17. Hukuk Dairesi 2015/9835 E. , 2017/10873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı ... hakkında müvekkilinin alacağı için ... İcra Müdürlüğünün 2009/2474 E. sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, borçlu adına kayıtlı bir kısım taşınmazlar üzerine haciz konulmuşsa da taşınmazlar üzerinde birçok haciz ve ipotek bulunduğunu, diğer hacizlerden de sonuç alınamadığından borçlunun aciz durumda bulunduğunu, davaya konu icra takibinin dayanağının davaya konu evi olduğunu, müvekkilinin davalı ... ile ... ve ... komisyonculuğunda dava konusu evin alım satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin davalı borçlu ... ve ..."dan takibe konu 90 bin TL"lik bono aldığını, taşınmazın devrini 04.05.2009 tarihinde ..."ya verdiğini, ..."nın kredi çekerek evin parasını ödeyeceğini, ancak davalı borçlu tarafından borcun ödenmediğini, bu nedenle icra takibi yapıldığını, ... C.Başsavcılığının davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ... C.Başsavcılığının 2009/2243 sayılı dosyasında borçlu ... tarafından verilen ifade içeriğinde ... ile ... arasında yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunun belirtildiği, ..."nın da taşınmazı formalite olarak ..."a devrettiğini, savcılık ifadesinde bildirdiği ..."ın komisyoncu ... ve ..."ın işçisi olduğu, tapuyu devralan ..."ın taşınmaza ..."ın eşi ..."a devrettiği, ..."ın da evi devir aldıktan 27 gün sonra davalı ..."a 08.07.2009 tarihinde devrettiğini, ..."ın emekli memur olduğunu, ... un küçük bir yer oluşu dikkate alındığında satışın muvazaalı olduğunu, belirli olduğunu, tapuda devir yapılırken evin değerinin 26.000,00 TL olarak gösterildiğini, evin gerçek değerinin 90.000,00-100.000,00 TL civarında olduğunu, gerçek değer ile gösterilen değer arasında fahiş fark bulunduğunu, bu nedenle İİK nun 278/3 maddesi gereğince yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağını, yapılan devrin gerçek olmadığını, davalının iyi niyetli olmadığını, dava konusu 862 ada 8 parsel, D blok 4 nolu bağımsız bölüme ilişkin ihtiyati haciz niteliğinde tedbir konulmasına, davalılar arasında yapılan satış işleminin iptali ile dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde ve Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde, davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.Mahkemece; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/25591 Esas- 2014/3457 Karar ve 13/03/2014 tarihli bozma kararına uyarak yeniden yargılama yapmış, İİK nun 278. maddesinde "Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. " hükmünün yer aldığını, davacı vekili tarafından sunulan geçici aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağının 06/11/2014 tarihli olduğu, davacının ancak 06/11/2014 tarihinden geriye doğru iki yıl içerisindeki tasarrufların iptalini talep edebileceği, ancak dava konusu tasarrufun iptali istenilen işlemlerin 2009 yılında yapıldığı, iki yıllık süre içerisinde olmadığı anlaşılmakla davacının tasarrufun iptalini talep edemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz
ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.Bu davanın ön koşulu, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Mahkemece haciz tarihinden geriye doğru iki yıl içerisindeki tasarrufların iptalini talep edebileceği, ancak dava konusu tasarrufun iptali istenilen işlemlerin 2009 yılında yapıldığı, iki yıllık süre içerisinde olmadığı anlaşılmakla davacının tasarrufun iptalini talep edemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 06/11/2014 tarihli haciz tutanağı İİK 105.maddesine göre geçici aciz vesikası hükmündedir. Dosyaya geçerli bir aciz vesikası sunulduğuna göre taraflar ileri sürmese de mahkemece İİK 277,278,279 ve
280.maddesinde sayılan durumların olup olmadığı mahkemece resen incelenmelidir.Somut olayda borçlu ... ile davalı 3. kişi olan ... ve davalı ... arasındaki ilişkinin mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılama sırasında davacı, borçludan taşınmazı satın alan davalı 3. kişi, 4.kişi ile ilgili ceza dosyası olduğunu ileri sürmüş içeriğine göre taraflar arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. İlgilisinden ceza dosyasının numarası belirlenerek dosya arasına alınması, içindeki delil ve beyanların incelenip taraflar arasındaki ilişkinin İİK 280. maddesi uyarınca tasarrufun iptaline tabi olup olmadığının toplanan ve toplanacak delillere göre değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken İİK 278.maddesinde belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre gibi kabul edilip eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.