Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/12190
Karar No: 2021/16456

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/12190 Esas 2021/16456 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2021/12190 E.  ,  2021/16456 K.

    "İçtihat Metni"


    T.C.
    YARGITAY
    9. Hukuk Dairesi


    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
    UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    I. BAŞVURU
    Başvurucu Avukat ... Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kuruluna sunduğu dilekçesinde özetle; 7188 sayılı Kanun düzenlemesine göre temyizi kabil olmadan kesin olarak verilen istinaf mahkemesi kararları arasındaki çelişkinin giderilmesi için 5235 sayılı Kanun"un 35. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay"ın ilgili hukuk dairesine gönderilmesinin mümkün hale getirildiğini, maddi gerçeğe uygun olmayan ve aynı konuda aynı işverenlikteki çalışmalar nedeniyle başka istinaf mahkemesi daireleri tarafından verilmiş kabul kararlarının hilafına karar verildiğini, ... 1. İş Mahkemesi"nin davanın reddine dair kararları ile bu kararlara karşı istinaf talebini esastan reddeden istinaf mahkemesinin karar ilamının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. ve 29. Hukuk Dairelerinin kararları ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. ve 8. Hukuk Dairelerinin benzer olaylardaki farklı kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
    II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 16.10.2020 tarihli kararı ile uyuşmazlığın giderilmesi talebinde bulunulmuş ise de, Dairemizce uyuşmazlığın giderilmesi talebi bakımından Başkanlar Kurulunun esasa dair kendi görüşünü belirtmesi gerektiği gerekçesi ile geri çevirme kararı verilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.04.2021 tarih ve 2020/28 sayılı EK kararı ile;
    “... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin bu dosyasında ve yine kurulumuzca 16/10/2020 tarihinde değerlendirilen 7. ve 8. Hukuk Dairelerinin yukarıda esas numaraları belirtilen tüm dosyalarında her iki daire tarafından aynı kanaatle Köy Hizmetlerinde geçici işçi olarak çalışmaktayken kadroya geçen ve daha sonra da diğer kamu kurumlarına işçi olarak nakil olan ve hizmet sözleşmeleri bu kurumlarda sonlanan işçilerin kadroya geçinceye kadar ki dönemlerinde bir yılda 330 günün üzerinde çalışma yapmaları halinde yıllık izine hak kazanacakları, 330 günden az çalışma yapılması halinde ise mevsimlik işçi olarak nitelendirilerek yıllık izine hak kazanamayacakları yönünde karar verildiği, ... 28. ve 29. Hukuk Dairelerinin incelenen kararlarında ise 330 günün altındaki çalışmaların da aralıklı çalışma niteliğinde olduğu, mevsimlik çalışma olmadığı bu dönemler yönünde de yıllık izin hakkının doğacağı yönünde karar verildiği, sonuç olarak kesinleşmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığının doğduğu anlaşılmıştır.
    Sonuç olarak kesinleşmiş Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasında hüküm uyuşmazlığının doğduğu, Kurulca incelenen bu karar ile ... 28. Hukuk Dairesinin 13/09/2018 tarih ve 2017/1494 Esas ve 2018/1208 Karar nolu ve ... 29. Hukuk Dairesinin 09/01/2020 tarih ve 2017/1942 Esas ve 2019/3524 Karar nolu kesinleşmiş kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu anlaşılmakla; uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. ve 8. Hukuk Dairelerinin görüşleri doğrultusunda giderilmesi gerektiği kanaatiyle” 5235 Sayılı Yasanın 35/3 maddesi gereğince bu konuda bir karar verilmesi için dosyanın Yargıtaya gönderilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
    Muhalefet şerhinde ise; “4857 Sayılı İş Kanununun 53 maddesi yıllık izin kullanabilmek için asgari 1 yıllık çalışmayı şart koşmuştur. Bu süre nispi emredici hükümdür. Yanı sözleşme ile aksi kararlaştırılabilir. Mevsimlik çalıştırılmada işçinin yıllık ücretli izin hakkı yoktur. Mevsimlik çalışma çalışmanın bir mevsimde yoğunlaştığı bir mevsime bağlı çalışmadır. Uygulaması en fazla 6 ay sürebilir. Yüksek yargıtayımız yasada olmayan 11 ay kıstası belirlemiştir. 11 aydan az çalışanın yıllık izin hakkı yoktur şeklinde hgk oluşmuştur. Aralıklı çalışma ise işçinin aynı işveren yanında zaman zaman çalışmasıdır. Süre koşulu yoktur. Bu işçiye dahi yıllık ücretli izin hakkı tanıyıp 10 ay çalışana mevsimlik diyerek tanımamak çelişki yaratmaktadır. Terimlere dayalı olarak anayasal hak kullandırılmamış olmaktadır. Aralıklı veya mevsimlik çalışan işçinin geri kalan dönemde de iş aradığı ve çalıştığı hayatın bir gerçeğidir. Bu görüşe ilk günden itibaren muhalif olduğum için yine sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” gerekçesi ile karşı oy kullanılmıştır.
