
Esas No: 2017/20969
Karar No: 2017/20969
Karar Tarihi: 28/6/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AHMET SİL BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2017/20969) |
|
Karar Tarihi: 28/6/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucu |
: |
Ahmet SİL |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutuklunun ceza infaz kurumunda avukatı ile yaptığı
görüşmelerinin sınırlandırılması, kayda alınması ve görüşmelerin infaz koruma
memurlarının nezaretinde gerçekleşmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2017/21130, 2017/20969 numaralı bireysel başvuru dosyalarının
aralarındaki hukuki bağlantı nedeniyle 2017/20969 numaralı bireysel başvuru
dosyası ile birleştirilmesine; incelemenin 2017/20969 başvuru numaralı bireysel
başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu, hâkim olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz 2016
tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçundan Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/7/2016 tarihli
kararıyla tutuklanmış olup bireysel başvuruda bulunduğu tarihte Osmaniye 1
No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutukludur.
11. Sonrasında Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (Kurul) 27/7/2016 tarihli kararıyla
23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete"de
yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun
Hükmünde Kararname"nin (KHK) 6. maddesinin (d) bendi uyarınca tutukluların
avukatlarıyla görüşmelerinin -Kurumda herhangi bir güvenlik zaafiyetine
meydan verilmemesi amacıyla- bir infaz koruma memuru gözetiminde hafta içi
mesai saatleri içinde yaptırılması, görüşmelerin sürekli takip altında
tutulması ve tutuklular ile avukatları arasında örgütün talimatını içeren
herhangi bir pusula veya evrak alışverişi yapıldığının ya da örgütün
talimatlarının avukatlarca tutuklulara sözlü olarak iletildiğinin görülmesi
veya duyulması hâlinde görüşmeye derhâl son verilmesi karar altına alınmıştır.
12. Anılan Kurul kararının Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının
4/8/2016 tarihli oluruyla onaylanmasını müteakip karar tutuklulara tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu, Kurulun kararına itiraz ederek avukatıyla yaptığı
görüşmenin kamera kaydına alınması uygulamasının kaldırılmasını talep etmiştir.
14. Bu sırada 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"da 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî
Gazete"de yayımlanan 676 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
yapılan değişiklikle belli bazı suçlardan tutuklu bulunanların avukatlarıyla
yaptıkları görüşmelerin sesli ve görüntülü olarak kaydedilmesi, tutuklu ve
avukatının yaptığı görüşmede bir görevlinin hazır bulundurulması, savunma amacı
dışında toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi,
terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve
talimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar
iletilmesi amacının güdülmesi hususunda yapılacak tespite binaen tutuklunun
avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge ve belge örnekleri, dosyalar ve
aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulması, bu amaçla
yapılan görüşmenin derhâl sonlandırılması, belirlenen suçlardan tutuklu
olanların avukatlarıyla hafta içi mesai saatleri içinde görüşmeleri şeklindeki
tedbirlere Sulh Ceza Hâkimlerince karar verilebileceği düzenlemesi
getirilmiştir.
15. Bunun üzerine Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca 3/1/2017
tarihinde Osmaniye 2. Sulh Ceza Hâkimliğinden (Hâkimlik) 3 ay süreyle 676
sayılı KHK ile getirilen yukarıda değinilen tedbirlere karar verilmesi talep
edilmiştir.
16. Hâkimliğin 6/1/2017 tarihli kararıyla 676 sayılı KHK ile
yapılan değişiklik uyarınca belli bazı suçlardan tutuklu bulunanların
avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin sesli ve görüntülü olarak kaydedilmesine,
tutuklu ve avukatının yaptığı görüşmede bir görevlinin hazır bulunmasına,
tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge ve belge örnekleri
dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el
konulmasına, belirlenen suçlardan tutuklu olanların avukatlarıyla hafta içi
mesai saatleri içerisinde görüşmelerine karar verilmiştir.
17. Osmaniye İnfaz Hâkimliğince 9/3/2017 tarihli kararla
Osmaniye 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 6/1/2017 tarihli kararına da değinilerek
başvurucunun itirazı reddedilmiştir. Kararın gerekçesi şu şekildedir:
"... Soruşturma aşamasında FETÖ silahlı
terör örgütüne üye olma iddiası ile tutuklu bulunanların avukatları ile
yaptıkları görüşmelerin kamera kaydına alınması yetkisi anılan KHK düzenlemesine
dayanılarak Cumhuriyet Başsavcılığına ve Ceza İnfaz Kurumları İdare ve Gözlem
Kuruluna bırakılmıştır. Görüşmelerin kamera kaydına alınması İdare ve Gözlem
Kurulunun önerisi ile Cumhuriyet Başsavcılığınca onaylanarak uygulamaya
konulmuş olup, soruşturmanın selameti ve tutukluların ceza infaz kurumunda
güvenliklerinin sağlanması, FETÖ-PDY silahlı terör örgütüne üye olmak iddiası
ile tutuklu bulunanların diğer örgüt üyeleri ile haberleşmesinin ve irtibatının
engellenmesi için alınan tedbirler kapsamında yapılan uygulamanın genel ve
soyut olarak bu suç grubundaki tüm tutuklulara istisnasız uygulandığı, yapılan
işlemin usul ve yasaya uygun olduğu, takdir hakkının aşılması suretiyle kötüye
kullanıldığına dair uygulama yapıldığına ilişkin herhangi bir delil ve emare
bulunmadığı, kişilere özel yapılacak bir uygulamanın kurumun düzen ve
işlerliğini bozacağı anlaşılmıştır.
...
Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurum Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 27/7/2016 tarihli,
2016/2070 sayılı Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca onaylanan kararının
23/7/2016 tarihli ve 676 sayılı KHK"nın 6/d maddesi düzenlemesine ve usule
uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, mahkememizce verilecek karar tarihinde
şikayetçi tutuklu hakkında verilen kısıtlama kararının dayanağının Osmaniye 2.
Sulh Ceza Hakimliğinin 6/1/2017 tarih 2017/85 D.İş
sayılı kararı olduğu, bu karara ve yukarıda bahsedilen kararlara ilişkin olarak
yapılan uygulamaların itirazın temelini teşkil ettiği anlaşılmıştır. ...
İtirazın konusu Ceza İnfaz Kurumunun tutuklu/hükümlülerin avukatlarıyla
görüşmelerinde yaptığı uygulama ve işlemdir. İtiraz konusu işlemin
Hakimliğimizin görev ve yetki alanında olduğu İnfaz Hakimliği Kanununun 5.
maddesinin 1. fıkrası gereğince anlaşılmıştır. Ceza İnfaz Kurumunun itiraz
konusu uygulamalarında ilgili KHK hükümleri ve Sulh Ceza Hakimliğinin
kararındaki esaslar yönünden herhangi bir yanlış uygulama ve hukuka aykırı yön
bulunmadığı anlaşılmış[tır]."
18. Anılan karara karşı yapılan itiraz Osmaniye 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 23/3/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
19. Karar, başvurucuya 17/4/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 18/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
21. Bireysel başvuru sonrasında Gaziantep Cumhuriyet
Başsavcılığının 30/6/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı
terör örgütüne üye olmak suçundan kamu davası açılmış, anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme suçundan ise ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verilmiştir.
22. Gaziantep 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen yetkisizlik
kararı üzerine Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 2017/360 esasına
kaydedilen yargılamanın 16/1/2018 tarihli celsesinde başvurucunun yargılama
aşamasında müdafi yardımından faydalandığı, kendisi ve müdafiin
esas hakkında savunma sundukları anlaşılmıştır.
23. Mahkeme 16/1/2018 tarihli kararla başvurucunun müsnet suçtan neticeten 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla
cezalandırılmasına karar vermiştir.
24. Karara karşı başvurucu tarafından 15/2/2018 tarihinde
istinaf yoluna başvurulmuş olup istinaf başvurusunun inceleme aşamasında olduğu
tespit edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. 667 sayılı KHK"nın “Soruşturma
ve kovuşturma işlemleri” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"(1) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü,
Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen
suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince;
...
d) Tutuklu olanların avukatları ile
görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye
düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara
emir ve tâlimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli,
açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığı halinde, Cumhuriyet
savcısının kararıyla, görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak
kaydedilebilir, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla
görevli hazır bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya
verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara
ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya
görüşmelerin gün ve saatleri sınırlandırılabilir. Tutuklunun yaptığı
görüşmenin, belirtilen amaçla yapıldığının anlaşılması hâlinde, görüşmeye
derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme
başlamadan önce, taraflar bu hususta uyarılır. ..."
26. 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Kanun"un “Soruşturma ve kovuşturma işlemleri” kenar
başlıklı 6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü,
Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen
suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince;
...
d) Tutuklu olanların avukatları ile
görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye
düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara
emir ve tâlimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli,
açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığı halinde, Cumhuriyet
savcısının kararıyla, görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak
kaydedilebilir, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla
görevli hazır bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya
verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara
ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya
görüşmelerin gün ve saatleri sınırlandırılabilir. Tutuklunun yaptığı
görüşmenin, belirtilen amaçla yapıldığının anlaşılması hâlinde, görüşmeye
derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme
başlamadan önce, taraflar bu hususta uyarılır.
..."
27. 676 sayılı KHK"nın 6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı maddeye bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül
ettirilmiştir.
(4) Görüşme sırasında; hükümlünün avukatına
veya avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve
aralarındaki konuşmaya ilişkin olarak kendilerinin tuttukları kayıtlar
incelenemez; hükümlünün avukatı ile yaptığı görüşme dinlenemez ve kayda
alınamaz.
(5) Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde ve İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü,
Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991
tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm
olanların avukatları ile görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun
güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin
yönlendirildiğine, bu örgütlere emir ve tâlimat
verildiğine veya yorumları ile gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletildiğine
ilişkin bilgi, bulgu veya belge elde edilmesi hâlinde, Cumhuriyet
başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, üç ay süreyle; görüşmeler
teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir, hükümlü ile avukatın
yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli görüşmede hazır bulundurulabilir,
hükümlünün avukatına veya avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge
örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya görüşmelerin gün ve saatleri
sınırlandırılabilir.
