
Esas No: 2015/16346
Karar No: 2015/16346
Karar Tarihi: 28/6/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İBRAHİM AKSOY BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/16346) |
|
Karar Tarihi: 28/6/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Şermin BİRTANE |
Başvurucu |
: |
İbrahim AKSOY |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükümlüyü ziyarete gelen aile bireyleri hakkında
ziyaret düzenini bozdukları sebebiyle altı ay süreyle ziyaretten men disiplin
cezası verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu,
Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu hükümlü olarak Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) kalmakta iken 16/2/2016 tarihinde Tekirdağ 2
No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.
10. Başvurucunun İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada İnfaz Kurumu
Müdürlüğünce 21/7/2015 tarihli işlemle,başvurucunun
gelini ve iki kızının 16/7/2015 tarihli açık görüş sırasında ziyaret düzenini
bozdukları, infaz koruma memurlarının görevlerini yapmalarına engel oldukları,
diğer ziyaretçiler arasında korku ve paniğe neden oldukları belirtilerek
altışar ay süre ile ziyaretten men edilmelerine karar verilmiştir. Söz konusu
karar başvurucuya 29/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Karar içeriğinde başvurucunun yakınlarının bebeklerine ait
bir cam biberonu X-Ray cihazından geçirmek istedikleri, infaz koruma memurunun
bunu engellemeye yönelik uyarısı üzerine orada bulunan infaz koruma
memurlarıyla tartıştıkları, olayın daha fazla büyümesine meydan verilmeyerek
ziyaretçilerin başvurucuyla görüşmelerinin sağlandığı, ancak, görüş bitiminden
sonra başvurucunun yakınlarının tekrar agresif tavırlar sergiledikleri ve infaz
koruma memurlarına "Hepinizin Allah
belasını versin, geri zekalılar.", "Sizinle görüşeceğiz, şu bayram da
bir geçsin hepinize bunun hesabını tek tek soracağım, size kendi çöplüğünüzde
rahat vermeyeceğim." şeklinde sözler sarfettikleri
belirtilmiştir.
12. Başvurucu, söz konusu ziyaretten men kararının iptali için
Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) müracaat etmiştir. Başvurucu dilekçesinde,
üç aylık bebeğin biberonunun İnfaz Kurumuna alınmaması yüzünden tartışma
çıktığını, bu tartışmayı bu düzeyde cezalandırmanın insani ve vicdani
olmadığını belirtmiştir.
13. İnfaz Hâkimliği tarafından duruşma açılmış ve 5/8/2015
tarihli duruşmada başvurucunun beyanları alınmıştır. Başvurucu söz konusu
beyanında başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar etmiştir.
14. İnfaz Hâkimliğinin 7/8/2015 tarihli kararıyla başvurucunun
talebi reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun yakınları hakkında
verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu ve kararda bir isabetsizliğin
bulunmadığı belirtilmiştir.
15. Başvurucu bu karara karşı Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine
itirazda bulunmuştur. Mahkemenin 4/9/2015 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı
reddedilmiştir.Nihai karar
başvurucuya 9/9/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 30/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun’un "Hükümlüyü
ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"(1)
Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma
kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve
adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir
saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir..."
18. 5275 sayılı Kanun"un "Ziyaret
ve görüşlerde uyulacak esaslar" kenar başlıklı 86. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Kapalı ve açık ceza infaz
kurumlarına ziyaret veya görüşe gelen resmî heyet ve özel kişiler, kurum
güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlarda bulunamaz, kurum güvenliği için
alınan ve uygulanan yasal ve idarî tedbirlerin değiştirilmesini isteyemezler.
(2)
Kurumun düzen ve güvenliğini, hükümlülerin sağlığını bozabilecek nitelikteki
eşya ve maddeler ile her türlü iletişim araçları ve taşıma izin belgesi olsa da
silâhlar kuruma sokulamaz. Ziyaret ve görüşlerde hükümlülere para, kıymetli
evrak ve eşya verilemez.
…
(5) Konusu
suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz kurumlarına sokulması yasak olan her
türlü eşya, çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına
alınır.
...
(8)
Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri
sürdürmelerine derhâl son verilir. Suç oluşturan davranışlar, ilgili idarî ve
adlî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum
güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı davranışları ve
istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst amirince bir aydan bir yıla
kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar bakımından getirdiği hükümler
saklıdır."
19. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün 129.
maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan
heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhâl son verilir.
Suç oluşturan davranışlar, ilgili idarî ve adlî makamlara bildirilir. Görüşme
hakkına sahip kişilerin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere
aykırı davranışları ve istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst
amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar
bakımından getirdiği hükümler saklıdır."
