17. Ceza Dairesi 2016/7830 E. , 2016/9676 K.
"İçtihat Metni"Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık ...’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-f ve 62. maddesi gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine dair ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/12/2010 tarihli ve 2007/180 Esas, 2010/961 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince yapılan uyarlama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3 ve 62. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine ilişkin aynı Mahkemenin 30/05/2013 tarihli ve 2007/180 Esas, 2010/961 sayılı ek kararı aleyhine Adalet Bakanlığı"ca verilen 25.04.2016 tarih ve 105-34-1875-2016-Kyb sayılı Kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18/05/2016 tarih ve 2016/191588 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
MEZKUR İHBARNAMEDE:
05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesinde "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar." şeklinde yer alan düzenleme nazara alınarak, benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 2. Ceza Dairesi"nin 20/01/2015 tarihli ve 2014/33699 Esas, 2015/205 sayılı kararında da belirtildiği üzere sanığa bilirkişi tarafından normal tarifeye göre hesaplanacak olan cezasız kaçak kullanım bedelini ödeyerek şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, sanık hakkında çıkartılan ihtarlı davetiyenin bila tebliğ iade edildiği ve usulüne uygun şekilde duruşma günü tebliğ edilmeden yokluğunda yargılamanın sonlandırıldığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. Maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı ve dosya içeriğine göre;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Karşılıksız yararlanma suçundan uyarlama yapılırken, 6352 sayılı Kanun"un Geçiçi 2/2. maddesi uygulanması sırasında ihtarlı davetiye çıkarılıp ve duruşma günü tebliğ edilmesi gerekirken ihtarlı davetiyenin bila tebliğ geldiği ve duruşma günüde hükümlüye tebliğ edilmeden yokluğunda duruşma yapılarak karar verilmesi nedeniyle, kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden kabulüne, ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30.05.2013 tarih ve 2007/180 Esas, 2010/961 sayılı kararının CMK"nın 309/3. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309/4-b maddesi gereğince müteakip işlemlerin mahalli mahkemesince yapılmasına, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 29.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.