(6) İnfaz hakimliği hükümlünün; kurallara
uyumunu, toplum veya ceza infaz kurumu bakımından arz ettiği tehlikeyi ve
rehabilitasyon çalışmalarındaki gelişimini değerlendirerek, kararda belirttiği
süreyi üç aydan fazla olmamak üzere müteaddit defa uzatabileceği gibi
kısaltılmasına veya sonlandırılmasına da karar verebilir.
(7) Beşinci fıkra kapsamına giren hükümlünün
yaptığı görüşmenin, aynı fıkrada belirtilen amaca yönelik yapıldığının
anlaşılması hâlinde,görüşmeye
derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme
başlamadan önce taraflar bu hususta uyarılır.
...
(9)
İnfaz hâkimi tarafından bu madde uyarınca verilen kararlara karşı 4675 sayılı
Kanuna göre itiraz edilebilir."
28. 1/2/2018 tarihli ve 7070 sayılı Kanun"un 6. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
"13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı maddeye bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül
ettirilmiştir.
(4) Görüşme sırasında; hükümlünün avukatına
veya avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve
aralarındaki konuşmaya ilişkin olarak kendilerinin tuttukları kayıtlar
incelenemez; hükümlünün avukatı ile yaptığı görüşme dinlenemez ve kayda
alınamaz.
(5) Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde ve
İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde
tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamına giren suçlardan mahkûm olanların avukatları ile görüşmelerinde,
toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğüne, terör
örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirildiğine, bu örgütlere emir ve tâlimat verildiğine veya yorumları ile gizli, açık ya da
şifreli mesajlar iletildiğine ilişkin bilgi, bulgu veya belge elde edilmesi
hâlinde, Cumhuriyet başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, üç ay
süreyle; görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir,
hükümlü ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli görüşmede
hazır bulundurulabilir, hükümlünün avukatına veya avukatın hükümlüye verdiği
belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin
tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya görüşmelerin
gün ve saatleri sınırlandırılabilir.
(6) İnfaz hakimliği hükümlünün; kurallara
uyumunu, toplum veya ceza infaz kurumu bakımından arz ettiği tehlikeyi ve
rehabilitasyon çalışmalarındaki gelişimini değerlendirerek, kararda belirttiği
süreyi üç aydan fazla olmamak üzere müteaddit defa uzatabileceği gibi
kısaltılmasına veya sonlandırılmasına da karar verebilir.
(7) Beşinci fıkra kapsamına giren hükümlünün
yaptığı görüşmenin, aynı fıkrada belirtilen amaca yönelik yapıldığının
anlaşılması hâlinde,görüşmeye
derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme
başlamadan önce taraflar bu hususta uyarılır.
...
(9)
İnfaz hâkimi tarafından bu madde uyarınca verilen kararlara karşı 4675 sayılı
Kanuna göre itiraz edilebilir."
29. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Şüpheli veya sanığın müdafi seçimi"
kenar başlıklı 149. maddesi şöyledir:
"(1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve
kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin
yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa
müdafi seçebilir.
(2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok
üç avukat hazır bulunabilir. (Ek cümle: 3/10/2016-KHK-676/1 md.)
Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen
kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir.
(3) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her
aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu
süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez,
kısıtlanamaz."
30. 5271 sayılı Kanunu"nun "Müdafi ile görüşme" kenar
başlıklı 154. maddesinın (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Şüpheli veya sanık, vekâletname
aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları
başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
32. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Müdafi Yardımından
Yararlanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası ve Bakanlık Görüşü
33. Başvurucu; ceza infaz kurumunda tutuklu bulunduğu sürede
müdafisiyle görüşmelerine sayı ve zaman sınırı koyulduğunu, görüşmelerini iki
adet infaz koruma görevlisi nezaretinde ve kamera kaydına alınarak
gerçekleştirebildiğini belirterek çeşitli anayasal haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
34. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında yapılan yargılamanın
istinaf incelemesi aşamasında derdest olduğu, dolayısıyla olağan kanun yolları
tüketilmeden bireysel başvuruda bulunulduğu ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
35. Anayasa’nın 36. maddesinin(1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma
hakkının güvencelerinden olan müdafi yardımından faydalanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
37. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve
özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin
ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve
yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu
makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
38. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan
kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa
Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve
yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi
ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava
ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, § 17).
39. Somut olayda başvurucu, hakkında yargılama devam ederken
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesince
inceleme yapıldığı tarih itibarıyla da başvurucu hakkındaki davanın istinaf
incelemesi devam etmektedir. Başvurucunun hakkındaki soruşturma ve yargılama
süreçlerinde yapılan uygulamalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkin şikâyetlerini kanun yollarında ileri sürebilme ve
ileri sürmüş ise şikâyetlerinin bu aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır.
Bu çerçevede başvurucu tarafından istinaf/temyiz süreçlerinin sonuçlanması beklenmeden
ileri sürülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerin
bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür.
40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.