
Esas No: 2016/2814
Karar No: 2016/3724
Karar Tarihi: 21.03.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/2814 Esas 2016/3724 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava, hak sahibi sıfatıyla davacıya ödenen ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali; birleşen dava ise, hak sahibine ödenen yersiz aylıkların ve evlenme yardımının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalıya yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları ve evlenme yardımının yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun icra takip tarihinde yürürlükte olan 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylık ve evlenme yadımının, takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, birleşen dava davacısı alacaklı Kurum yararına, birleşen dava davalısının icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu talebin reddedilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün 3. bendinin silinerek yerine, “Asıl alacağın % 40’ı oranında icra-inkâr tazminatının, birleşen dava davalısından alınarak birleşen dava davacısı Kuruma verilmesine” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı-birleşen dava davalısından alınmasına, 21.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.