
Esas No: 2015/9776
Karar No: 2015/9776
Karar Tarihi: 28/6/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
F.M. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/9776) |
|
Karar Tarihi: 28/6/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Hüseyin
MECEK |
Başvurucu |
: |
F.M. |
Vekili |
: |
Av.
Abdulhalim YILMAZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle
kötü muamele yasağının; idari idari gözetim kararına
itirazı kabul edildiği hâlde lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle
de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Suriye vatandaşı ve 1985 doğumlu olan başvurucu, İsveç
vatandaşı bir kadınla evli olup İstanbul"da yaşamaktadır.
8. 12/4/2015"te eşiyle birlikte Danimarka"dan Türkiye"ye dönüşte
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı"nda pasaportta sahtecilik iddiasıyla çıkış
ülkesine geri gönderilmek üzere gözaltına alınan başvurucu, havalimanı transit
(uluslararası) alanda kabule edilemez yolcu olarak hakkında herhangi bir idari
gözetim kararı alınmadan tutulmaya başlanmıştır.
9. Uzun süre serbest bırakılmayan başvurucunun idari gözetimin
sonlandırılması için yaptığı talep, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin
(Hâkimlik) 21/4/2015 tarihli kararıyla kabul edilmiştir.
10. Ancak Hâkimlik kararı uygulanmadığından başvurucu tutulmaya
devam edilmiştir.
11. Başvurucunun Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne Hâkimlik
kararının uygulanması için yaptığı başvuru 30/4/2015 tarihinde reddedilmiş
ancak ülkeye girişine izin verilerek başvurucu, Yabancılar Şube Müdürlüğüne
teslim edilmiştir.
12. Yapılan adli işlemler sonucunda başvurucu 1/5/2015"te
Yabancılar Şube Müdürlüğünce salıverilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun ilgili maddeleri B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017,
§§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
14. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) ilgili maddeleri,
tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi
hürriyeti ve güvenliği haklarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
uygulaması B.T. kararında (Aynı kararda bkz. §§ 23-38)
açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hâkimliğine
yaptığı itirazın kabul edilmesine karşın lehine vekâlet ücretine
hükmedilmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun vekâlet ücreti takdir
edilmediği yönündeki iddiası adil yargılanma hakkının unsurlarından olan
mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük)
64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru
yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
19. Kesin nitelikteki kararların öğrenilmesinden itibaren
bireysel başvuru süresi başlar. Bu nitelikteki kararlara karşı kanun yoluna
başvurulmasının bireysel başvuru süresine bir etkisi bulunmamaktadır (Nesin Kayserilioğlu, B. No: 2012/613,
13/6/2013, § 17).
20. Somut olayda 21/4/2015 tarihli kesin nitelikte Hâkimlik
kararının 28/4/2015"de vekiline tebliğ edilmesiyle öğrenen başvurucunun anılan
karara karşı otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra, 1/6/2015 tarihinde
bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
22. Başvurucu; tutulma koşullarının insan onuru ve haysiyetiyle
bağdaşmayacak ölçüde kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç alabileceği etkili
bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının, kötü
muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak da etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikametleri ve ülkeden sınır dışı
edilmeleriyle ilgili işlemler “medeni hak ve yükümlülük” veya bir “suç isnadı”nın esasının karara bağlanmasıyla ilgili
olmadığından adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır.
24. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A., B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve diğerleri, B. No: 2013/1649,
20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B.
No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B.
No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S.,
B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve
diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016).
25. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
26. 6216 sayılı Kanun"un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
27. Anayasa Mahkemesi K.A. (Aynı
kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan
zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun
bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma
koşullarından çekilen ızdırap için tazminata
hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
28. Ancak Anayasa Mahkemesi,B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerekbaşvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuş; içtihat
değişikliğine gerekçe olarak da idari gözetim altında tutulma yerlerinin
yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir
kamu hizmeti olduğunu, Anayasa"nın 125. ve 2577 sayılı Kanun"un 2. maddelerine
göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını, yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu göstermiştir (B.T., §§ 45-58).
29. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
31. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
32. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete"de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak
davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye
erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine
de işaret edilmelidir (B.T., §
59).
33. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa"nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucu; 6458 sayılı Kanun"da ve Anayasa"nın 19.
maddesinde öngörülen güvencelere aykırı olarak özgürlüğünden yoksun
bırakıldığını, hakkında verilmiş bir idari gözetim kararı bulunmadan on dokuz
gün boyunca tutulduğunu, hâkim önüne derhâl çıkarılmadığını, gözetim kararına
karşı yasal hakları konusunda bilgilendirilmediğini, gözetim altına alındığının
yakınlarına haber verilmediğini, açıklanan ihlal iddialarına ilişkin olarak
Türk hukukunda başvurubileceği ve tazminat talep
edebileceği etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği
ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı,
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
36. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği
11/4/2014"ten sonra idari gözetim altında bulundurulan yabancıların gerek idari
gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse tutulanların sulh ceza
hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest bırakılmalarını müteakiben
Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda; Anayasa"nın 19. maddesine ve 6458
sayılı Kanun"daki usule aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da
hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya gözetim
altına alınması uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi,
sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru
yolları gibi usul güvencelerine aykırılıktan dolayı bu başlık altında yapılan
şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (K.A.,
I.S. ve diğerleri).
37. Ancak Anayasa Mahkemesi idari gözetim altına alınan
yabancıların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren ihlal
iddialarında B.T. başvurusuyla
içtihat değişikliğine gitmiştir. Anılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 2577 sayılı
Kanun"un 2. maddesinin, idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem
sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak açılacak tam yargı
davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğunu, -sırf bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar
yönünden tam yargı davasının etkili bir hukuk mekanizması olduğunu belirtmiştir
(B.T., §§ 52, 54).
38. Fakat kararda Anayasa Mahkemesi, 6458 sayılı Kanun"un 57.
maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde
yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun
koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh
ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari
gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi
bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı
davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§
70, 71).
39. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının
hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim
kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577
sayılı Kanun"un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim
kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden
etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret
kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunulabilir (B.T., §
72).
40. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını
engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T.,
§ 73).
41. Yukarıdaki açıklamaların ışığında İstanbul Anadolu 10. Sulh
Ceza Hâkimliğinin 21/4/2015 tarihli kararının 1/5/2015"te uygulanarak idari
gözetimi sona eren başvurucunun uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi zararın
karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen "tam yargı davası"
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
43. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava
süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 32) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
süre aşımı nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.