    III. BAŞVURU KONUSU ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİNİN 14.07.2020 TARİH 2020/856 ESAS 2020/1266 SAYILI KARARI
    İlk Derece Mahkemesi Kararında Özetle;
    “Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; davacının SGK kurum kayıtları ve işveren kayıtlarına göre kadroya geçmesinden önceki dava konusu dönemde geçici işçi statüsünde ve düz işçi olarak çalıştığı, Köy Hizmetlerinin davacı ve benzeri işçilerle yaptığı çalışmaların 4857 sayılı Kanun"un 53.maddesi kapsamında çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı anlaşılmakla davacı tarafından yapılan işin mevsimlik iş kapsamında olduğu kanaatine varılmıştır. (... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin 2017/696 E. 2017/535 K. 05/05/2017 tarihli kararı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin 2018/1370 E. 2019/879 K. sayılı 27.05.2019 tarihli kararı) ... Davacı işçi, iş yerinde daimi kadroya geçinceye kadar, Toplu İş Sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılacak işçiler kapsamında çalıştırılmış, ağırlıklı olarak yılın belirli dönemlerinde çalıştırılmıştır.
    Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, davacının ifa ettiği görev ve çalışmaların geçtiği Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü iş yerindeki işin niteliği ile işverenin ve iş yerinin faaliyetleri dikkate alındığında, mevsim koşullarına göre belli dönemlerde daha fazla işgücüne ihtiyaç duyulması ve dolayısıyla çoğunlukla arazide çalışması gereken davacı işçinin çalışmalarının belli bir mevsimde yoğunlaşması kaçınılmazdır.
    ... Davacının geçici işçilikte geçen hizmet süresi içerisinde Yargıtay içtihatları gereğince de çalışmasının 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkılmış olup bu durumda yıllık izin hakkı doğacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2015/22-3938 E. 2019/565 K. sayılı 16.05.2019 tarihli kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2018/(7) 22- 463 E. 2018/1418 K. sayılı kararı 04.10.2018 tarihli kararı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin 2019/139 E. 2019/259 K. sayılı 01/02/2019 tarihli kararı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin 2017/4345 E. 2018/2097 K. sayılı 25/04/2018 tarihli kararı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin 28/11/2017 tarih 2017/568 E. 2017/1670 K. sayılı kararı)
    Davacının da tabi olduğu TİS"te İş Kanunu ve Yıllık İzin Yönetmeliğine göre işçilerin izin süreleri belirlenmiş, kamu kurumlarında geçen sürelerin izin hesabında dikkate alınacağı kabul edilmiştir. Söz konusu TİS"te işçi izinleri İş Kanunu hükümlerine bağlı olarak belirlenmiş olup her ne kadar mevsimlik işçi-kadrolu işçi-tam süreli vs ayrımı yapılmamış olsa da İş Kanunu’na göre belirlendiğinden ve 4857 sayılı Kanun"un 53.maddesi gereği niteliğinden dolayı 1 yıldan az süren mevsimlik işlerde yıllık izin hakkı olmayacağı düzenlenmiştir. Tabii ki TİS ile işçi lehine düzenleme yapılması mümkündür. Ancak mevcut TİS’de mevsimlik işçinin özel olarak yıllık izin hakkından yararlanacağına ilişkin kararlaştırılmış hüküm yoktur.
    Tüm dosya kapsamındaki delillerin birlikte değerlendirilmesi ve yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde davacın mevsimlik işçi olarak geçen dava konusu edilen dönem açısından yıllık izinden faydalanamayacağı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararında Özetle;
    “Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan davacının 2000 yılında daimi kadroya geçirildiği kabul edilerek hesaplama yapıldığı, davacının yaptığı iş, çalışmasının yılın belli döneminde toplanması dikkate alındığında arabuluculuk aşamasında anlaşmaya varılan yıl dışında dava konusu dönemde mevsimlik işçi olarak çalıştığı, davacının toplam hizmet süresine göre hak kazandığı izin günü belirlenmeden sadece kadroya geçmeden önceki yıllar itibariyle izin hak edip etmediği incelenerek yıllık izin ücreti hesaplandığı, davacının toplam çalışma süresi belirlenip buna göre Toplu İş Sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak hak kazandığı izin günü ve kullandığı izinlere göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken yapılmaması hatalı olmuşsa da, davacı tarafın dava dilekçesinde talebi ile istinaf sebepleri dikkate alındığında istinaf sebebine göre davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK "nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verilmiştir.
