8. Hukuk Dairesi 2013/19299 E. , 2014/11769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/11/2011
NUMARASI : 2010/494-2011/838
M.. A.. ile M.. A.. aralarındaki fuzuli işgal davasının kabulüne dair Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.11.2011 gün ve 494/838 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 120 ada parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin 17.08.2009 tarihinden itibaren kullanım ve kira hakkı olmadan davalı tarafından kullanıldığını, davalıya yapılan ihtara rağmen davalının işgalinin devam ettiğini açıklayarak davalının fuzuli işgal sebebi ile dava konusu yerden tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; Dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğunu ancak taşınmaz üzerindeki evin murislerinden intikal ettiğini, davacı ile tartışma yaşadığından söz konusu sözleşmeyi imzaladığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının 17.08.2009 tarihi itibariyle taşınmazı tahliye etmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının kiracı sıfatı ile zilyetliğinde bulunan 120 ada parsel nolu taşınmazın 369 m2"lik kısmından fuzuli işgal nedeni ile tahliyesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından süresi içerisinde temyiz etmiştir.
Dava konusu 120 ada parsel sayılı taşınmaz 25.09.1980 tarihli mahkeme kararı ile Hazine adına tapuda kayıtlıdır. Tapu kaydının beyanlar hanesinde ise “E.. E.. A.."a aittir. 45 m2"lik kısmı E.. A.. lehine tahsislidir. 85 m2"lik kısmı no ile Z.. lehine tahsislidir.” yazılıdır. Bundan ayrı, her ne kadar davacı dava dilekçesinde söz konusu evin kendisine ait olduğunu belirtmiş ise de; davalı cevap dilekçesinde açıkça dava konusu taşınmaz üzerindeki evin murislerinden kaldığını bildirmiş, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar da aynı doğrultuda açıklamada bulunmuş olup davacı bu hususun aksini ispatlayamamıştır. Saptanan bu olgu ve beyanlar hanesindeki ibare karşısında dava konusu taşınmazın tarafların murisi E.. A.."dan intikal ettiğinin kabulü gerekir. Muris E.. ise, 03.05.1998 tarihinde öldüğüne göre TMK’nun 701 ve 702. maddeleri gereğince terekenin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu açıktır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Terekeye dahil taşınmazlar bakımından yapılacak tasarrufi işlem TMK’nun 702. maddesi gereğince tüm mirasçıların katılımıyla sağlanacak oybirliği ilkesine tabi olmaktadır. Ne var ki; 17.08.2007 tarihinde yapılan sözleşmede sadece iki mirasçının imzası bulunmakta, dava dışı mirasçıların imzaları anılan sözleşmede yer almamaktadır. Bu durumda terekeye dahil taşınmaz hakkında yapılacak tasarrufi bir işlem olan sözleşme yukarıda değinilen elbirliği mülkiyet hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmayacaktır.
Hal böyle olunca; elbirliği mülkiyet hükümleri dikkate alındığında tüm mirasçıların aynı oranda dava konusu taşınmazdan yararlanması gerektiğine, sadece bir mirasçının Hazineye ödediği ecrimisilin o mirasçıya taşınmazın maliki olma hakkı vermediğine ancak diğer mirasçılara ödediği ecrimisil bedeli için rücu hakkı bulunduğuna göre sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 508,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.