
Esas No: 2017/46166
Karar No: 2020/9508
Karar Tarihi: 14.07.2020
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/46166 Esas 2020/9508 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 09.08.2009 tarihinde çalışmaya başladığını ve 05.01.2011 tarihinde emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını, ancak kıdem tazminatının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 30.10.2008 tarihinden itibaren müvekkili şirket nezdinde çalıştığını, 05.01.2011 tarihinde kendi işsteği ile istifa ederek işten ayrıldığını, söz konusu istifa dilekçesinde emeklilik nedeniyle işten ayrıdığını beyan etmediğini ve emekliliğe hak kazandığına dair kurum yazısını da müvekkiline ibraz etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalıl vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanun"un 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde 1475 sayılı Kanun"un 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır.Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.Somut olayda, iş sözleşmesi davacı tarafından emeklilik sebebiyle feshedilmiş olmakla beraber, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan emeklilik belgesinin işverene verildiği ispatlanamamıştır. Şu halde, hüküm altına alınan kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması hatalıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca düzelterek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının; kıdem tazminatına ilişkin birinci bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine aynı bent olarak “1-Davanın kabulü ile Net 2.069,80 TL kıdem tazminatının dava tarihi olan 02.08.2011"den itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” cümlesinin eklenmesine hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiye iadesine, 14.07.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.