17. Hukuk Dairesi 2015/4851 E. , 2017/11406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne-kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; trafik sigorta poliçesi bulunmayan, davalıya ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada ölenin hak sahiplerine müvekkilince 24.908,00 TL ödendiğini, ödenenin rücuan tahsili amacı ile başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini açıklayıp itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin araç kiralama işi ile uğraştığını ve kazaya neden olan aracın bir yıllığına dava dışı kişiye kiralandığını, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre kısmen kabul kısmen reddi ile itirazın iptali ve takibin devamına, icra tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan alacağa dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur.
İşleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir.
Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
Araç malikleri tarafından aracın herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı vekili, müvekkilinin rent a car şeklinde araç kiralama işi yaptığını, müvekkilinin hukuken işleten olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kazaya karışan aracın 27.02.2009 çıkış tarihli, 27.02.2010 dönüş tarihli ... kira sözleşmesi ile dava dışı ..."a bir yıl süre ile kiralandığını savunmuş ve araç kiralama-teslim sözleşmesini dosyaya sunmuş olup, mahkeme tarafından davalı tarafın işleten olmadığı yolundaki savunma ve delilleri yerinde bulunmayıp davacının iddia ve talebini çekişmeye uygun delillerle ispatlandığı belirtilerek işletenliğin kiracıya geçmiş olup olmadığı hususunda ayrıntılı araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi, bu husus hüküm gerekçesinde de ayrıntılı olarak tartışılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece davalı ile dava dışı kiracı arasında geçerli, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin, damga vergisi beyannamesini Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 07/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.