    IV. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
    A. ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28 HUKUK DAİRESİNİN 13/09/2018 TARİH, 2017/1494 ESAS, 2018/1208 KARAR SAYILI KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 28 Hukuk Dairesi 13.09.2018 tarihli kararında özetle;
    “...Sigorta sicil kaydına göre davacı 1987 yılında 181 gün, 1988 yılında 261 gün, 1989 yılında 228 gün, 1990 yılında 215 gün, 1991 yılında 241 gün, 1992 yılında 194 gün, 1993 yılında 176 gün, 1994 yılında 120 gün, 1995 yılında 127 gün, 1996 yılında 192 gün, 1997 yılında 175 gün, 1998 yılında 183 gün, 1999 yılında 342 gün, 2000 yılında 287 gün çalıştığı, 2001 yılında daimi kadroya geçtiği ve aralıksız çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta davacı düz işçi olup, daimi kadroya geçtikten sonrada aynı işte çalışmıştır. Gerek Toplu İş sözleşmesinde ve gerekse imzalanan iş sözleşmesinin işin mevsimlik olduğu ve davacının mevsimlik işte çalıştığı belirtilmemiştir. Davacı ile ödenek miktarına bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesi imzalanmıştır. Kısaca davacının hizmet süresini mevsim değil, gönderilen ödeneğin, ödenen ücretin miktarı belirlemiştir. Diğer taraftan özellikle 9 ay ve üzeri olan yıl çalışmalarında mevsimlik bir işten de söz edilemez. Belirtilen somut bu hukuki ve maddi olgulara göre davacının mevsimlik işten çalıştığından söz edilemez. Burada yenilenen sözleşmeler nedeni ile belirsiz hale gelen iş sözleşmesine dayanılarak davacının aralıklı çalıştığından söz edilebilir. İş Hukukunda istisnai hükümlerin dar yorumlanması esastır. Aralıklı çalışmada ise işçi yıllık ücretli izin hakkını kazanır. Çalışmanın mevsimlik olmadığı, aralıklı bir çalışma olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yıllık izin ücreti hesabına yönelik istinaf talebi yerinde değildir.” gerekçesi ile ... 9. İş Mahkemesinin 02/03/2017 tarih ve 2014/57 Esas, 2017/86 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.
    B. ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 29 HUKUK DAİRESİNİN 09/01/2020 TARİH, 2017/1942 ESAS, 2019/3524 KARAR SAYILI KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli kararında özetle;
    “...İlk derece mahkemesi tarafından; davacının geçici statüde çalıştığı döneme ait olup, 11 ay çalışmış bulunulan yıl için izin hakkı doğacağından dolayı ve davacınında en az bir yıl çalışmış olması nedeni ile bu dönemlere ait kullandırılmayan izin alacağını beyanla talepte bulunduğunun kabulüne göre, Yargıtay kararları da dikkate alınarak davacının çalışmasının 11 ayın üzerine çıktığı, yıl ve sonrası için yıllık izin ücretine hak kazandığı sonucuna varılarak bir yıl üzerinden 22 günlük izin süresi için 1.699,66 TL"lik hüküm kurulduğu görülmektedir.
    Ancak ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararı, yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu Kararı ve dosya münderecatında bulunan diğer emsal Yargıtay kararları dikkate alındığında, yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki talebinin içeriğinde ve tüm dosya kapsamından davacının geçici statüde çalıştığı döneme ait sürelerin birleştirilerek bu dönemlere ait kullandırılmayan izin hakkına karşılık izin ücretinin ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Zira davacı vekilince emsal gösterilen Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16/01/2015 tarihli ilamıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı dikkate alınarak davacının çalıştığı davalı işyerinin mevsimlik iş yapılan yer olmadığı, çalışmalarının birbirini takip eden belirli süreli hizmet sözleşmeleri ile devam ettiği, davacının yapmış olduğu işin mevsimlik iş olmadığı, davacının aralıklı olarak davalı işyerinde çalıştığı anlaşılmakla, geçici statüde çalıştığı tüm dönem için yıllık izin hakkı doğacağından ve yine ispat külfeti üzerinde olan davalı işveren tarafından, kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği ispat edilemeyen yıllık izin ücretinin davacı tarafından bu kapsamda talepte bulunulduğu kabul edilerek dairemizce aldırılan bilirkişi raporundaki yıllık izin ücretine ilişkin hesaplama doğrultusunda karar verilmesi gerekmiştir.
