Abaküs Yazılım
3. Daire
Esas No: 2017/1570
Karar No: 2020/4952
Karar Tarihi: 01.12.2020

Danıştay 3. Daire 2017/1570 Esas 2020/4952 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/1570
Karar No : 2020/4952

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Petrol Tekstil Gıda ve Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığ/...
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, 2009 ila 2011 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi ile aynı yılların muhtelif dönemlerine ait gelir (stopaj) vergisi, katma değer vergisi, geçici vergi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin 17/11/2015 tarihinde davacı şirketin kanuni temsilcisi …'ın ikamet adresinde kardeşine tebliğ edildiği dikkate alındığında tebligatın usulüne uygun olduğundan ve kamu alacağının kesinleştiğinden söze edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Muhtelif tarihlerde yapılan yoklamalarda bilinen adreslerinde bulunmadığının önceden tespit edilmiş olması durumunda, şirkete ait tebligatların kanuni temsilcisinin ikamet adresine gönderilebileceği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 94. Maddesinin 3. fıkrası uyarınca da, muhatabın tebliğ anında adreste bulunmaması durumunda aynı yerde ikamet eden kişi imzasına yapılan tebligat geçerli olacağından ihbarnamelerin tebliğinin usule uygun olduğu, vadesinde ödenmeyen kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek mahkeme kararı kaldırıldıktan sonra dava reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İhbarnameler usule uygun şekilde tebliğ edilmediğinden dava konusu ödeme emrinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin tebliğinin usule uygun olduğu, ödeme emrine itiraz sebeplerinin iddia edilmediği, kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…'ÜN DÜŞÜNCESİ : Ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin, davanın açıldığı 28/03/2016 tarihinde dava açma ehliyetinin bulunmadığı dikkate alındığında, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiğinden kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Dava dosyası ile Danıştay Üçüncü Dairesinin E: 2018/16 sayılı dosyasındaki bilgi ve belgelerden, davacı şirketin ticaret sicilinden re'sen kaydının silindiği hususunun 30/09/2014 tarih ve 8664 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, şirket hakkında yapılan inceleme neticesinde düzenlenen vergi tekniği raporu esas alınarak takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan tarhiyatların ise 17/11/2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine tahakkuk eden vergi ve cezaların tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrine karşı 28/03/2016 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tüzel kişilerle ilgili ikinci kısmının "Hak Ehliyeti" başlıklı 48. maddesinde, tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil oldukları, 49. maddesinde; tüzel kişilerin, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanacağı, 50. maddesinde, tüzel kişinin iradesinin, organları aracılığıyla açıklanacağı, organların, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacağı, organların kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları belirtilmiş, 52. maddesinde de sona eren tüzel kişinin kişiliğinin, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam edeceği kuralı öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 637. maddesinde, sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, müdürün, birden fazla müdürün bulunması halinde en az iki müdürün, bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği hükmü mevcut olup, 636. maddesinde de; limited şirketlerde sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan Kanunun 545. maddesinde, tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesinin tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan isteneceği, istem üzerine silinmenin tescil ve ilan edileceği, Geçici 7. maddesinde ise 01/07/2015 tarihine kadar maddede belirtilen halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtların silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca yargılama işlemlerinde bulunabilmek için, öncelikle hak ehliyetine sahip olmak gereklidir. Şirketler için söz konusu ehliyet tüzel kişiliğin kazanıldığı tarihten kaybedildiği tarihe kadar mevcut olan bir niteliktir. Başka anlatımla, bir şirketin hak sahibi olması, borçlu kılınabilmesi ve temsili, ancak tüzel kişilik kazandığı tarihle tüzel kişiliğinin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı bulunmaktadır.
30/09/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği üzere, ticaret sicilinden re'sen kaydı silinen davacı şirketin, davanın açıldığı 28/03/2016 tarihinde dava açma ehliyetinin bulunmadığı görüldüğünden, tüzel kişiliği sona eren ve yargılamada taraf olma ehliyeti olmayan davacı şirket adına kaydı silinmeden önce yetkilisi olan kişi tarafından imzalanan dilekçeyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen karara yöneltilen istinaf başvurusunu sonuçlandıran Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 01/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.


(X)-KARŞI OY :
Dava dosyası ile Danıştay Üçüncü Dairesinin E: 2018/16 sayılı dosyasındaki 30/09/2014 tarih ve 8664 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin incelenmesinden; davacı şirketin ticaret sicilinden kaydının silindiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin, ehliyet ve vekalet konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; anılan Yasanın 447. maddesinin 2. fıkrasında ise, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı kuralına yer verilmiştir.
Bu şekilde yollama yapılan 6100 sayılı Yasa'nın ehliyet ve vekalete ilişkin düzenlemelerine göre; yargılama işlemlerinde bulunabilmek için, öncelikle hak ehliyetine sahip olmak gereklidir. Şirketler için söz konusu ehliyet tüzel kişiliğin kazanıldığı tarihten kaybedildiği tarihe kadar mevcut olan bir niteliktir. Başka anlatımla; bir şirketin hak sahibi olması, borçlu kılınabilmesi ve temsili, ancak tüzel kişilik kazandığı tarihle tüzel kişiliğinin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de, şirketlerin tüzel kişiliğinin sona ermesi, fesihleri sonucu ticaret sicilinden silinmeleriyle olur.
Bu hukuki durum karşısında; ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliği, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığı sona eren davacı şirketin, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti de son bulmuştur. Dolayısıyla, yargılamanın hiçbir aşamasında taraf olma ehliyeti de bulunmayan münfesih tüzel kişiliğin, gerek yargı mercilerinde, gerekse diğer resmi merciler önünde temsil edilebileceğinden söz etmek olanaklı değildir. Bu bakımdan; hukuksal varlığı olmayan şirket adına açılan davanın incelenmesine ve bu davada verilen kararın anılan şirket tarafından temyiz edilmesine yasal olanak bulunmadığından, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi