17. Hukuk Dairesi 2015/5467 E. , 2017/11085 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, zorunlu trafik sigortası bulunmayan aracın küçük davacının yolcusu olduğu motorsiklete çarpması sonucu davacı küçüğün %24 oranında daimi malul kaldığını, davalı tarafça davadan önce yapılan 16.698,00 TL ödemenin yetersiz olduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın 10.5.2012 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle sürekli işgöremezlik tazminatı talebini 25.854,43.TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusur oranı ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporu alınması gerektiğini, davacının alkollü ve ehliyetsiz olan arkadaşının motorsikletine bindiğini, kask takmadığını, müterafik kusurlu olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın ıslah talebine göre kabulü ile 25.854,43.TL tazminatın 10/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hatır taşıması iddiasının süresinde ileri sürülmemiş olmasına, davacının yaralanması bacaktan olup kask takmadığı iddiasının yaralanmasına etkisi olmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Somut olayda iki taraflı trafik kazasında davacı yolcu olup karşı aracın zorunlu trafik sigortası olmadığından davayı Güvence Hesabı’na yöneltmiştir. Davalı taraf kusur raporu alınması gerektiğini savunmuştur. Davalı tarafın dava açılmadan önce davacıya ödeme yaparken makine mühendisinden aldırdığı bilirkişi raporuna göre davacının yolcusu olduğu dava dışı araç, sola dönüş yapıp kavşağa giren davalı aracı görünce durarak veya sollama yaparak çarpışmayı önleyememekten 3/8 oranında kusurlu, zorunlu trafik sigortası bulunmayan karşı araç ise kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamak, olay yerini terk etmekten 5/8 oranında kusurlu bulunmuş, mahkemece ayrı bir kusur raporu aldırılmadan bu rapordaki kusur durumuna itibar edilmiştir. Soruşturma evraklarına göre kaza krokisi bulunup, şikayet yokluğundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece alanında uzman bir bilirkişiden alınacak rapor ile tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur oranları hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte
yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacı tarafça sunulan ... Devlet Hastanesinin 23.2.2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporundaki %24 maluliyet oranına göre hesaplama yapılmıştır. Davalı taraf cevap dilekçesinde maluliyet raporu alınması gerektiğini savunmuştur. Özürlü sağlık kurulu raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan 11.1.2011 kaza tarihinde yürürlükte bulunan ‘‘Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’’ne uygun şekilde maluliyet raporu alınarak sonucuna göre (kazanılmış haklar da gözetilerek) karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
4-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu"nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde davacının yolcusu olduğu motorsikletin sürücüsünün ehliyetsiz ve 0,52 promil alkollü olduğunu, davacının da sürücünün arkadaşı olup alkollü olduğundan bahisle müterafik kusurlu olduğu ileri sürmüş ise de, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacının müterafik kusuru olması halinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması hususu değerlendirilmelidir.
Davacı ... hazırlık beyanına göre yolcusu olduğu motorsikletin dava dışı sürücüsünün arkadaşıdır. Motorsiklet sürücüsü kaza tarihinde 17 yaşında olup 0,52 promil alkollüdür.
Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 52. (818 sayılı BK 44.) maddesi gereğince davacının alkollü olarak, davalı sürücünün alkollü olduğunu, ehliyeti olmadığını bilerek motorsiklete binip binmediği, müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerekip gerekmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun değerlendirilmemiş olması doğru görülmemiştir.
5- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin maddi tazminat miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin maddi tazminat miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 28/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.