
Esas No: 2009/2040
Karar No: 2009/3235
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2040 Esas 2009/3235 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2007
NUMARASI : 2007/106-2007/375
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan 39.644 M² yüzölçümlü taşınmazın Tavşancıl Belediyesi’ne piknik alanı, gezi alanı, çocuk parkı ve spor alanları olarak düzenlenmesi amacıyla 10 yıl süre ile 07.02.2001 tarihli protokol ile kiraya verildiğini, protokol gereğince ödenmesi gereken arz bedellerinin ödenmediğini, ayrıca yapılan denetimlerde davalı belediyenin taşınmaz üzerindeki tesisleri 3621 Sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğine uygun hale getirmediği ve ilave dolgu alanları oluşturduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine, yıkıma ve 14.525.76.YTL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında taşınmazın aynına ilişkin mülkiyet ihtilafı olmaması nedeniyle tüm talepler yönünden davanın Mecburi Tahkim Yasası kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi .... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
3533 Sayılı Yasanın 4. maddesi 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasanın 24. maddesi ile değişikliğe uğramış, yeni düzenleme ile “taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik” çekişmeler hakemin görev alanından çıkartılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu tartışmasızdır. Öte yandan görev kuralları kamu düzeni ile ilgili olup, re’sen (kendiliğinden) dikkate alınması zorunludur. Tarafların görevli mahkemeyi belirlemek gibi hukuken korunur bir haklarının bulunmayacağı, başka bir ifadeyle kamu düzenine ilişkin görev kaidesinin taraflarca belirlenemeyeceği ve bu belirlemeye itibar edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davacının isteğinin taşınmazın aynına yönelik olduğu ve genel yargı yerinde görülerek işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.