    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 16/01/2015 tarih, 2014/37833 Esas ve 2015/847 Karar sayılı ilamında "... Dairemizin “…Yapılan bu açıklamalara göre davacının çalışmasının 11 ayın üzerine çıktığı yıllar var ise mahkemece gerekirse bu yönden bilirkişiden ek rapor alınmalı ve sonucuna göre istekle ilgili bir karar verilmelidir. 11 ayın üzerinde çalışma olmayan yıllar için ise red kararı verilmelidir” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “…Davacının çalıştığı işyerinin mevsimlik iş yapılan yer olmadığı, çalışmalarının birbirini takip eden belirli süreli hizmet sözleşmeleri ile devam ettiği, davacının yapmış olduğu işin mevsimlik iş olmadığı, davacının aralıklı olarak davalı işyerinde çalıştığı kanaatine varılarak kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği ispat edilemeyen 164 gün karşılığı yıllık izin alacağı olduğu” gerekçesi ile direnilmiş olup, davacının mevsimlik işçi statüsünde olmadığı, yılın her ayında giriş ve çıkışlar yapılmak suretiyle çalıştığı, bu nedenle direnmenin doğru olduğu" yazılıdır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nda benimsenen gerekçe ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 16/01/2015 tarih, 2014/37833 Esas ve 2015/847 Karar sayılı ilamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davalı işyerinde kıdemine göre dairemizce bilirkişi ... tarafından düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı tarafın istinaf isteminin esastan reddine, davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yıllık izin ücreti yönünden 16.683,17 TL net yıllık izin ücretinin 700 TL" si 17/01/2014 dava tarihi bakiyesi 30/11/2016 talep artırım tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair” kesin olmak üzere hüküm kurulmuştur.
    V. GEREKÇE
    Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinde yer alan düzenlemedir.
    Söz konusu maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendinde yer alan düzenlemeye göre “Re"sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
    5235 sayılı Kanun’un 35. maddesinin 2. fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
    Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilecektir.
    Bu noktada kanun yolu kavramı ve hukukumuzdaki kanun yollarına öz olarak değinmek faydalı olacaktır.
    Mahkemece tesis edilen nihai kararın hatalı olduğu iddiasıyla bu kararın bir üst mahkemece denetlenmesi, tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi amacıyla başvurulan hukuki kurum kanun yolu olarak tanımlanabilir.
    Medeni usul hukukumuzda kanun yolları, olağan kanun yolları ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
    Mahkemece tesis edilen nihai kararın kesinleşmesine engel olan ve kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak başvurulan kanun yolları, olağan kanun yolları olarak ifade edilebilir. Olağan kanun yolları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, hukukumuzda istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu mevcuttur.
    Olağanüstü kanun yolları ise kesinleşmiş hükümler yönünden söz konusu olan kanun yollarıdır. Burada misâl olarak yargılamanın iadesi yolu zikredilebilir.
    Belirtmek gerekir ki, bölge adliye mahkemesinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi bir kanun yolu değildir. Bu itibarla, söz konusu hukuki kurumun, başvuru konusu bölge adliye mahkemesi kararlarının kesin olma niteliğine ve bu kararların hukuki sonuçlarına herhangi bir etkisi söz konusu olmayacaktır.
    Bu açıklamalara göre, bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu tarafından uyuşmazlığın giderilmesi istemi Yargıtay ilgili hukuk dairesine iletildikten sonra benzer nitelikteki davalar ve bölge adliye mahkemesi kararları için yeniden uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurulmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır.
    İnceleme konusu uyuşmazlıkta, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından, “Köy Hizmetlerinde geçici işçi olarak çalışmaktayken kadroya geçen işçilerin kadroya geçinceye kadarki dönemde yılda 330 günden az çalışma yapmaları halinde mevsimlik işçi olarak nitelendirilmeleri veya bu çalışmaların mevsimlik olmayıp aralıklı çalışma niteliğinde olduğu noktasında uyuşmazlık doğduğu” belirtilerek çelişkinin giderilmesine dair talep Dairemize iletilmiş ise de, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca aynı konuya ilişkin talep Dairemize daha önce iletilmiş ve Dairemizin 07.12.2021 tarih ve 2021/11990 esas, 2021/16167 (ve aynı doğrultudaki 2021/12028-12050 esas, 2021/12057-12092 esas) sayılı kararları ile “işçilerin kadroya geçirilmesinden önceki dönemde (kapatılan) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde geçen çalışmalarının mevsimlik iş sözleşmesine dayalı çalışma olarak değerlendirilmesi gerektiğine, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışılan bu dönemde yılda on bir ayı (üç yüz otuz günü) aşan çalışmanın varlığı halinde, sadece o yıl için yıllık ücretli izne hak kazanılacağına” karar verilmiştir.
    Tüm bu hususlar karşısında, mevcut başvuru yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    VI. SONUÇ
    ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına, 14.12.2021 günü oybirliği ile karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi