Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19875
Karar No: 2014/11771
Karar Tarihi: 09.06.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/19875 Esas 2014/11771 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/19875 E.  ,  2014/11771 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 13/09/2012
    NUMARASI : 2011/335-2012/541

    R.. A.. ve P.. D.. ile H.. D.. aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.09.2012 gün ve 335/541 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili, dava dilekçesinde tarafların mirasbırakanı Ş.. D.. ile kardeşi M.. D..’in müştereken ½’şer paylı olarak ortak iki arsa aldıklarını, sayılı parselin tapuda Ş.. D.. adına sayılı parselin ise M.. D.. adına kayıtlı bulunduğunu, Ş.. D..’in 01.08.1991 tarihinde ölümünden sonra Üsküdar Kadastro Mahkemesi"nin 1993/29 Esas, 1998/68 Karar sayılı kararıyla tapuların iptaline karar verildiğini ve hükmen Hazine"ye geçtiğini, kadastro davası açıldıktan sonra Ş.. D..’in mirasçıları P.., B.., P.. ve R..’nın diğer mirasçı H.. D..’e vekalet vererek murisin M.. D.. arsasındaki payını murisin maliki bulunduğu arsadaki 1//2 payına karşılık olarak kendisine devretmesini ve böylece Ş.. D.. adına olan sayılı parselin tamamının mirasçılara aidiyetiyle M.. D..’in ilişkisinin kesilmesini istediğini, H..’ın mirasçılardan aldığı vekaletnameye dayalı olarak sayılı parsel üzerinde bulunan ve babasına ait olan binadaki tüm payları Noterde yaptığı sözleşmeyle amcası M.. D..’e, M.. D..’in de sayılı parsel üzerinde bulunan binadaki payını Ş..’in mirasçılarından sadece H..’a noterde yaptığı sözleşmeyle devrettiği aslında M.. tarafından yapılan devrin Ş..’in tüm mirasçılarına yapılması gerektiği, böylece Hasan’ın vekalet yetkisini kötüye kullandığını açıklayarak mirasçıların amcası M.. D.. tarafından sayılı parsel üzerinde bulunan binadaki payını sadece H..’a devrettiği gözetilerek ve binanın vekiledenin babası Şakir tarafından yapıldığını ileri sürerek H.. tarafından bu binaya yapılan hisseye vaki müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı H.. vekili, 14.02.2008 havale tarihli cevap dilekçesiyle vekiledeni H.. D..’in 1993 yılında dava konusu taşınmazı Üsküdar 3. Noterliğinde düzenlenen 17.08.1993 tarih ve 49760 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını, fiilen onun tarafından kullanıldığını, babası Ş..’in taşınmazla hiçbir ilgisinin bulunmadığını,sayılı parsel üzerindeki binanın vekiledenine ait bulunduğunu, parsel sayılı taşınmazdaki binanın ise M.. D..’e ait bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; “…davacılar bu davada bu binanın Ş.. D.. tarafından yapıldığını iddia etmişlerse de tespit sırasında tutanakta binanın Şakir’e ait olduğu hususuna itiraz etmediklerini, öte yandan 372 ada parselin (eski parsel no:) aynı tarihte tutulan kadastro tespit tutanağında bu parsel üzerindeki binanın Ş..’e ait olduğunun yazılı bulunduğunun buradan da anlaşılacağı üzere dava konusu parsel üzerindeki binanın M..’yı dava konusu olmayan sayılı parsel üzerindeki binanın ise davacıların miras bırakanı Ş.. D..’e ait olduğunun anlaşıldığına, davalı vekaleti kullanarak parseli satış vaadiyle M.. D..’e satıp tescil ettiğini, davacıların eski parsele yönelik bir talepleri bulunmadığını, bu parsel yönünden vekaletin kötüye kullanıldığının iddialarının da olmadığını, isteğin sayılı parsele yönelik bulunduğunu, ancak bu yerin kadastro tutanağında M.. D..’e ait olduğu şerhinin yer aldığını ve onun tarafından davalı H..’a satıldığını, davalının dava konusu bina üzerinde aynı hakka sahip olduğunun kabulü gerektiğinin davacıların iddialarının ağırlıklı olarak tanık beyanları ve belgelerle de ispat edemediklerini gerekçe göstererek davanın reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK’nun 683. maddesi çerçevesinde ayni hakka dayalı olarak çözümlenmesi gereken miras payına yapılan müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 1971 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında M.. ve Ş.. adına tespitlerin yapıldığı, ancak Orman İdaresi’nin yapılan tespite itirazı üzerine Üsküdar Kadastro Mahkemesi’nce taşınmazın bir bölümünün orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle buna ilişkin davanın kabulüne, kalan kısım bakımından ise Ş.. ve M.. dışında üçüncü kişiler adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm 1977 yılında kesinleşmiştir. 1999 yılında yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında Kadastro Mahkemesi"nce orman olarak kabul edildiği yerin 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkartılmasına karar verildiği, sayılı parselin yeni durum karşısında 372 ada parsel numarasını, sayılı parselin ise aynı ada parsel numarasını aldığı saptanmıştır. Yine dosyadaki bilgi ve belgelere göre eski yeni 372 ada parsel üzerindeki binanın Ş.. D..’e (bu bilgi dilekçedeki bilgiyle çelişiyor) eski yeni 372 ada sayılı parsel üzerindeki binanın ise M.. D..’e ait olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacılar vekili, davacıların mirasbırakanı Ş.. D..’den kalan binaya davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesini istemektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere Ş..’in mirasçılarının kardeşleri H.. D..’e amcaları M..’yla olan sorunun çözümlenmesi için vekaletname vermeleri üzerine H.. noterde yaptığı sözleşmeyle miras bırakanları Ş..’den gelen 372 ada parsel üzerindeki haklarını amcası M.. D..’e devretmekte, M.. D..’de buna karşılık olmak üzere 372 ada sayılı parsel üzerindeki haklarını sadece Ş..’in mirasçılarından H.. D..’e devrettiği anlaşılmaktadır. Ancak bu hakların neleri olduğu taraflarca tam açıklanmadığı gibi dosya kapsamından da anlaşılamamaktadır. Yani devredilen arsa ve bina birlikte mi yoksa sadece Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan parseller üzerinde bulunan binaların devrini mi öngörmektedir. Bu konu dosyadaki bilgi ve belgeler yeterli bulunmadığından duraksamaya yol açmaktadır.
    Dosya arasında bulunan ve 16.12.2009 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen 372 ada ve sayılı parselin bahçe niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı bulundukları, her iki parselin beyanlar hanesinde 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine lehine orman sınırları dışına çıkartılmasına ibaresinin yer aldığı, nolu parselin yine beyanlar hanesinde bu parselde bulunan kargir bina ve bahçenin N.. oğlu M.. D.., sayılı parsel üzerinde bulunan kargir bina ve bahçenin ise N.. oğlu Ş.. D..’in kullanımında olduklarının açıklandığı belirlenmiştir. Taşınmazlar Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğuna ve zemin konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık eski yeni 372 ada ve eski yeni 372 ada parseller üzerinde bulunan binaların Ş.. ve M..’dan hangisine ait olduğu devir öncesi bu binaların kimler tarafından kullanıldığı ve mirasbırakan Ş..’e ait binanın hangi parsel üzerinde kaldığının, her iki parsel üzerinde bulunan binaların Ş.. ve M.. Tarafından ayrı ayrı mı yoksa birlikte mi yaptıklarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, Ş..’e ait binanın, inşaat mühendisinin raporundan binanın 20 yıl önce yapıldığı ve bu keşif tarihi itibariyle geriye doğru yürütüldüğünde 1989 yılında yapıldığına işaret edildiği, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan bazılarının ise Ş..’e ait binanın yıktırıldığı, daha sonra eşi davalı tarafından 1994 yılında yapıldığı bildirdiklerine göre bu konu üzerinde durulması, Ş..’e ait binanın yıkılıp yıkılmadığının ve yerine yeni binanın yapılıp yapılmadığının yapılmış ise kim ya da kimler tarafından yapıldığının hiçbir duraksamaya yer verilmeyecek bir şekilde belirlenmesi, dosyadaki bilgilere göre davalı H..’ın 1971 doğumlu olduğu, öğrenim ve askerlik süresi gözetildiğinde zemin dahil üç katlı binanın 1989 tarihine göre henüz 18 yaşında, 1994 tarihine göre ise de 23 yaşında olduğu anlaşılan bir kişinin hayatın olağan akışı içinde üç katlı bir binayı yapacak mali güce sahip olup olmadığının objektif ölçütler içinde mahkemece değerlendirilmesi, H..’ın mali durumunu bildiren boşanma dosyasındaki dinlenen tanık beyanlarından da bu olay bakımından birlikte değerlendirilmesi, bu nedenle boşanma dosyasının tomarıyla birlikte getirtilerek Yargıtay denetimini de sağlayacak biçimde dosya arasına konulması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK’nun 261. maddesi gereğince yüzleştirilerek aykırılığın giderilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların aynı madde uyarınca ayrı ayrı dinlenilmeleri, ondan sonra oluşacak duruma göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK" nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 2,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi