17. Hukuk Dairesi 2015/4819 E. , 2017/10158 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; borçlular ..., ... ve ... bonoyu keşide eden ölü ..."ın mirasçıları olduğunu, haklarında ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/351 sayılı dosyası ile 239.830,62-TL"nin tahsili için takip yapıldığını, ... İli ... İlçesi ...Köyü 1222 parselin üzerindeki yapılarla birlikte ..."e devredildiğini, ...Köyü 1223 parselin ..."e devredildiğini, ... İlçesi ... Mahallesi 1024 ada 219 parselin ..."e, 3475 yevmiyeyle ..."e devredildiğini, ... Köyü 169 parel sayılı taşınmazın ..."e 4002 yevmiyeyle ..."a devredildiğini, ... AŞ ... ... Bankası şubesinde bulunan 28.000,00-TL bedelli kıymetli evrakın alacaklılar arasında yapılan 19/11/2012 tarihli sözleşme gereği ..."a devredildiğini, muris borçlu ... adına kayıtlı olan aracın satılarak parasının paylaşılmasına sözleşme ile karar verildiğini, İcra Müdürlüğü işlemleri ve yaptıkları araştırmada şirketin aciz durumunda olduğunun açıkça belli olduğunu, bu nedenlerle davalılar arasında yapılan satış işleminin cebri icra yoluyla alacağın tahsiline yetki vermek üzere iptaline, gayrimenkullerin elden çıkarılması ve ekonomik değerini kaybetmesine sebebiyet veren davalıların devredilen malların değerinin tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;borçlunun mallarını satma sebebinin borçlarını ödemeye çalıştığı böylece borçlu Mirasçı (... mirasçıları) satıcı davalıların kötü niyetli alacaklılara zarar vermek maksadıyla malları elden çıkarıldığı hususunun ispat edilemediği gibi davaya konu malların karşılığının verildiği (davalı tarafın dosyaya sunduğu ve toplanan delillerden) ve davalıların alacaklıları zarara sokma iradesiyle tasarruf yaptığının ispatlanamadığı yani 2004 S.Y.’nın 280. maddesinde belirtilen şartların mevcut olmadığı, dahası davacı vekili tarafından davalı borçlu ile ilgili olarak muvakkat veya kati aciz vesikası da sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, İİK"nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkeme gerekçesinde borçlunun mallarını satma sebebinin borçlarını ödemeye çalıştığı böylece borçlu Mirasçı (... mirasçıları) satıcı davalıların kötü niyetli alacaklılara zarar vermek maksadıyla malları elden çıkarıldığı hususunun ispat edilemediği gibi davaya konu malların karşılığının verildiği (davalı tarafın dosyaya sunduğu ve toplanan delillerden) ve davalıların alacaklıları zarara sokma iradesiyle tasarruf yaptığının ispatlanamadığı yani 2004 S.Y.’nın 280. maddesinde belirtilen şartlar mevcut olmadığı, dahası davacı vekili tarafından davalı borçlu ile ilgili olarak muvakkat veya kati aciz vesikası da sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibine girişildiği, 06/06/2014 tarihinde borçlunun adresine hacze gidildiği, haciz tutanağında; haczi kabil mal bulunamadığından haciz işlemine son verildiğinin haciz tutanağı ile belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. 09/06/2014 tarihinde davalı borçluya ait 2 adet taşınmaza haciz konulmuşsa da; yapılan kıymet takdirinde bu malların değerinin borcu karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay"ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Somut olayda davanın dayanağını teşkil eden icra takip dosyasında yapılan 06/06/2014 tarihli haciz sırasında tutulan tutanağın İİK."nın 105. maddesi uyarınca geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu anlaşıldığından, mahkemenin aciz vesikasının bulunmadığı gerekçesi yerinde görülmemiştir.2-Ön koşulların bulunması halinde İİK."nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK."nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK."nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK."nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK."nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Doğrudan doğruya borçludan değil de, borçlunun sattığı şahıstan mal iktisap edenler hakkında iptal kararı verilebilmesi; ancak kötü niyetli olduklarının kanıtlanması halinde mümkündür. Kötüniyetten maksat, borçlunun durumunun satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olmasıdır. Kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü ise davacı alacaklıya düşer. Kötüniyetin kanıtlanamaması halinde dava İİK"nun 283/2. maddesine göre bedele dönüşür.İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3.kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.Somut olayda dava konusu 4 adet taşınmazdan 3 tanesi, vefat eden borçlu ...’ın mirasçısı ve icra takibinde de borçlu durumunda bulunan ... tarafından davalı ...’e onun tarafından da ... Köyü 169 Parsel sayılı taşınmaz davalı ...’a, ...Köyü 1223 parsel sayılı taşınmaz davalı ...’na, ... Mahallesi 219 parsel sayılı taşınmaz ise davalı ..., daha sonra da davalı ...’a devredilmiştir. Mahkemece her ne kadar borçlunun mallarını satma sebebinin borçlarını ödemeye çalıştığı böylece borçlu Mirasçı (... mirasçıları) satıcı davalıların kötü niyetli alacaklılara zarar vermek maksadıyla malları elden çıkarıldığı hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle dava reddedilmişse de davalılardan ...; davaya cevap dilekçelerinde; borçlu ...’ın mirasçısı ...’a taşınmazları devralırken ödeme yapmayacağını, taşınmazları sattıktan sonra aldığı bedellerle ...’ın borçlarını ödeyeceğini, ...’ın borçlarını ödemesi karşılığında taşınmazları satın aldığını beyan etmektedir. Ayrıca dosya kapsamında bulunan Protokol başlıklı belgede dava dışı, bir kısım alacaklıların kendi aralarında borçlu ...’ın bir kısım taşınmazlarının ve araçlarının devri ile alacaklarının tahsili yönünde bir anlaşma yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazlardan ... Mahallesi 219 parsel sayılı taşınmazın beşinci kişi olarak devredildiği davalı ... Islah da bu protokolde alacaklı olarak görülmektedir. Mahkemece davalı ...’in beyanları ve diğer davalı ... Islah’ın protokoldeki durumu değerlendirilmemiştir. Dördüncü ve beşinci kişi konumunda olan diğer davalılar yönünden ise tasarrufun iptali ancak kötü niyetli olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. Mahkemece her ne kadar davalıların alacaklıları zarara sokma iradesiyle tasarruf yaptığının ispatlanamadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi verilen karar dosya içeriğine de uygun düşmemektedir. Mahkemece kayıt malikleri açısından davanın kabulü mümkün görülmediği takdirde İİK’nın 283/II fıkrası gereği dava kendiliğinden bedele dönüşür. Bu durumda mahkemece davalılar ile borçlu vefat eden ...’ın arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki, iş ortaklığı gibi bir yakınlıklarının olup olmadığının araştırılması, bu yönden davalıların nüfus kayıtlarının getirtilip incelenmesi, kayıt maliklerinin kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması durumunda diğer davalı ... yönünden davanın tazminat isteğine dönüşeceğinin göz önünde bulundurulması ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.