
Esas No: 2016/1941
Karar No: 2016/1941
Karar Tarihi: 28/6/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
FEHMİ ALKAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2016/1941) |
|
Karar Tarihi: 28/6/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucu |
: |
Fehmi ALKAN |
Vekili |
: |
Av. Sezai
AYDINALP |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, delilerin hatalı değerlendirilmesiyle haksız olarak
mahkûmiyet kararı verilmesi ve Askerî Yargıtay kararının gerekçesiz olması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Olay tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Tıp
Fakültesinde askerî öğrenci olan başvurucu ile amiri konumundaki bölük
yüzbaşısı arasında geçen tartışmada amirinin başvurucuya odadan çıkması emrini
vermesine rağmen başvurucunun çıkmadığı, emrin tekrarlanması üzerine
başvurucunun "Çıkmıyorum siz kimsiniz
lan" şeklinde cevap verdiği iddia edilmiştir. Bunun üzerine
Genelkurmay Başkanlığı, Askerî Savcılığının 28/1/2015 tarihli iddianamesiyle
başvurucunun amirine karşı emre itaatsizlikte ısrar ve hakaret suçlarından
cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.
7. Genel Kurmay Askerî Mahkemesi (Mahkeme) 6/7/2015 tarihli
kararıyla başvurucunun müsnet suçlardan mahkûmiyetine
karar vermiştir.
8. Hüküm, Askerî Yargıtay 3. Dairesinin (Yargıtay) 24/11/2015
tarihli kararıyla onanmıştır. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Emre İtaatsizlikte Israr Suçu
yönünden yapılan incelemede;
Sanık, katılan tarafından kendisine odadan çıkması konusunda bir emir
verilmediğini belirtmiş ise de; sanık ve katılan dışında olayın baştan sona tek
görgü tanığı olan P.Ütğm. [G.G.nin] yargılamanın
tüm aşamalarında, katılanın sanığa "herhangi bir şikayeti olacak olur ise
bunu Tabur Komutanına iletmesi gerektiğini" söylediği ve odadan çıkmasını
emrettiği, sanığın sessiz kaldığı ve bu emrin gereğini de yerine getirmediği,
katılanın tekrar odadan çıkmasını emretmesi üzerine sanığın çıkmayacağını
söyleyerek çıkmadığı, bilahare tıbbiyeli [Ş.Ş.nin], sanığı kollarından tutma ve ağzını kapatmak
suretiyle dışarıya çıkardığı, sanığın odadan çıkması emri verildiği esnada
katılanın odasında olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığı, olay yeri
krokisine göre olay yerine 3-5 m. gibi çok yakın mesafede olan tanıklar J.Yzb. [M.A.]
ile sivil memurlar [G.K. ve Ş.T.nin] anlatımlarının, katılanın ve tanık P.Ütğm. [G.G.nin] anlatımlarıyla örtüştüğü, iddiaya konu emrin
tartışmanın daha da uzamaması ve disiplinsizliği gidermek adına verildiğinin ve
bu nedenle hizmete müteallik olduğu yönündeki Mahkemenin kabulünde de bir
isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Askeri Mahkemece; sanığın emrin yerine
getirilmesini söz veya fiili ile açıkça reddetmek suretiyle emre itaatsizlikte
ısrar suçunu işlediği sabit görülerek, ... mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar
verilmiştir.
Hizmete Müteallik Bir Muameleden Dolayı Amire
Hakaret suçu yönünden yapılan incelemede;
Katılanın sanığa verdiği odadan çıkmasına
yönelik hizmete ilişkin olduğu açık olan emri yerine getirmediği, katılanın
emrini tekrar etmesi üzerine "çıkmıyorum, siz kimsiniz lan" sözünü
sarf ettiği olayın baştan sona tek görgü tanığı olan P.Ütğm.[G.G.] ve olay yerine çok yakın mesafede olan tanıklar J.Yzb. [M.A.],
sivil memurlar [G.K. ve Ş.T.] ile
Tıbbiyeli [Ş.Ş.nin] anlatımları ile açık olup, söz konusu tanık
beyanları katılanın beyanlarını doğrular niteliktedir.
...
Askeri Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarında
"lan" özcüğünün aşağılayıcı, onur kıncı, küçük düşürücü şeref ve haysiyete tecavüz edici
nitelikte olduğu kabul edilmektedir (As.Yrg.Drl.Krl,
9.4:2015,2015/27-44, As.Yrg.Drl.Krl., 12.2.2015
2014/67 Esas, 2015116 Karar sayılı, As.Yrg.1.D., 8.4.2015, 2015/271-274), Bu
nedenle amire hakaret suçunun unsurları itibari ile oluştuğu yönündeki
Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
...
Askeri Mahkemece; sanığın hizmete müteallik
bir muameleden dolayı amire hakaret suçunu işlediği sabit görülerek, ...
mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir."
9. Karar 31/12/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 1/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği
İddiası
12. Başvurucu, söylenen sözün üste ya da asta hakaret suçunu
oluşturmaya elverişli olmadığına dair iddiasının temyiz mercince
gerekçede karşılanmadığını; onama kararının gerekçesinin yetersiz olduğunu iddia
etmiştir.
13. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye"nin taraf olduğu
uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının
madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B.
No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
14. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
15. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
16. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması
bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
17. Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda
mahkûm edilen her iki suça dair ayrı ayrı gerekçelerin olduğu (bkz. § 8) ve
değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu da dikkate alındığında
gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiası
19. Başvurucu, lan
sözcüğünün hakaret suçunu oluşturduğuna dair Mahkemece yapılan değerlendirmenin
hatalı olduğunu; haksız olarak mahkûm edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
21. Somut olayda Mahkemece birden çok tanığın tutarlı beyanları
ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği
anlaşılmıştır. Başvurucunun iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından
delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan
yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararlarında
bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan
herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.