9. Hukuk Dairesi 2021/11212 E. , 2021/16369 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 3. Hukuk Dairesi
...
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
...
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/1-a maddesindeki hüküm nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında (işe iade davası) verilen kararların temyizi mümkün değil ise de; İlk Derece Mahkemesi kararını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince ortadan kaldırarak yeniden verdiği kararın gerekçesinde açıkça yer verildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesinin davaya “işe iade” davası olarak değil de “tespit” davası olarak bakıp sonuçlandırmış olması ve “tespit” davasında verilen kararların temyizi kabil kararlardan olması dikkate alınarak temyiz edilen kararın kesin olmadığına karar verildi.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı Milli Savunma Bakanlığı"na ait lojmanlarda apartman görevlisi, kapıcı ve kaloriferci olarak çalıştığını, müvekkilinin 01/06/2012 tarihinde başladığı çalışmasına, iş akdinin haksız ve nedensiz olarak feshedildiği 23/01/2021 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkilinin iş akdinin herhangi bir bildirim yapılmadan haksız olarak feshedildiğini iddia ederek feshin geçersizliği ile müvekkilinin işe iadesine, 4 aylık süreye ilişkin boşta geçen süre ücreti ile diğer haklarının, yasal sürede işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücreti tutarında iş güvencesi tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın Askeri Veteriner Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığına ihbarını talep ettiklerini, davacının Blok Genel Kurul Toplantısı gereği işten çıkarıldığını, davacıya feshin bildirildiğini, ancak davacının yazılı olarak işten çıkışını tebellüğ etmediğini, imzadan imtina ettiğinden sözlü olarak yapıldığını, işyerinde 1 çalışan olduğunu, davacının İş Kanununun 18. maddesinde belirtilen iş güvencesine sahip bir işçi statüsünde olmadığını, işe iade davasını açabilmesi için gerekli şartlara haiz olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davalı nezdinde en az otuz işçi şartının sağlanmadığı ve davacının iş güvencesi hükümlerinden faydalanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “…davacının iş güvencesi kapsamında olup olmadığı, 7244 sayılı Kanunun 9. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’na Geçici 10. madde eklenen geçici 10. madde gereği işe iade için 30 işçi şartının aranıp aranmayacağı, davanın işe iade davası olarak ele alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda belirtilen kanun maddesi “Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler, dışında işveren tarafından feshedilemez.(1) ... Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri her defasında en fazla üçer aylık sürelerle 30/6/2021 tarihine kadar uzatmaya yetkilidir” şeklindedir. Takip eden süreçte Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile bu süreler 30.06.2021 tarihine kadar uzatılmıştır.
Davacının iş akdi 7244 sy yasanın 9. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun Geçici 10"uncu maddesindeki yasaklı dönem içinde kıdem ve ihbar tazminatı ödenmek suretiyle sona erdirilmiş ve Sosyal Güvenlik Kurumu"na verilen işten ayrılış bildirgesinde de belirsiz süreli hizmet akdinin haklı nedenler olmaksızın işverence feshi anlamında 04 kodu kullanılmıştır. Mesele, belirtilen yasal düzenleme karşısında haklı neden dışında iş sözleşmesinin feshi halinde 30 işçi şartı aranıp aranmayacağında, yine belirtilen yasal düzenleme karşısında talebin işe iade davası niteliğinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceğindedir.