20. 7/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete"de
yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri
Hakkında Yönetmelik"in (Ziyaret Yönetmeliği) 5. maddesinin birinci fıkrasının
(o) bendi şöyledir:
"Ziyaret ve görüşlerde, kurallara uymayan
heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhal son verilir.
Suç oluşturan davranışlar, kurum idaresince tutanakla tespit edilerek, ilgili
adlî ve idarî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum
güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı istek ve davranışları
nedeniyle görüşme hakları, ceza infaz kurumunun en üst amirince bir aydan bir
yıla kadar kısıtlanabilir…"
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar
başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, ... saygı gösterilmesi hakkına
sahiptir.
..."
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayata
saygı hakkı, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini
geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı
güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen
hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma
hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, §
45; Oleksandr Volkov/Ukrayna,
B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).
23. AİHM"e göre hükümlü ve tutuklular
Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No.2) [BD], B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69).
24. AİHM"e göre, suçun mahiyeti haklı
gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı
ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme"nin 8. maddesi
kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali
anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, §
123).
25. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir.
Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik sınırlamalar
makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve
diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72, 25/3/1983, §§ 99-105).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
27. Başvurucu, hükümlü olması nedeniyle başvuru harç ve
giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan
faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu gelini ve kızlarına uygulanan ziyaret kısıtlaması
sebebiyle kendisinin de aile bireyleriyle görüşmesinin engellenmiş olduğunu
belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun söz konusu ziyaretten men
kararının doğrudan tarafı olmadığı, dolayısıyla bireysel başvurunun kişi
yönünden yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiği ileri sürülmüştür. Ayrıca,
başvurucunun üç ziyaretçisine getirilen kısıtlamanın kanun ve tüzük hükümlerine
uygun olduğu, eylemle orantılı bulunduğu, bu süreçte başvurucunun diğer aile
bireyleri ve bildirdiği kişiler ile görüştüğü belirtilmiştir.
31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
formunda belirttiği hususları tekrar etmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa"nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına
saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz...."
33. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında güvence altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8.
maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki
karşılığını oluşturmaktadır. Başvurucunun aile bireyleriyle görüşmesinin
kısıtlandığı yönündeki şikayetinin Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan aile
hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale
yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014,
§§ 42-45).
35. Somut olayda İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 21/7/2015 tarihli işlemiyle,başvurucunun gelini ve
iki kızının altı ay süreyle hükümlü olan başvurucuyu ziyaretten men edilmelerine
karar verildiği görülmektedir. Söz konusu işlem her ne kadar başvurucunun
yakınları hakkında tesis edilmiş olsa da işlemin uygulanmasının doğal sonucu
olarak başvurucunun sayılan aile bireyleri ile görüşmesi kısıtlanmış
olmaktadır. Dolayısıyla söz konusu yaptırımın başvurucunun temel haklarını
kişisel olarak ve doğrudan etkilemiş olduğu açıktır. Bu nedenle başvurucunun
söz konusu yaptırıma karşı bireysel başvuruda bulunabilmesi bakımından mağdur
statüsünün bulunduğu anlaşılmaktadır.
36. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
37. Hükümlü olan başvurucunun üç aile bireyi ile altı ay süreyle
görüşmesinin kısıtlanması aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
ii. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
38. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
39. Yukarıda tespit edilen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini
ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 104; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, § 68; Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941,
11/5/2016, § 80).
(1) Kanunilik
40. Başvurucunun üç aile bireyiyle görüşmesinin kısıtlanması
işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri (bkz. §§ 17-19) dikkate
alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu
görülmektedir.
(2) Meşru
Amaç
41. Söz konusu müdahalenin kamu düzeni ve suç işlenmesinin
önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin
sağlanması şeklinde meşru amaç taşıdığı anlaşılmaktadır.
(3) Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(a) Genel
İlkeler
42. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre demokratik toplum
düzeninin gerekleri kavramı, öncelikle ilgili hak yönünden getirilen
sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını,
başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini
göstermesini gerektirmektedir. Demokratik
toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir
toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik
olmasını ifade etmektedir (AYM,E.2016/179,K.2017/176,
28/12/2017; Haluk Öktem [GK], B.
No:2014/13433, 13/10/2016, § 49; Erhun Öksüz [GK],
B. No: 2014/12777, 13/10/2016, § 53; G.G. [GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §
56; Ata Türkeri, B. No:
2013/6057, 16/12/2015 § 44; Salim Onur Şakar,
B. No: 2015/2711, 21/9/2017, § 35).
43. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri
ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu
iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Ölçülülük ilkesinin amacı temel
hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının önlenmesidir.
Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca ölçülülük ilkesi, sınırlama için
kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade eden
elverişlilik, sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından zorunlu
olmasına işaret eden gereklilik ve araçla amacın orantısız bir ölçü içinde
bulunmaması ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi anlamına gelen
orantılılık unsurlarını içermektedir (Bülent
Polat, § 106; Tevfik Türkmen,
§ 70; Bülent Kaya, § 82). Bu
ilke, şüphesiz tüm temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahaleler bakımından
geçerlidir.
44. Belirtilen ölçütlere riayetle bir sınırlandırma yapılıp
yapılmadığının tespiti için müdahale teşkil eden önlemin temelini oluşturan
meşru amaç karşısında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde
bulundurulması, kamunun veya kimi zaman başka bir bireyin menfaati ile
müdahalenin süjesi olan bireyin menfaati arasında adil bir dengenin kurulup
kurulmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Bülent
Kaya, § 83; Tevfik Türkmen,§
71; Bülent Polat, § 107).
(b) İlkelerin
Olaya Uygulanması
45. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında disiplini bozacak
faaliyetleri önlemeye yönelik hukuki düzenlemeler olmadan bir ceza infaz
kurumunda düzen sağlanamayacağına dikkat çekmiş ve söz konusu ceza infaz kurumu
idaresi ve güvenliği olduğunda müdahale ile hak arasında makul bir denge kurma
konusunda kamu gücünü kullanan makamların geniş bir takdir yetkisine sahip
olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin,
olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanarak yapıldığının ve
keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar (Özkan
Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, §§ 50-51, 53; Hasan Koç, B. No: 2014/6506, 5/4/2017, §
13; Mehmet Koray Eryaşa,
B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 51).
46. Somut olayda başvurucunun üç ziyaretçisinin açık görüş
sırasında ziyaret düzenini bozdukları, infaz koruma memurlarının görevlerini
yapmalarına engel oldukları, diğer ziyaretçiler arasında korku ve paniğe neden
oldukları belirtilerek altışar ay süre ile ziyaretten men edilmelerine karar
verilmiştir.
47. Söz konusu ziyaretten men kararında başvurucunun
ziyaretçilerinin infaz koruma memurları ile aralarında geçen tartışma ile
ziyaret düzeninin bozulmasına yönelik sözleri ve davranışlarına detaylı olarak
yer verilmektedir (bkz. § 11). Başvurucu İnfaz Hâkimliği tarafından dinlenilmiş
ve konu hakkındaki iddia ve taleplerini söz konusu yargı merciine
sunabilmiştir. Başvurucu da ziyaretçileri ile infaz koruma memurları arasında
biberonun İnfaz Kurumuna alınmaması nedeniyle tartışma yaşandığını beyan
etmiştir.
48. Başvurucunun ziyaretine gelen üç yakının İnfaz Kurumuna
giriş sırasında güvenlik kontrolü esnasında infaz koruma memurlarıyla
tartışmalarının ardından başvurucuyla görüşmelerinin sağlandığı
anlaşılmaktadır. Ancak, görüş bitiminden sonra başvurucunun ziyaretçilerinin
ziyaret kurallarına uygun olmayan davranış ve tutumlarını sürdürmeleri üzerine
İnfaz Kurumu Müdürlüğünce disiplin yaptırımı uygulandığı anlaşılmaktadır. Buna
göre İnfaz Kurumuna giriş ve çıkışta kurallara ve düzene aykırı davranışlarını
sürdürmeleri nedeniyle uygulanan ziyaretten kısıtlama kararının makul olduğu,
yeterli bir temele sahip olduğu ve keyfîlik
içermediği anlaşıldığından demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı
bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
49. İlgili mevzuatta ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan
kişilerin bir aydan bir yıla kadar ziyaretten men edilmesi konusundaceza
infaz kurumunun en üst amirine takdir yetkisi tanınmıştır (bkz. § 17). Olayda
başvurucunun üç yakınının ziyaretleri altı ay süreyle kısıtlanmıştır.
Başvurucunun ziyaretçilerinin ziyaret kurallarına uygun olmayan davranışları ve
kullandıkları sözler ile tutumlarında ısrarcı olmaları dikkate alındığında bu
sürenin başvuru konusu olayda makul olduğu ve müdahalenin bu nedenle orantılı
olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, uygulanan kısıtlamanın sadece ziyaret
düzenine uymayan üç kişi ile sınırlı olduğu, başvurucunun bu süreçte diğer aile
bireyleri ve bildirdiği kişiler ile görüşebildiği, ilişkilerini sürdürebildiği
de göz önüne alındığında söz konusu müdahalenin ölçülü olmadığı söylenemez.
50. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence
altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile
hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.