21. Hukuk Dairesi 2019/4189 E. , 2020/2633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacının Talebi :
Davacı vekili, müvekkili şirketin ilk olarak 24/11/2009 tarihli ve 94736 sayılı teşvik belgesi aldığını, söz konusu teşvik belgesinin 50 kişilik olduğunu, 30/07/2010 tarih ve 97525 sayılı 2. Teşvik belgesi ile 315 kişi için yeni bir teşvik belgesi aldığını, böylece toplam 365 işçi olarak teşvik kapsamına alındığını, her iki teşvik belgesinin komple yeni yatırım statüsünde verildiğini, müvekkili tarafından alınan 2. Teşvik belgesi kapsamında 5510 sayılı yasanın ek 2. maddesinden faydalanılmak üzere teşvik belgelerinin bakanlık tarafından 09/07/2012 tarihli yazı ile davalı kuruma bildirildiğini, davalı kurumun Ekonomi Bakanlığı tarafından düzenlenen teşvik belgeleri kapsamında işlem yapması gerektiğini, ancak davalı kurumun 2. Teşvik belgesini işleme alırken ilk teşvik belgesi ile sahip olduğu 50 kişilik istihdam olarak kabul ettiğini, yalnızca 2. Teşvike konu olan 315 kişi için teşvik uygulandığını, ilk teşviki uyguladığını, davalı kurumca defalarca yapılan görüşmeler sonunda müvekkilinin 2. Teşvikin bilgisayar sistemine girişi konusunda sorun yaşandığını, bilişim sisteminin alt yapısının yetersiz olduğunu, iki teşvik belgesinin de aynı zaman diliminde işleme nasıl konacağını bilemediğini, 2. Teşvik belgesinde yer alan mevcut istihdam 50 ibaresinin bakanlık tarafından evraktan çıkartılması gerektiğini bildirdiğini, bu nedenlerle davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesine, davalı yanın Bakanlık teşvik bildiriminden itibaren her ay haksız olarak tahakkuk ettirdiği asıl olarak teşvik kapsamında kalması gereken haksız / fazla tahakkukların toplam miktarının tespitine, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL müvekkili zararının davalı yanan yapılan ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen ... 3. İş Mahkemesi"nin 2016/605 esas sayılı dosyasında davacı vekili, 5510 sayılı Yasa"nın ek 2. maddesi kapsamında teşvik belgesinde belirtilen oranda teşvikten faydalandırılmayan müvekkilinin oluşan zararına karşılık, davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesine, davalı yanın Bakanlık teşvik bildiriminden itibaren her ay haksız olarak tahakkuk ettirdiği asıl olarak teşvik kapsamında kalması gereken haksız fazla tahakkukların toplam miktarının Kasım 2014 tarihinden itibaren dava tarihine kadar tespitine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00TL müvekkilinin zararının davalıya yapılan ödeme tarihlerinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı vekilinin Cevabı :
Davalı ... vekili, davacı şirketin 5510 Kanun"un ek 2. Maddesinde öngörülen sigorta primi teşvikinden yararlandırılmasına ilişkin Ekonomi Bakanlığı"ndan alınan 04/02/2014 gün ve 08406 sayılı yazıda iki yatırım teşvik belgesi kapsamında sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlanılması için azami prim tutarının her iki yatırım teşvik belgesinde de bulunamadığını, açılan davanın usule ve yasaya aykırı olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
C) İlk Derece Mahkemesinin Kararı :
Mahkemenin 23/10/2018 tarihli kararında, 27/03/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun"un 70. maddesi ile 5510 Sayılı Kanuna eklenen ek 17/4. fıkrası gereğince mahkemelerce bu madde yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda "davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir" hükmü gereğince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aynı kanunun 17/4. fıkrası gereğince yargılama giderleri idare üzerinde bırakılmasına, vekalet ücretinin dörtte birine karar verildiği açıklanarak, 7103 sayılı Yasa"nın 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Ek 17. maddesi kapsamında, Konusuz Kalan Dava Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığı kararı verilmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, Mahkemece açıklanan yasal düzenleme gereğince 7103 sayılı Yasa"nın Ek 17. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, yargılama giderlerine ilişkin de yasa kapsamında yöntemince hüküm kurulduğu, incelenen karara karşı ileriye sürülen davacı yan istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı görülmekle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin ise Yasa gereği Kanun yollarına başvuramayacağı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine şeklinde karar verilmiştir.
E) Temyiz Talebi :
Davacı vekili, kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumundan evrak temini üzerine karar verilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini savunarak hükmün lehine bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili, kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden müvekkili lehine karar verilmesi gerektiğini savunarak Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17. maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkanı tanınmıştır. Ek 17. maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır. Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Somut olayda, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın ek 17. maddesi kapsamında Kuruma yapılan başvuru ve neticesine ilişkin herhangi bir evrak bulunmamaktadır. Bu kapsamda, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın Ek 17. maddesine göre Kuruma başvurunun bulunup bulunmadığının ve başvuru var ise sonucunun Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan sorulması, bu kapsamda başvuru yok ise davacı tarafa süre verilmesi ve Kurum tarafından talebin kabul edilmesi halinde karar verilmesine yer olmadığına, aksi halde işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.G) SONUÇ : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.