Fesih yasağının ihlal edilmesi halinde ortaya çıkacak diğer bir hukuki yaptırım ise, yapılan fesih bildiriminin hüküm doğurup doğurmayacağı ve buna bağlı işçinin sahip olacağı haklardır. Kanunda öngörülen yasak süresi içinde işveren tarafından İş Kanunu’nun 25/II hükmü dışında kalan bir sebeple yapılan fesih bildiriminin niteliği tartışmalıdır. Uygulamada ve doktrinde bu konuda değişik görüşlere yer verilmekte olup, bir görüşe göre, maddede işverenin fesih yasağını ihlal etmesine idari para cezası dışında ayrıca bir hukuki yaptırım öngörülmediğinden, yapılan fesih haksız feshin hukuki sonuçlarına tabi olur. Bu durumda, iş güvencesi kapsamındaki işçiler iş güvencesi hükümleri çerçevesinde feshin geçersizliğine karar verilmesini mahkemeden isteyebilirler. İş güvencesi kapsamı dışında kalan işçiler ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 438. maddesinde öngörülen haklarını ve diğer şartları varsa kıdem tazminatı talep edebilirler. Buna karşılık bizim de katıldığımız diğer görüşe göre ise, madde metninde geçen “feshedilemez” ifadesi ve buna aykırılık halinde idari para cezası öngörülmüş olması, kuralı emredici hale getirmiştir. Emredici kurala aykırı olarak yapılan fesih, kesin olarak hükümsüzdür. Madde gerekçesinde de fesih yasağına aykırı olarak yapılan feshin geçersiz olacağı açıkça belirtilmiştir. İşverenin yaptığı feshin hükümsüzlüğü söz konusu olduğunda, işçi, çalıştırılmadığı süreye ilişkin haklarını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 408. maddesi hükümleri çerçevesinde talep edebilir. İşçinin Türk Borçlar Kanunu’nun anılan hükmünden yararlanabilmesi için hangi kanuna tabi olduğu ve iş güvencesinin kapsamına girip girmediği önemli değildir. Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işveren tarafından İş Kanunu’nun 25/II hükmü kapsamı dışında kalan bir sebeple feshedilmesi halinde, işverence yapılan fesih hükümsüz olduğundan, sözleşme, süre bitimine kadar feshedilmemiş gibi devam edecektir. Bu durumda, işçi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 408. maddesi uyarınca süre bitimine kadar olan ücret ve diğer haklarını talep edebilir. Ancak, işçinin bu süre içinde elde ettiği veya elde etmekten kasten feragat ettiği gelirler ile çalışmamaktan dolayı tasarruf ettiği miktarlar mahsup edilir. İşverenin yasağa rağmen yaptığı feshin haksız feshin hükümlerine tabi olduğu görüşüne göre ise, işçi, Türk Borçlar Kanunu’nun 438. maddesi çerçevesinde bakiye ücreti tutarındaki tazminatı isteyebilecektir. (Covid-19 Salgınının İş Sözleşmesinin Feshine ve Diğer Sona Erme Nedenlerine Etkisi-Dr. ...-*Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Başkanı-Sicil Sayı: 43 / Yıl: 2020 )
Dairemizin de katıldığı bilimsel makalede belirtildiği üzere iş güvencesi kapsamında bulunmayan davacının talebinin 7244 sayılı Yasa kapsamında feshin kesin olarak hükümsüzlüğünün tespiti olarak hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Zira, her eda davası aynı zamanda tespit talebini ihtiva etmektedir.
Hukuki niteleme hakime aittir. 7244 sayılı Yasada istihdamın korunması amaçlandığından iş güvencesi kapsamında olmayan davacının mutlak fesih yasağı karşısında iş akdinin 04 kodu ile haklı nedenler olmaksızın feshi ile ilgili işlemin kesin hükümsüzlüğüne karar verilmesi hukuki nitelemenin bu şekilde yapılması gerekirken açıklanan yasal düzenleme dikkate alınarak davanın işe iade olarak görülmesi ve işe iade ön koşulları olmadığından bahisle reddine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır.” Gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulü ile 7244 sayılı Kanun"un 9. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu"nun geçici 10. maddesi gereğince kesin hükümsüzlük nedeniyle feshin geçersizliğinin tespitine dair hüküm kurulmuştur.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacı vekili 18.02.2021 tarihli dava dilekçesiyle açıkça ve yoruma ihtiyaç duyulmayacak şekilde davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep ederek “işe iade” davası açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi yaptığı yargılama neticesinde fesih tarihinde davalı işyerinde en az otuz işçi çalışıyor olması şartının gerçekleşmediği ve bu suretle davacının iş güvencesi hükümlerinden faydalanamayacağı gerekçesiyle işe iade davasının reddine karar vermiştir.
Davacı vekili bu karara karşı, kamuoyunda fesih yasağı olarak bilinen ve Covid 19 pandemisinin iş hayatına olası olumsuz etkilerini kontrol altına almak maksadıyla 7244 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 10. madde ile getirilen kuralın ihlali niteliğindeki davalı işveren feshinin geçersizliği ile davacı işçinin işe iadesi talepli olarak açtıkları davada İş Kanunu’nun 18. maddesinde düzenlenen şartların (somut olay bakımından 30 işçi şartı) aranmaması gerektiğini öne sürüp ilgili Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yoluna başvurarak işe iade davasının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Hiç kuşkusuz bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Ancak bu hak tarafların tercih ve iradelerini yok sayacak şekilde genişletilemez.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın son derece açık olan “işe iade davası” niteliği değiştirilmeden, davacının talebi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesiyle sınırları çizilen istinaf incelemesinin kapsamı aşılmadan bir karar verilmesi gerekirken, önce davanın konusunun işe iade olmayıp “feshin kesin olarak hükümsüzlüğünün tespiti olduğu” yorumunu yapıp, bilahare İlk Derece Mahkemesinin kararını kaldırarak “kesin hükümsüzlük nedeniyle feshin geçersizliğinin tespitine” ilişkin hüküm kurması isabetsizdir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.