
Esas No: 2009/17725
Karar No: 2010/1271
Karar Tarihi: 08.02.2010
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2009/17725 Esas 2010/1271 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
......
Davacı, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilâmında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı ve davalılardan ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, temyiz edenin sıfatına göre, davalı kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair, davalı ... vekili tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur. İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, söz konusu iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum karşısında kısmen reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu; yargılama sonunda davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekil ile temsil olunan davalı lehine vekalet ücretiyle sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, hüküm fıkrasının 4. bendinde, kabul edilen miktar üzerinden davalı lehine “davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” şeklinde vekalet ücretine hükmedildiği, hüküm fıkrasının 5. bendinde ise ret edilen miktar üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine karar verildiği, bu haliyle 4.
./..
-2-
bentteki “davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” ibaresinin “davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” şeklinde olması gerekirken, maddi yazım hatası sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 4. bendinin silinerek yerine “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 575,00 TL. vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” sözcüklerinin yazılmasına, davalı lehine vekalet ücretini düzenleyen 5. bendin hüküm fıkrasından silinerek çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıardan ..."nden alınmasına, 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.....