihli ve 2011/536-848 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2013 gün ve 231377 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “... Sulh Ceza Mahkemesince duruşma açılarak sanık hakkında hüküm kurulmuş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/11. fıkrasında yer alan "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece sanığın celp edilerek varsa diyecekleri sorulup anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 24/12/2008 tarihli kararı ile 6 ay 7 gün hapis cezası verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın kesinleşmesinden sonra sanığın deneme süresi içerisinde, 24/11/2010 tarihinde hakaret suçunu işlemesi nedeniyle, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 12/04/2011 tarihli kararı ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın 09/05/2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine ihbarda bulunulduğu, mahkemesince ihbar üzerine duruşma açıldığı ancak sanığın savunması alınmadan, 06.10.2011 tarihli ek karar ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kesinleşen bu kararın Kanun yararına bozma konusu yapıldığı anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın deneme süresi içinde yeni bir suç işleyip mahkûm olması halinde, mahkemece hükmün açıklanacağı duruşmaya çağrılması ve bu duruşmada hazır bulunmasının zorunlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 1. fıkrasında "Duruşma sonunda, 232. maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak, gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır." 2. fıkrasında "Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir." 4. fıkrasında "Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir." hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada, Yerel Mahkemenin 24/12/2008 tarihli kararı ile sanığa tehdit suçundan 6 ay 7 gün hapis cezası verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın beş yıllık denetim süresi sona ermeden 24/11/2010 tarihinde hakaret suçunu işlediği ve bu suçtan kurulan mahkumiyet hükmü kesinleştiğinde mahkemesine ihbar yazısı gönderildiği görülmektedir.
İhbar yazısı üzerine ... Sulh Ceza Mahkemesince, CMK"nın 231/11 maddesi uyarınca duruşma açılmasına ve sanığın davetiye ile mahkemeye çağrılmasına dair tensip kararı verildiği, ancak adresinde bulunmayan sanığın savunması alınmadan önceki mahkumiyet hükmünün açıklanmasına karar verilmiştir.
Sanığa ait mahkumiyet kararı, açıklandığı 06.10.2011 tarihinden itibaren hukuki sonuç doğurmaya başlayacağı için açıklanması yönünden CMK"nın 231/1-4 maddesinde öngörülen yönteme bağlıdır. Deneme süresi içerisinde suç işlenmiş olması nedeniyle yeniden duruşma açılmasının amacı, hükmün açıklanması sırasında sanığın veya müdafiinin hazır bulunma ve gerektiğinde savunmaya ilişkin diğer haklarını kullanabilmelerini sağlamaktadır. Bu bakımdan duruşma gününün sanığa ve müdafiine meşruhatlı davetiye ile bildirilmesi zorunludur.
Bununla birlikte, duruşma günü usulüne uygun olarak bildirilmesine karşın, hükmün açıklanacağı duruşmaya katılmayan sanık hakkındaki hüküm yokluğunda açıklanabilecektir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.
(Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Mahkemece, sanığın 03/11/2008 tarihli talimat ifadesinde bildirdiği en son adresine duruşma tebligatı yapılmamıştır. Bu nedenle öncelikle savunmada bildirilen en son adrese duruşma tebligatının yapılması, burada bulunamaması halinde MERNİS adresine tebligat yapılarak duruşmadan haberdar edilmesinin sağlanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit suçundan sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 06/10/2011 tarihli ve 2011/536-848 sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Savunma hakkının kısıtlanmasıyla ilgili bozma nedenine göre anılan yasa maddesinin 4/b fıkrası gereğince, mahkemesince yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasına, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.